Rusya adım adım yürürken Batı adım adım geri gidiyor. Yeni sınırı Rusya çiziyor. O zaman aklımızda şu soru mevcut Rusya nereye kadar ilerleyecek?

Küresel satrancın yeni zemini Ukrayna: Zemin mi, oyun mu yoksa oyuncular mı değişecek?

ALİ FAİK DEMİR

Ukrayna krizi, bugün dünyanın en önemli gündem konusu. Rusya göstere göstere müdanasız bir tavırla Ukrayna’ya girdi. Bu gelişme, küresel dengelerde bir değişim ya da kırılmanın başlangıcı mı olacak? Tekrar sıcak hale gelen mücadele alanının belirleyici aktörleri kimler? Sorunun kısa vadede kalıcı bir çözümü mümkün mü? Dünya bu soruların cevabını ivedilikle bekliyor. Pandeminin iyice sarstığı ekonomi, bu tabloyla çok daha kırılgan ve belirsiz bir durumda seyrediyor. Ukrayna sorunu, matruşka bebekler gibi tüm unsurları içinde barındırıyor. Her çözümün içinden çözülmemiş ya çözülememiş bir konu çıkıyor.


Öncelikle Ukrayna’daki sorun kısmen unutulmuşken neden ve nasıl gündeme geldi? Rusya neden birden bu konuyu ısıttı ve hatta alevlendirdi? Söz konusu ülke ve bölgeye neden bu kadar önem veriliyor? Ukrayna satranç tahtası ifadesini kullansak da Ukrayna oyununun merkezi Donbass’tır. Ukrayna'nın Rusya sınırındaki Donbass bölgesi, madenciliğin ve demir-çelik üretiminin yoğun olduğu, kömür rezervleriyle ünlü bir sanayi merkezidir. Dört milyonluk bir nüfusun yaşadığı tahmin edilen Donbass'ta Rus kökenliler çoğunluğu teşkil etmektedir. Kırım'ın ilhakı sonrasında Donbass'taki Rusya yanlıları ayaklanarak Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti adıyla iki bölgede tek taraflı bağımsızlık ilan ettiler. Donbass’ta 2014'ten bu yana Ukrayna ordusu ve Ukraynalı gruplarla Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasındaki çatışmalarda 14 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Savaş bölgeyi ekonomik olarak yıkıma sürüklerken 2 milyondan fazla kişi de evlerinden kaçtı. Peki sorun nasıl bitirildi? Rusya ve Ukrayna, Donbass’taki çatışmaların durdurulması ve ateşkes amacıyla Fransa ve Almanya'nın arabuluculuğuyla ABD’nin de desteklediği Minsk Barış Anlaşmasını imzaladılar. Anlaşma, Ukrayna'nın Donetsk ve Lugansk'a özel statü vermesini öngörüyordu, ancak anlaşma birçok defa ihlal edildi.

2021 yılı Ukrayna’da birden gerginliklerin başlangıcı oldu. Rusya, Mart 2021’de Kırım’ın ilhakından beri en ileri kuvvet seferberliğini uyguladı. 100 bin askerini Ukrayna sınırına yerleştirip bir süre sonra bu kuvvetleri geri çekti. Ancak yılsonuna doğru gerginliği yeniden tırmandırmaya başladı. Rusya, Ukrayna’da artık istediği sonucun alınması gerektiğini düşünüyordu. Taleplerini de açık şekilde dile getirdi. NATO’dan güvenlik garantileri olarak adlandırdığı iki önemli talebini açıkladı. İlki Ukrayna’nın NATO’ya katılmayacağına dair bağlayıcı bir vaadin verilmesi ikincisi sınırındaki NATO güçlerinin azaltılmasıydı.

Ukrayna ile ilgili olarak en hassas konu, taraflar arasında iplerin gerilme sebebi, ülkenin Rusya ile Batı arasındaki sınırı teşkil etmesi ve bu çerçevede NATO’ya girmesi tartışmasıydı. 2008 Bükreş Zirvesi'nde üyeler, "Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyesi olacakları" konusunda anlaştı; ancak ülkelere üyelik eylem planı teklif edilmedi. Ukrayna Parlamentosu, Anayasa'da yapılan değişikliklerle ülkenin hedefi olarak NATO üyeliği yolunda bir yasayı 2017'de kabul etti. NATO, 2020'de Ukrayna'ya 'geliştirilmiş fırsatlar ortağı' statüsü verdi, böylece Kiev'in örgütle daha fazla bilgi paylaşımına ve tatbikatlara erişimine izin verildi.

