Kurtlar Vadisi Kandil

KEMAL CAN KAYAR - kemalkyr@gmail.com

Fantezileri çok seviyoruz. Hatta bunlarla yaşıyoruz denilebilir. Gerçekliğimizi çok acı verici buluyoruz ve kendi gerçeklerimize inanmıyoruz. Kendi fantezilerimizi yaratıyoruz bu yüzden ya da fantezilerin peşinden gidiyoruz. Sanatta, hayatta, yatakta, ülkece fantezilerin hastasıyız. Bu tutarlı olmayan fanteziler başımıza her işi getirebiliyor. En büyük fantezimiz, en büyük sorunumuz olabiliyor. Örneğin AkSaray Lordu, güçlü adam fantezimizin, başımıza bela bir sonucu. Her yanıyla tam bir fantezi örneği. Bütün meşruiyetini bizden alan bir fantezi. Şöyle bir düşünsenize bizim yaşadığımız hayata ne kadar uzak bir hayal aleminde yaşıyor uzun adam. Çılgın kostüm partileri, istediği adamı yatağından aldırmalar. Türk halkının güçlü ve çılgın adam fantezisinin ete kemiğe bürünmüş hali resmen.

Ülkenin yarısı Masonlar ve İlliminati tarafından yönetildiğimize inanıyor. Kendi güçsüzlüğüne inanmıyor da İlliminati’nin gücüne inanıyor sevgili halkımız. Kendi aşağılık kompleksini İlliminati fantezisine bağlıyor. Biri çıkıyor 82 Şam, 83 Kahire, 84 Bağdat sayıyor. Biri çıkıyor “Amerika’yı biz bulduk ama sonra kaybettik o yüzden Avrupalılara kaldı ihale diyor.” Kahveye gidiyorum “Senin evde sıçtığın tuvaleti Yahudiler dizayn ediyor, git ölç Kıble’ye bakıyordur,” diyor dayının biri(İsrail, hem Siyonist, hem Mason, hem İlliminati bizim mahallede). Fikirler tutarlılığıyla değil, kiminki daha çılgın diye yarışıyor çoğu zaman ülkemizde. Ulusal gazetelerin yarısı “Bugün dış güçler bizim için ne puştluk düşündü” bülteni olarak çıkıyor.

Biz fantezileri çok sevdiğimiz için, birileri de bize fantezilerini satıyor. Bu işten de ciddi para kazanıyorlar hatta. Ülkemizde on iki senedir Kurtlar Vadisi diye bir dizi yayınlanıyor. Biz ona kısaca Vadi diyoruz. Bu öyle bir dizi ki yayınlandığı perşembe akşamının ertesindeki cuma sabahı insanların yürüyüşü değişiyor. Ölen karakterleri için helva dağıtılıyor. Dev ekranlar kurulup meydanlarda izleniyor. Resmi tarih yerine bu dizinin tarih anlayışı referans gösteriliyor. İnternette, “İşte Suriye Gerçeği” gibi videolarda dizi karakterleri Ortadoğu hakkındaki öngörüleri söylerken, insanlar bunları gerçekmiş gibi paylaşıyor.

Kurtlar Vadisi dizisinin bütün olayı komplolar üzerine kurulu. Ama Vadi’nin komplo anlayışı, Türk halkının komplo anlayışına çok benziyor. Sürekli perde arkasından biri çıkıyor. Polat Alemdar birini öldürüyor sonra onun da büyüğü çıkıyor perde arkasından. Onu da öldürüyor, arkadan onu da yöneten biri çıkıyor. Babaların babası, Babaların babasının babası, Babaların babasının masonik babası gibi bitmeyen bir döngü. Perdenin en gerisinde işin sonu Cebrail(a.s)’ye kadar gidecek.

Bir kalaşnikof mermisinin saatte 2.574 km hızla ilerlemesi tamamen gerçektir. Polat Alemdar’ın bu mermileri göğsünde yumuşatıp yarım voleyle geri yollama ihtimaliyse tamamen fantezi. Ama biz mermiye kafa atabileceğimizi düşünüyoruz. Facebook’ta mahalle arkadaşlarımın büyük çoğunluğu bir aydır şöyle asarız, böyle keseriz mesajları yayınlıyor. Aralarında krediyle askerlik yapanlar da dahil. Ülkücü hareketin çok entresan bir sloganı vardır: “Çin Seddini aşarız, hepiniz asarız” diye. Bunu Çinli bir arkadaşıma söylediğimde “Direk Pekin’e uçak var, atlarla yorulmasınlar. Sonra Çin Seddini biletle gezerler” demişti. Ne kadar realist bir yorumdu.

Yine bir savaş durumu belirdi ülkede. Her şeyden daha gerçek ve acı bir savaş. Şimdi Kandil’e silahlı tracking seferleri düzenleniyor sosyal medyada. Polat, Memati ve Abdulhey Irak’ı bir kere fethetmişti hatırlarsanız. Başına çuval geçirilen askerlerin intikamını almıştı. Abdulhey, “Abi ilerde çevirme var” dedikten sonra, Peşmerge kontrol noktasını çata-çuta bertaraf ediyorlardı. Sonra Polat kameraya doğru dönüp, sanki kıçına kıymık batmış gibi kasılarak “gidelim” diyordu. Sonra o vatansever adamlar, vatansever bmwlerine binip gidiyorlardı. Nasıl göğsümüzü kabartmıştı bu sahne. Her vatansever genç kendini Polat’ın yerine koymuştu. Bu fantezilerimizi tekrar kabartacak bir atmosfer var şu an işte ülkede. Ağzımızda Rambo bıçağı, elimizde G3, sıka sıka Kandil’e tırmanmanın fantezisini kuruyoruz. Ölünce bilgisayar oyunlarındaki gibi yeniden doğacağımızı düşünüyoruz.

Peki gerçekte ne oluyor kardeşlerim? Sizin yerinize bu psikopatlıkları yapması gereken MİTçiler, Musul Konsolosu’nu İŞİD’in elinden kapısında ağlayarak alıyor. Çok gizli silah nakliyatları, paralelciler tarafından deşifre ediliyor. Ağızlarındaki Rambo bıçağı düşüyor bu sefer ağlamaya başlıyorlar. “Banane, banane” diyip milleti hapse tıkıyorlar.

Anlıyoruz ki bu istihbaratçılardan bir cacık olmaz. Bu yüzden bize harbi vatansever halk çocukları lazım. Başbakan giriyor devreye, diyor ki: “Evlatlarımızı feda etmeye hazırız.” Diğer taraftan bir ses geliyor: “Evet hazırlar, pardon hazırız.”

Ben de soruyorum facebook’ta Kurtlar Vadisi Kandil manileri düzen bir arkadaşıma: “Kanka Başbakan bak neler söylüyor, hazır mısın feda olmaya?” Telefondan başını kaldırıyor, biraz düşünüyor, sonra cevap veriyor:

“Telefon’un taksitleri bitmedi kanka, borcum çok var, borcum olmasa giderim vallaha.”