Küresel ekonomide son durum ne? Sarı Yelekliler ne istiyor? Alman ekonomisi neden yavaşlıyor? Kara Cuma ile gelen tüketim cinneti neyi çözer? 10 soruda dünya ekonomosine göz atalım

Küresel ufuk turu

Sanki uzun bir süredir kendi iç gündemimize hapsolduk. Bugün isterseniz dünya ekonomisindeki son gelişmelere kısa kısa bir göz atalım…

1- Küresel ekonomide kötümserlik egemen : Düşük faizlere dayalı likidite desteği azaldıkça büyümenin dermanı kesiliyor. Ticaret savaşlarının da etkisiyle küresel ticaret ivme kaybeder, yatırımlar yavaşlarken, büyüme tahminleri de aşağı çekiliyor. OECD’nin “Ekonomik Görünüm” raporu, 2018’de yüzde 3.8 tahmin ettiği dünya büyümesinin “yumuşak iniş” senaryosuyla 2019 ve 2020’de yüzde 3.5 olmasını bekliyor. 2019 için Türkiye ekonomisine ilişkin öngörü ise yüzde 0.4 daralma...

2- G-20 Buenos Aires zirvesi merakla bekleniyor: Trump’ın “küreselleşme ideolojisini reddediyoruz ve vatanseverlik ideolojisini kucaklıyoruz” beyanatından beri “ticaret savaşları” yeni bir nitelik kazandı. En son Dünya Ticaret Örgütü yükselen korumacılığın “büyümeyi, istihdamı ve tüketici fiyatlarını olumsuz etkileyeceği” uyarısında bulundu. Şimdi tüm gözler hafta sonu Trump ile Çin Cumhurbaşkanı Jinping’in Arjantin’de yapacağı görüşmeye çevrilmiş durumda.

3- Borsalar düşüşte: ABD’de S&P 500 endeksi cuma günü de yüzde 2.8 düşüşle “düzeltme bölgesine” girdi. Yani, yüzde 10’dan fazla değer yitirmiş oldu. Eylül’deki zirveden bu yana ABD borsaları diğer ülkeleri de peşinden sürükleyerek hızlı bir gerileme içerisinde. Özellikle Faangs diye kısaltılan “Facebook, Amazon, Apple, Netflix ve Google” hisseleri inişe geçti. Yüksek-teknolojili söz konusu şirketlerin piyasa değerlerindeki değer kaybı 1 trilyon dolara ulaştı.

4- Brexit müzakereleri sarpa sardı: En son Avrupa Komisyonu başkanı Juncker Brexit görüşmelerinde “yeterli ilerleme” sağlandığını duyurdu. Hafta sonu Brüksel’de AB liderleri Birleşik Krallık’ın AB’den çekilmesi anlaşmasını onayladı. Pürüzlü noktalardan birinin, iki İrlanda arasına sınır kontrolu konması sorununun da çözümlendiği bildiriliyor. Ne var ki ayrıntılar incelenince, tam tersine “kaybet-kaybet” şeklinde bir sonuç çıkacağı anlaşılıyor. Çünkü AB dağılmayı engellemek kaygısıyla ilk sürüden ayrılanı pişman etme kararlılığını sürdürüyor.

5- Petrol fiyatları hızla geriliyor: Petrol fiyatları varil başına 60 doların altına inerek son 1 yılın en düşük düzeyini gördü. Böyle bir durumda OPEC’in arzı kısarak tepetaklak gidişi önlemesi beklenir. Ne var ki Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Suudi Arabistan’ın köşeye sıkışmış olması, OPEC’in beklenen refleksi göstermesini engelleyebilir. Ayrıca ABD’nin arzı artırması, yavaşlayan büyüme nedeniyle Çin’in talebindeki zayıflama ve doların değer kazanmasının diğer paralar cinsinden fiyatları yüksek tutması petrol fiyatlarındaki çakılmanın ardındaki diğer nedenler olarak sıralanabilir.

