Dört bir yanda eş zamanlı olarak patlak veren eylemler, bazı nesnel süreçlerin sonucu ve bu süreçleri doğuran olgu da küresel kapitalist sistemin ta kendisi. Bu nesnel sürecin sosyalizme hizmet edecek bilinçli bir mücadeleye dönüştürülmesi için dördüncü enternasyonel gibi ‘ülkeler-üstü’ bir harekete ihtiyaç var.

Küresel öfke yayılıyor

Eric LONDON

Yaşam maliyetlerindeki dayanılmaz artış dünyanın her köşesinde işçi sınıfını eylemler düzenlemeye itiyor. 20 milyon kişinin ölümüne sebep olan salgın halen devam ediyor, toplumsal öfke birikiyor, mutfakta yangın sürüyor ve fabrikalarda çalışanların öfkesi taşıp sokaklara dökülüyor. Farklı ırksal ya da etnik kimliklere sahip, farklı dilleri konuşan insanlar aynı sonuçta birleşiyor: Her şey olduğu gibi devam edemez.


Rusya’nın Ukrayna istilası ikinci ayını geride bıraktı. Tüm kıtalarda eylemlere tanıklık ediyoruz. Eylemciler ilan edilen olağanüstü hal koşullarına karşı çıkıyor ve polis baskısına karşı daha da büyük rakamlarla sokağa dökülüyorlar. Peru, Sudan ve Sri Lanka gibi ülkelerde eylemler sürmekle kalmıyor, çevre ülkelere de sıçrıyor. Tanıklık ettiğimiz savaşın kurgusunda imzası olan başlıca emperyalist ülkelerde de grev hareketleri görüyoruz. Ticaret sendikası bürokrasileri eylemleri çaresizce geri tutmaya çalışıyorlar.

İran’da belediye çalışanları, memurlar, petrol işçileri, telekomünikasyon çalışanları ve öğretmenler iş bırakma eylemleri yaptılar. Çalışan ve emekli maaşlarında zam talep ettiler. Ekonomist İbrahim Razzak, Shara isimli gazeteye “toplum bu tür sorunlara karşı her geçen gün daha tahammülsüz hale geliyor” dedi ve “kritik yaşam koşullarına dair yaygın bir öfke var” değerlendirmesini yaptı.

Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya’da yemeklik yağ fiyatının artışı ve Başkan Joko Widodo’nun bir dönem daha başkanlık koltuğunda kalmayı planladığını açıklaması geçtiğimiz haftalarda geniş katılımlı öğrenci eylemleri yapılmasını tetikledi. Cakarta, Güney Sulavesi, Batı Cava’ya ilaveten farklı bölgelerde öğrenciler sert polis baskısı ile karşılaştılar. Eylemcilerden biri ağır yaralandı ve hayatı tehlikeye girdi. Pakistan’da Başbakan İmran Han’ı iktidardan indirmeyi düşünen parlamenter yönetici sınıfının başlıca kaygısı da sokakları saran eylemler. The Diplomat gazetesi geçen hafta yayınladığı bir yazıda gıda fiyatlarının bir senede yüzde 15 arttığını yazdı ve “Sri Lanka ve Peru gibi, Pakistan da şimdi siyasi istikrarsızlık ile karşı karşıya. Emtia ve finans piyasalarını saran panik, küresel enflasyon sarmalı, artan gıda fiyatları ve bilhassa gelişmekte olan ülkeleri etkisine alan eylemler, sürecin yalnızca Pakistan ve Sri Lanka gibi ülkeler ile kısıtlı kalmayacağını gösteriyor” değerlendirmesi paylaşıldı.

LATİN AMERİKA’DA KİTLESEL EYLEMLER

Rusya ve Ukrayna ihracatına bağımlı olmadığı düşünülen Latin Amerika ülkelerinde de kitlesel eylemlere tanık olduk. Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e eylem düzenleyen kamyon şoförleri ülkenin tahıl ihracatını durma noktasına getirdiler. El Pais gazetesi “sokaklardaki çatışmalar, yerel para biriminin zayıflaması ve alım gücünün dibe vurması ile yoğunlaşıyor” dedi. Ülkede enflasyon Nisan’da aylık yüzde 6,7 düzeyine fırladı ve senelik bazda yüzde 55’e ulaştı.

Honduras’ta kamyon, taksi ve otobüs şoförleri şehri ablukaya aldılar. Başkan Xiomara Castro’nun ilk tepkisi işçi sınıfının cebinden çıkan yolcu bileti ücretlerine zam yapmak oldu.

