Türk Lirası dolar karşısında sürekli değer kaybederken, her alanda artırılan ithal bağımlılığı, döviz kurlarında yaşanan bu artışın gündelik yaşamda doğrudan hissedilmesine neden oluyor

Kurdaki artış Ayşe Teyze’yi de vuruyor

Türk Lirası dolar karşısında yılbaşından bu yana yüzde 82 değer kaybederken, ağustos ayının başından bu yana değer kaybı yüzde 38 oldu. Avro karşısında ise TL’deki değer kaybı yılbaşından bu yana yüzde 75 olarak gerçekleşirken, ayın başından bu yana TL, avro karşısında yüzde 37 değer kaybetti.

Üretimden tüketime her alanda artırılan ithal bağımlılığı, döviz kurlarında yaşanan bu artışın gündelik yaşamda da doğrudan hissedilmesine neden oluyor. Döviz kurundaki artış, döviz borçlularını ve enflasyonu olumsuz yönde etkilerken, dünyanın gelişmiş coğrafyalarında Türkiye yurttaşlarının da alım gücünü eritti.
Türk Lirası’ndaki değer kaybının yarattığı etkilerden bazılarını sizler için derledik:

1 Enflasyon yüzde 20’lere doğru yol alıyor
Haziran ayı üretici enflasyonu temmuz ayında yüzde 25 olarak gerçekleşti. Döviz kurundaki artışa bağlı artan maliyetlerin üretici fiyatlarını da yukarı taşıması bekleniyor. Merkez Bankası tarafından döviz kurundaki yüzde 10’luk bir artışın yüzde 1,5 civarında enflasyonda bir artış yaratacağı varsayılıyor. Özellikle son birkaç aydaki dolar ve avro kuru hareketleri izlendiğinde, yılsonu tüketici enflasyonuna yönelik tahminler de yüzde 20’lere yakın bir noktada oluşuyor.

2 Dış borçların TL değeri gün geçtikçe artıyor. Nasıl ödenecekler?
Türkiye’nin 466 milyar doları aşan dış borcu var ve bu borcun yüzde 70’i özel sektöre ait. Türk Lirası’nın değer kaybı tek günde yüzde 20’lerin üzerine taşınırken, gelirleri TL üzerinden olan bu firmaların borçlarını nasıl ödeyecekleri çözülmesi gereken bir mesele olarak ortada duruyor. Cari açığın da finansmanını içeren, 1 yıl içinde finanse edilmesi gereken dış borç rakamı ise 230 milyar doları buluyor.

3 Zam yağmuru
Döviz kurlarındaki sert artışla birlikte BOTAŞ’ın yüzde 49,5 doğalgaz zammının ardından elektriğe konutta yüzde 9’ar zam geldi. Sanayide ise elektrik ve doğalgaza yüzde 14’er zam yapıldı. Ekmeğe yüzde 15, süt fiyatına 17 kuruşluk zam yapıldı. Hayvancılığın temel girdilerinden yeme, torbada 7 lira zam geldi.
Alkollü içkilerde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) yüzde 15,5’e yükseldi.

4 Türkiye asgari ücrette Avrupa’da son sıraya oturdu
Türkiye’de işçi temsilcilerinin tüm ısrarlarına rağmen düşük tutulan asgari ücrete bir darbe de döviz kurundan geldi. Avro/TL paritesi üzerinden incelendiğinde asgari ücretin avro bazındaki değeri geriledi, Avrupa Birliği ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete sahip ikinci ülke oldu. İlk sırayı ise Arnavutluk alıyor. AB içinde en yüksek asgari ücret ise 1998 avro ile Lüksemburg’a ait. Türkiye’nin asgari ücreti ise Lüksemburg’un yedide biri kadar, yani 260 avroda kaldı.

5 Küçük esnafı sarstı
Küçük esnaf artan döviz kuru nedeniyle zarar etmeye başladı. Tekstilden elektroniğe birçok ürünün ara mal ve hammaddesi ithal mallardan oluşuyor. Malını daha pahalıya almak zorunda kalan esnaf, bu artışı kendi fiyatlarına yansıttığında ise talep bulamadığından şikâyetçi.

AVM içindeki bir küçük esnaf için ise durum çok daha vahim. Çünkü işin içine avro ve dolar üzerinden ödenen kiralar giriyor. Sadece iki senedeki kira artışı yüzde 75’leri buldu. AVM içindeki büyük mağaza zincirlerinden bahsediyorsak, bu artışların anlamı, artan kira bedellerini karşılamak için daha az işçiyi daha uzun mesailerde çalıştırmak olacak.