6- Kara Cuma çılgınlığı yaygınlaşıyor: ABD’de 5 günlük uzun tatil boyunca 164 milyon kişinin alışveriş furyasına katıldığı bildiriliyor. Türkiye dahil giderek bu tüketim cinneti tüm dünyaya yayılıyor. ABD’de Noel’i de içeren tatil döneminde 2018’de harcamaların yüzde 5 artışla 701 milyar doları bulacağı bildiriliyor. Bu sıçramada online satışlardaki yüzde 10 yükselişin büyük rolü bulunuyor. Ancak küresel kapitalizmin yaşadığı düşük büyüme sorununun ve gelir dağılımı adaletsizliğinin giderek derinleşmesinin geniş kitlelerin satın alma gücünü gerilettiği gerçeğini uçuk kampanyalar değiştirmiyor.

7- Almanya ekonomisi yavaşlıyor: Almanya ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2 daraldığı açıklandı. AB’nin en büyük ekonomisindeki bu ivme kaybı tüm Avrupa için kötü sinyal etkisi taşıyor. Hala Almanya’nın yılı yüzde 1.5 büyümeyle kapatması beklense de, özellikle ihracattaki yavaşlama ve hizmet sektörünün kötü performansı moralleri bozuyor. Bir kez daha Almanya’nın mali disipline aşırı odaklanmış, kendi emekçilerinin alım gücünü sınırlayan, dolaylı biçimde de AB büyümesine pranga vuran “kemer sıkmacı” zihniyetinin sorgulanmasına yol açıyor.

8- Fransa’da “Sarı Yelekliler” protestoda: Cumartesi günü Paris sokakları binlerce “Sarı Yelekli”nin protestolarına sahne oldu. Doğrusu eylem biçimleri, reaksiyoner ve şiddete yatkın tavırları “sol” tınılar taşımıyor. Zaten aralarında Fransız Ulusal Cephe’nin faşist militanlarının çokça bulunduğu bildiriliyor. Ancak bu tepki, halkın Macron’un neoliberal politikalarına isyan ettiğinin altını çizmesi açısından dikkat çekici. Özellikle yakıt vergilerine yönelik öfke ise, neoliberalizmin kar ve servet yerine harcamalardan vergi toplama, böylelikle yükü büyük ölçüde emekçi kitlelere yıkma tasarımının kabul görmediğini vurgulaması yönüyle önemli.

9- İtalyan bütçesi gündem olmayı sürdürüyor: Bilindiği gibi 4 hafta önce Avrupa Komisyonu İtalyan bütçesini yüz geri etmiş ve revizyonunu istemişti. Halbuki yüzde 2.4 bütçe açığı yüzde 3’lük Maastricht tavan kriterine aykırı olmadığı gibi, geçmişte Komisyon Fransa’nın bu sınırı aşmasına dahi göz yummuştu. İtalya Maliye Bakanı Tria kamu mallarının satılması yoluyla borçların azaltılacağını, ancak yüzde 2.4 açık hedefinin değiştirilemeyeceğini açıkladı. Evet, İtalya’da faşist Birlik (Lega) ve çizgisi tartışmalı Beş Yıldız hareketinden oluşan bir koalisyon bulunuyor. Özellikle Birlik lideri Matteo Salvini’nin göçmenlere ilişkin ırkçı söylemleri tabii ki kabul edilemez. Ancak bu örnek AB’nin ülkelerin egemenlik haklarına nasıl müdahale edebildiğini, neoliberal itikat dayatmak konusunda ne ölçüde katı olduğunu göstermesi açısından öğretici

10- Yükselen ülke paraları değerleniyor: Yaz aylarında yükselen ülkelerin yerel paraları başta Arjantin ve Türkiye gelmek üzere aşırı değer kaybına uğramıştı. Uluslararası Finans Enstitüsü raporu aşırı hareketlerin artık dengelendiğini ifade ediyor. Başta Türkiye olmak üzere Hindistan’dan Rusya’ya, Güney Afrika’dan Brezilya’ya benzer tüm ülkelerin paraları kayıplarının önemli kısmını geri aldığı ifade ediliyor. Yerel paraların değersizleşmesiyle rekabet gücünün artması nedeniyle ihracattaki kıpırdanmalar da bu düzelmede etkili oldu. Küresel ekonomiden yavaşlama sinyalleri gelmesi nedeniyle, özellikle ABD’deki faiz artışları temposunun yavaşlayacağı beklentisinin de rüzgarın yön değiştirmesinde rol oynadığı tahmin ediliyor.