2022 başında Rusya’nın açıklamaları ve askeri hareketleri, Avrupa ile ABD’yi etkin ve yoğun bir diplomasi trafiğine sürükledi, ardı ardına ziyaretler, görüşmeler ve açıklamalar yapıldı. Ancak belki de uzun zamandır görülmemiş bu diplomasi trafiği, bekleneni vermediği gibi diplomasi tarihi açısından çok tartışılacak bir süreç yaşattı. Rusya’nın Ukrayna’ya gireceği tarihi açıklamaları, Batı kaynaklarınca sıklıkla kullanıldı. Rusya ise bu iddiaları ısrarla yalanladı. Krizin yeni dönüm noktası, Putin’in Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin "bağımsız ülkeler olarak tanınma" talebini kabul ettiklerini açıklamasıydı. Bu açıklamayla Minsk Protokolü resmen çökmüş oldu. Putin tanıma çerçevesinde silahlı kuvvetlerine tek taraflı bağımsızlık ilan eden Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinde "barışı koruma görevi" üstlenilmesi talimatını verdi. 24 Şubat Ukrayna krizinin yeni evresinin başlangıç tarihi oldu. Rusya-Ukrayna ilişkisi, Rusya’nın nerede duracağı, nereye kadar ilerleyeceği ve kendisinin mi duracağı yoksa durdurulacağı mı sorularının cevabı şimdilik belirsiz.
ABD, AB, Avrupa ülkeleri, BM ve NATO’dan sert tepkiler ve açıklamalar krizin başından beri yapıldığı gibi operasyon sonrasında da devam ediyor. Rusya’nın sürekli Ukrayna’ya gireceğini söyleyen dünyanın büyük güçleri ne yazık ki ekonomik yaptırım söylemi dışında başka bir politika uygulamadı. Ukrayna’nın arkasında olunacağı ve destek verileceği söylendi. Kuşkusuz bu destek Rus ordusu karşısında Ukrayna’nın beklediği güçlü ve caydırıcı destekler değil. Kuşkusuz Ukrayna ordusu Kırım’ın ilhakı sürecinden çok daha farklı ve güçlü bir durumda yani Rusya için kolay bir lokma olmayacak. Ukrayna’nın teslimiyetçi bir yaklaşım izlemesi de beklenmiyor.

Ukrayna krizi küresel ölçekte yeni sistemin ne olacağını öncelikle sorgulatmaya başladı. Yeni bir kamplaşma başlayabilir mi? Yeniden Avrupa’ya demir perde iner mi? Avrupa ve NATO ne kadar sınırlarını koruyabilecek? Soğuk Savaş sonrası Batı’ya yaklaşan hatta AB üyesi olan bazı eski Varşova Paktı ülkeleri de dikkate alındığında Rusya’nın yeniden Soğuk Savaş sınırlarına dönmek istediği, açıklamalarının satır aralarından okunuyor. Rusya, Ukrayna üzerinden hemen gücünü Batı’ya gösterirken aynı zamanda Batı’nın gücünü de sınıyor. Rusya aslında Gürcistan kriziyle sınırlar üzerinde oynamaya başladı. Ama en büyük kırılma kuşkusuz Kırım’ın ilhakıyla yaşandı.

Rusya’nın Ukrayna’ya girişi sadece ülkenin doğusundaki özerk yapıların statüsünü garanti altına almak için mi? Rusya sadece bunun için söz konusu operasyonu yapar mıydı? O zaman esas amaç Ukrayna’nın bütününü kontrol etmek mi? Rusya’nın açıklamalarına bakıldığında eski Varşova Paktı üyesi devletlerin Soğuk Savaş dönemi gibi kendisine yakın olmasını, en azından bir askeri tehdit oluşturmamasını istediği görülüyor.

Batı ittifakında ise ne yazık ki ciddi ve kararlı adımlar görülmüyor. Rusya sert dille eleştiriliyor ve sadece ekonomik yaptırımlar masada yer alıyor. Rusya’nın ekonomik yaptırımlara aldırmadığı ortada ayrıca bu yaptırımların tam olarak uygulanması da kolay olmayabilir. Rusya sert gücü açık şekilde kullanarak sonuç alıyor. Doğalgaz faktörü de asla göz ardı edilmemeli. Rusya adım adım yürürken Batı adım adım geri gidiyor. Yeni sınırı Rusya çiziyor. O zaman aklımızda şu soru mevcut Rusya nereye kadar ilerleyecek? Rusya’yı kim durduracak? Soğuk Savaş yıllarının demir perdesi ne zaman inecek ve nereleri kapsayacak? 2. Dünya Savaşı sonrasındaki gibi bir yüzdeler anlaşması yapılacak mı? Stalin politikaları ile Putin politikaları ne kadar benzeşiyor ya da ayrışıyor? Ukrayna krizi gerçekten uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemi hatta yeni ilişki sistemlerini getirecek mi? Bu sorun zamana mı yayılacak ve nasıl sonlanacak? Her zamanki gibi Rusya’nın yaptıkları gönülsüzce sineye çekilip sözle yaralama taktiğine mi devam edilecek. Sıcak dönemlerde öncelikle süreci izlemek ve daha sonra öngörülerde bulunmak sağlıklı ve güvenilir yaklaşım olacaktır. Belki de tek doğru ve gerçek analiz son dönemde Rusya’nın dengeleri değiştirdiği ve birçok açıdan alan kazandığıdır. Gerisini zaman gösterecektir.