Düzce’de yaşanan deprem gözleri Marmara’da gerçekleşmesi beklenen depreme çevirdi. Deprem Uzmanı Eyidoğan: “İmar affı seçim yatırımı. Barınma krizi sebebiyle binlerce insan göç etmek zorunda kalacak.”

Kurtulabilenler göçe zorlanacak

Gökay BAŞCAN

Düzce’de yaşanan peş peşe depremler gözleri beklenen büyük İstanbul depremine çevirdi. Depreme her geçen gün daha yaklaşırken 20 yıllık AKP iktidarı afete karşı bir arpa boyu yol alamadı. Kentsel dönüşüm adı altında rant projeleri İstanbul’un dört bir tarafında hayata geçirilirken toplanma alanlarında AVM’ler ve gökdelenler yükseldi. Depreme karşı önlem almayan AKP, son seçim yatırımı olarak afet riskini büyütecek imar affını Meclis gündemine soktu.

Düzce’deki depremleri ve İstanbul için yapılmayanları BirGün TV’ye anlatan Deprem Uzmanı Haluk Eyidoğan, “İstanbul’da binlerce insan göç etmek zorunda kalacak” dedi.

Türkiye’nin depremde can kaybı bakımından dünyada 9’uncu sırada olduğunu hatırlatan Eyidoğan, “Bu sıralama bize gösteriyor ki, deprem risklerini azaltmak için çok daha fazla çalışmamız lazım. Bunun çözümü yerleşim yerlerinde riskleri azaltacak planlar yapmak. Yıkılmayacak, insanları öldürmeyecek yapılar yapılmalı. Deprem bu topraklarda hep vardı. Anadolu tarihine bakın, iki bin yıllık deprem tarihi var elimizde kayıtlı” dedi.

Marmara Bölgesi’nin deprem tehlikesi ve riskleri açısından en fazla çalışılmış ancak uygulama alınmamış bir bölge olduğunu belirten Eyidoğan, “İstanbul deprem master planı gibi dünyada çok az rastlanan, bin üç yüz elli sayfalık strateji ve eylem planı öneren bir rapor var. Orada tavsiye edilenlerin hangisini yaptık? Bir yerleri imara açarken ya da mevcut yapıların durumunu incelerken bu depremi hiç unutmamamız gerekiyor” diye konuştu.

DÜZCE OLAYI SKANDAL

Düzce’de yaşanan depremde kamu binalarının zarar görmesini değerlendiren Eyidoğan “Kabul edilemez bir skandal” dedi. Eyidoğan, “17 Ağustos depreminden üç ay sonra 12 Kasım 1999 Düzce depreminde bölgede bulunan birçok yapıdan kimi yıkıldı, kimi orta ve ağır hasar aldı. 1999 depreminden sonra yönetmelikler gözden geçirildi, düzeltildi. 2000 yılından sonra yapılanların eskilere göre daha depreme dayanıklı olması lazım. Yeni yapılan Adliye Binası’nın dış cephe ve parafetin yıkılması ya bir skandaldır” ifadelerini kullandı.

Yapı Denetim Yasası’ndan kamunun muaf olmasına ilişkin konuşan Eyidoğan, “Kamu kuruluşları yapı denetim yasasına bağlı değil. Yani kamu, kamunun yaptığı binalar kamunun kendi tayin ettiği özel müşavirler tarafından denetleniyor. TOKİ’nin ve kamunun yapıları yapı denetim yasasından muaf. Yapı denetim yasasının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Yetkin mühendislik yasasının mutlaka çıkarılması gerekiyor. Ülkede her yer inşaat, bir yapı müteahhitliği yasası yok. 99’dan beri her gelen bakan yapı müteahhidi yasasına çıkaracağına söz verdi ama bu yasa çıkmadı. İmarda ve inşaatta kullanılan mevzuatta çok ciddi boşluklar var ve bütünsellik yok” dedi.

DÖNÜŞÜM ÜST GELİRLİYE

Kentsel dönüşüm yasasının da eksik olduğuna dikkat çeken Eyidoğan, “Şu an Türkiye’de dönüşüm adına yapılan kat karşılığı inşaat. Kentsel Dönüşüm Yasası çıkmadan önce de eski yapıları yıkıp kat karşılığı inşaat yapıyorlardı. Alansal bir dönüşüm yapılamıyor” diye konuştu.

Kentsel dönüşüm süreçlerinin üst gelir için bir piyasaya dönüştüğünü ifade eden Eyidoğan, “Öncelikle bankacılık sisteminin, kredi sistemi kentsel dönüşüm sistemine entegre olması lazım.” dedi.

BARINMA KRİZİ OLACAK

İstanbul’da 194 bin binanın riskli olduğunu ve 50 bine yakının yıkılacağını ya da ağır hasar alacağını hatırlatan Eyidoğan, “120 binden fazla binanın da orta hasar alacağını düşünüyoruz. 2 buçuk milyon kişi sokakta kalacak. Toplanma alanı her iklim koşulunda kısa süre kalabileceğiniz bir yer. İstanbul’da yolların yüzde 30’unun kapanacağı, 2 yıl barınma ihtiyacı olacağı belirtiliyor. Bu sorunu çadır kurarak, konteyner koyarak çözemezsiniz. Van depremindeki gibi insanlar göç etmek zorunda kalacak” dedi.

***

İMAR AFFI SEÇİM YATIRIMI

AKP döneminde 9’uncu kez Meclis’e getirilen imar affını “seçim yatırımı” olarak değerlendiren Eyidoğan şu ifadeleri kullandı: “İmar affı bize bir şey getirmez, çok şey götürür. Siz bu afla, depreme dayanıksız, imar planlarına aykırı yapıya ruhsat veriyorsunuz. Ve diyorsunuz ki bütün sorumluluk senin. Böyle şehircilik anlayışı olmaz. Devletin görevi vatandaşını her türlü afetten korumak. Sen şehirleri, şehir bilimini kullanarak yaşanabilir ve güvenilir yapamıyorsan geriye sadece imar affı çıkarmak kalıyor. O da seçim öncesi yurttaşın gönlünü hoş etmek, şirin görünmek için yapıldı.”