EMPERYALİZMİN MERKEZLERİNDE İSYAN VAR

Emperyalizmin küresel merkezleri sayabileceğimiz şehirlerde de toplumsal huzursuzluklar baş gösteriyor. ABD’de senelik enflasyon yüzde 8 düzeyinde. Lüks apartmanlarda çalışan 30 bin kadar kapı görevlisi perşembe günü grev yaptı. Eylemin zamanlaması kritik çünkü ülkenin önemli endüstrilerinde çalışan yüzbinlerce işçinin sözleşme yenileme tarihi yaklaşıyor.

Birleşik Krallık’taki The Guardian gazetesinde yayınlanan bir yazı ülkenin “on yıllardır görülmemiş türde bir toplumsal ve ekonomik krize sürüklendiğini” yazdı ve “Hane ölçekli enerji harcamaları sonbahar aylarında 2,400 sterlini geçecek ve gıda fiyatları da yükselişte” dedi. Ülkede enflasyon geçtiğimiz ay senelik yüzde 7’yi aştı. Bu da 1992 yılından bu yana görülen en yüksek enflasyon oranı.

Gazetenin paylaştığı öngörülerden birine göre “Üç İngiliz’den biri, yani 23,5 milyon insan, sene sonunda temel yaşam giderlerini karşılayamaz duruma gelecek.”

Tüm bu ülkelerde eylemciler yaşamsal meseleler için mücadele ediyorlar. Küresel gıda fiyatları geçtiğimiz seneden bu yanda yüzde 34 artış kaydetti. Rusya’nın Ukrayna istilası zalimce ve pervasızca devam ediyor. Fakat NATO hükümetlerinin ve propaganda işlevi üstlenen medya şirketlerinin timsah gözyaşlarına kim inanabilir ki?

MİLYONLAR AÇLIKLA MÜCADELE EDİYOR

Yoksulluktan bitap düşmüş Batı ve Doğu Afrika coğrafyasında milyonlarca insan açlıkla mücadele ediyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da gıda stokları eriyor ve haftalar içinde tükenecek. Bu coğrafyaların tamamı son 30 yıldır yürütülen ABD savaşlarından etkilendi. Ukrayna savaşı bahar hasadına doğru uzayıp giderken, milyarlarca insanı besleyebilecek mahsul de nadasa bırakılmış oldu. Rusya ve Belarus’un gübre ihracatına getirilen kısıtlamalar, küresel tahıl üretimini yarı yarıya azaltabilir.

Birleşmiş Milletler geçen hafta yayınladığı bir analizde küresel işçi sınıfının ayaklanmasına dikkat çekti. Ukrayna savaşının küresel gıda, enerji ve finans sistemine etkileri başlıklı raporda, “Tüm etkileri ile değerlendirildiğinde Ukrayna savaşı, salgından hasar görmüş küresel ekonomide kaygı verici etkiler yaratıyor. Bilhassa gelişmekte olan ülkeler olumsuz etkileniyor” deniyor.

BM’nin uyarısına göre gelişmekte olan ülke devletlerinin yüzde 60’ı, küresel bankalara ve şirketlere öylesine borçlular ki, fiyat artışından etkilenen insanlara teşvik sağlayamıyorlar. Eylemlerin son dalgasına sebep olan etmenlerden birinin de salgının işçi sınıfı üzerindeki yıkıcı etkileri olduğu yazılıyor. Yaşananların “derin toplumsal ve ekonomik hasara” sebep olduğu ifade ediliyor.

BM raporunda yer alan diğer bir ifade de, yaşadıklarımızın toplumsal huzursuzluk açısından “kusursuz fırtına” niteliğinde olduğu. “Covid-19 salgını sebebiyle hâlihazırda yüksek seyreden sosyoekonomik huzursuzluk üzerine gelen gıda fiyatı artışları, toplumsal iklimde zincirleme etkiler yaratabilir.”

Küresel kapitalist iktidarın başlıca kurumları tarafından açıklanan bu gergin ifadeler, emperyalist devletlerin ülke içindeki sorunları unutturmak için küresel savaştan yararlanma çabalarının boşa çıktığını gösteriyor. Aksine, dünya savaşına doğru sürüklenen süreç, toplumsal patlamalara sebep oluyor.

Dünyanın dört bir yanında eşzamanlı olarak patlak veren eylemler, bazı nesnel süreçlerin sonucu ve bu süreçleri doğuran olgu da küresel kapitalist sistemin ta kendisi. Bu nesnel sürecin sosyalizme hizmet edecek bilinçli bir mücadeleye dönüştürülmesi için Dördüncü Enternasyonal gibi “ülkeler-üstü” bir harekete ihtiyaç var.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: World Socialist Web Site