Tarihe yardımcı olanlar da çıkıyor ne mutlu ki. Bir duvar yazısı ‘tarihe’ kayıt düşüyor: “Milliyetçilik lağımında boğuluyorsun.” Tarihte bu yazıyla da yer alırsın işte. Genç anarşistlerin Mikis’in evinin duvarına yazdığı bir yazıdır bu. Selam olsun onlara.

Kusura bakma Mikis kalbim sana kırık

Mehmet ERDEM

Atina’nın meşhur Sintagma Meydanı… Yunan bayrakları ile donatılmış, 15 yaşında anarşist bir genci öldüren, bu nedenle daha sonra kapatılan faşist Altın Şafak Partisi’nin bayrakları da var tabii. Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya’nın, “bu ad Yunanlara aittir” diyerek Makedonya adını kullanmalarına itiraz ediyorlar. Toplanma nedeni bu. Antik dönem Yunan emperyalizmine takılı kalmışlar, komşu devlete bu adı kullandırmayacaklar.

Milliyetçiler için, faşistler için doğal elbette. Eski Yunan dünyası, Büyük İskender milliyetçi gururlarını kabartmış tabii. Doğaldır. Aaa! O da ne? Mitingde, şu tekerlekli sandalyede oturan bizim Mikis değil mi? Şu bizim komünist Mikis. Değildir canım, olur mu hiç? Cunta döneminde kendisine işkence eden, zulmeden, o muhteşem müziğini yasaklayanların destekçileri arasında ne işi var onun?

İşi şuymuş? “Yurtsever enternasyonalist” olduğu için bildiğimiz faşizmden çok “sol faşizme” karşıymış meğer. Makedonya adı Yunanmış, hep de öyle kalacakmış, o nedenle bunu belirtmeye gelmiş. Bizdeki nasyonalsosyalist molladan biliriz bu lafları. Alır eline mikrofonu “bizim Mikis”, kalabalığa seslenir. Aynen şöyle başlar: “Kardeşlerim, faşistler, ırkçılar, Naziler, anarşistler, teröristler, haydutlar."

İnanamıyor insan değil mi? Orada bulunanlara faşistler, ırkçılar, Naziler, haydutlar denmesine itiraz ediyor aslında. Yaptığı espridir, yani “size böyle deniyor” diyerek, onları bu sıfatlarla anan antifaşistlerle dalgasını geçiyor. Tamam da, kendisini dinleyenler arasında gerçekten faşistler, Naziler, ırkçılar vardır oysa. Theodorakis titreyen bir sesle kalabalığa hitaben konuşmasına başlar: “Ben bir vatanseverim, bir enternasyonalistim. Faşizme ve onun en tehlikeli biçimi olan sol faşizme karşı savaşıyorum."

Meydandaki Altın Şafak mensupları mutluluk içindedir. Yunan milliyetçiliği, Makedonya “meselesi”nde onları Mikis’le birleştirmiştir. Ne mutlu. Altın Şafak sözcüsü, Mikis'in yolculuğunu tanımlarken “artık vatanseverler ve milliyetçiler birlikteler” sözlerini savurur. Koca Mikis için şu lafı da eder ama: “Daha önce attığı taklaları bağışlıyoruz”. Ne kadar küçültücü bir ifade. Demek “taklacı” Mikis ha!

Biri de şunları yazar mutlulukla: “Mikis’in konuşması bana babamın Makedonya hakkında söylediklerini anımsattı.” Babası kimdir peki bu arkadaşın? Cunta yıllarında Büyük Mikis’e Makronisos adasında işkence yapan ünlü bir cunta şefi. Mikis, onlarca yıllık geçmişini, askeri cuntaya karşı mücadelesini, sürgün yıllarını, kendi ailesinin acısını silip süpürmüştür. 1973 yılında Politeknik Okulu ayaklanmasında tanklar üzerine geldiğinde o yiğit öğrenciler müziği yasaklanmış olmasına rağmen Mikis’in şarkılarını söyleyerek o adamın babasına karşı mücadele veriyordu.

Hani şu çoğumuzun küçümsediği, dudak büktüğü (iyi sonuçlanmasa da en azından iyi bir deneydi bu arada, belirteyim) SYRIZA tahammül edemez duruma. "Theodorakis'in bağnaz ve politik olarak aşırı tutumları üzücü bir gelişmedir" açıklamasını yapar. Selanik Belediye Başkanı Yiannis Boutaris, "Theodorakis bir efsane ama hata yaptı" der. Faşist miting sırasında babası büyük şair Yannis Ritsos'un şiirlerinin okunması kızını çileden çıkarır. "Babam, 1945-1947 Yunan iç savaşı sırasında Romiosini'yi yazdı. Yunan halkının Nazilere karşı direnişi için kahramanca bir övgüydü o. Bu mitingde ne işi var?”

İnsan hep aynı mı kalır? Kalmaz. Değişen de olur. Oluyor işte. İnancını yitirmişsindir, bir zamanlar söylediklerin artık senin için bir anlam ifade etmiyordur. Olur ne yapalım? Mikis, uzun zamandır sağcıydı aslında. Muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi’nden önce milletvekili, sonra sağcı Miçotakis hükümetinde Bakan oldu. Hepsini biliyoruz, tanık olduk. Ama yine de yaptığı güzel işler anısına kredisi vardı kimlerinin nezdinde.

Ülkede hayli taraftar kazanan faşist Altın Şafak Partisi mensupları, Atina’da 15 yaşında anarşist bir genci (ne genci çocuğu) vurup öldürdüler. Parti yıllar sonra bu nedenle kapatıldı, liderleri hapse atıldı. Mikis’in “tarzları kavgacı ama ülkelerini seviyorlar” dediği partidir bu.

Tarihe nasıl geçeceğine gerçekten kişiler karar veriyor. Tarih “iyi” diyorsa senin için cömertliğinden, “iyi değil” diyorsa kötülüğünden yapmıyor bunu. Sen dedirtiyorsun bunu kendine.

Tarih Mikis’in bu son halini de yazacak elbette. Ama Yunanistan Komünist Partisi, Mikis’in, ölümü üzerine yaptığı yazılı açıklamada bunlardan tek kelime söz etmiyor. Saklarsa bunu partiler ya da kişiler tarih neyi, nasıl yazacak?

Tarihe yardımcı olanlar da çıkıyor ne mutlu ki. Bir duvar yazısı “tarihe” kayıt düşüyor: “Milliyetçilik lağımında boğuluyorsun”. Tarihte bu yazıyla da yer alırsın işte.

Genç anarşistlerin Mikis’in evinin duvarına yazdığı bir yazıdır bu. Selam olsun onlara. Onlara selam olsun ama.

Dileyen Mikis’e de selam yollasın. O 15 yaşındaki çocuğu unuttularsa eğer.