Kütahya’da sivil itaatsiz olmak

kutahya-da-sivil-itaatsiz-olmak-52696-1. > SEÇİL TÜRKKAN secilturkkan@gmail.com

“Bu belde eskiden 6 bin nüfusu bile görmüş. ANAP zamanında ilçe ilan edilmiş ama siyasi oyunlar nedeniyle geri kalmış. Kütahya’nın ilk beldesi. 63 yıldır beldeyiz, şimdi köy olmayı kimse kabul edemiyor, haksızlık olarak görüyor.”

Kentli modası işlemedi
2013 sonrasının atanmış köy muhtar vekili Feridun Aktaş böyle anlatıyor olanları. Beldenin ismi Kuşu, Kütahya’nın Simav ilçesine bağlı. Biz Kuşu’ya ‘belde’ desek bile yasalara göre orası bir ‘köy’. Kentli modası ‘şehirden kaçıp, köye dönme arzusu’ Kuşu’ya işlemiyor. Bir köy derhal eski günlerine dönüp belde olmak için çabalıyor.
Kuşuluların sivil itaatsizlik yani seçimlerde oy kullanmama eylemleri köy statüsüne geçmeleri ile başlıyor. 2013 yılında çıkarılan 6360 sayılı Torba Büyükşehir yasası nüfusu 2 binin altında kalan yerleri köy olarak tanımladı. Kuşu da yasadan nasibini aldı ve 30 Mart Yerel Seçimlerinden sonra sandıktan vazgeçti. 2011 yılının 19 Mayıs günü 5.9 şiddetindeki Simav depremi ve 3 bin 500 artçı, Kuşu’da büyük korkuya sebep oldu. Bir süre çadırlarda yaşayan beldenin kaderini değiştiren dönüm noktası da bu depremler. Simav’la birlikte Kuşu’da da çok sayıda bina hasar gördüğü için insanlar çocuklarının yanına, yani Manisa, İzmir gibi büyük şehirlere göç etti. 2 binden yüksek olan nüfus, 2011 Haziranında yapılan sayımda 2 binin altına düştü. Kuşu’nun ilk ve ortaokul müdürü de olan Aktaş, yerel seçimlerde yurttaş sandığa gitmeyince Simav Kaymakamı’nın atamasıyla vekaleten muhtar oldu. Şimdi iki mesleği var. Sürecini şöyle anlatıyor: “Yerel seçimlerde kimse seçilmedi. 2 gün sonra tekrar seçim oldu, yine kimse sandığa gitmedi. Peşinden Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi, tabii yine kimse sandığa gitmedi. Şimdi de durum süresiz bir hal aldı. Ben atandığımda elbette iki satır dilekçe yazıp bırakabilirdim görevi, ama bırakamadım. Halkımız, insanlarımız ne yapacağını bilmiyor. Daha önceden bizim belde 4 muhtar, 1 belediye başkanı, 20 personel, 20-30 hizmet aracıyla yönetiliyordu. Bizler de en ufak sıkıntıda belediyeye başvuruyorduk ama şimdi yetmiyor hiçbir şey.”

Halıcılıktan fason işçiliğe
Kuşu öncelikle çok sayıda beton, çok katlı bina ve hatta TOKİ’leriyle beklenen köy görüntüsünden farklı. Binalar depreme dayanıklı diye yapılmış. 5 camii, 7 din görevlisi, çok programlı Anadolu Lisesi, ilk ve ortaokulu ve marketleri de var, meydanda kuş heykelini andıran bir şelale de. Köylerde genelde her şeyden tek olur diye düşünebiliriz ama Aktaş “Bizde her şeyden bolca var. İncelerseniz görürsünüz, köy demek mümkün değil. 63 senedir belde hayatı yaşayan halk köy usulüyle nasıl yönetileceğini bilmiyor.” diyor. Eskiden hayvancılık ve çiftçilikle geçinirmiş Kuşulular fakat bunlarda zamanla yok olmuş. Simav halıcılığı yapılan Kuşu’da artık bu geleneğe rastlamak da mümkün değil. Yükselişe geçen yeni meslek ise büyük tavuk çiftliklerinde fason işçi olarak çalışmak. Bütün değişim ya Kuşu’nun köy olamayacak kadar büyüdüğünü ya da bir köyse de artık köy gibi kalamayacağını gösteriyor. Büyükşehir yasayla birlikte 1560 civarında belde köy oldu. Aktaş’a göre onlar bu durumu kabullenmiş. En büyük zorluğu belediye imkanlarının eksik olması nedeniyle yaşayan Kuşu, Simav belediyesine 20 km. uzakta. Çöpler haftada bir toplanıyor, çetin kış şartlarındaysa yolları kapanıyor. Kuşu’da yangın çıktığı zaman ise müdahale etmek zor olmuş. Durumu İl Özel İdaresine aktardıkları zaman Belediye onlara bir itfaiye aracı tahsis etmiş, fakat şoför ve yakıtı sağlamak ile ilgili bir çözüm sunmamış.

‘Bu başkaldırı değil’
Durum zaman içinde hizmet beklemekten öte bir durum haline gelmiş. Kuşulular haklı olduklarına inandıkları bu durumu bir başkaldırı ya da boykot gibi de yorumlamıyor. Aktaş genel havayı şöyle aktarıyor: “Bizim sesimizi niye duymuyorlar. Memlekette herkes duyuluyor da biz neden yokuz? diye düşünüyor, üzülüyorlar. İl Genel Meclisi’nde AKP’li üyemiz, mecliste de MHP’den milletvekilimiz var. Bu insanlar da adayları için oy kullanmayı isterdi elbet ama durumun bir hak arama mücadelesi olduğunu düşünüyoruz. Burada her partiden insan vardır mutlaka fakat bu partiler üstü bir durum.”
Kuşu durumdan memnun olmasa bile kendi yönetim biçimini kurmuş. Eylemlerinin nasıl devam edeceğine dair kararlar neredeyse tüm köyün bir araya geldiği toplantı/forumlarda alınmış. Belediye kapatıldıktan sonra Kuşu Köy Olmasın Platformu oluşturulmuş ve her Kuşulu bu platformun doğal bir üyesi olmuş. Atanmış muhtar “Bizim de dışarıda yaşayan bir çok doktor, avukat, hakim tanıdıklarımız var, onlar ilk toplantılarımıza geldiler ve demokratik sınırlar içinde neler yapabileceğimize karar vermeye çalıştık” diyerek ‘örgütlenme’ süreçlerinden örnek veriyor. Aktaş’a “Hazır bir yöneticiniz yokken, kendi kendinizi yönetme fikri size nasıl geliyor?” diye soruyoruz, yanıtı çok net: “Başka yönetim kurmaktansa bize yol göstermelerini bekliyoruz.”

Muhtar vekili Aktaş’a göre köyün son nüfusu 2 bin 100’ün üzerinde. “Bizler günde 1000 kelime konuşuyorsak 999 tanesi bu konuyla ilgili. İçimiz dışımız bu oldu. Kuşulular kimsenin umurunda olmadıklarını düşünüyor. ‘2 bin yıl daha hakkımızı vermeseler, 2 bin yıl oy kullanmayız’ diyen yurttaşlarımız da var.” 5 yılda bir yapılan nüfus sayımı seneye olacak. Doğal afetle torba yasa biraraya ise ortaya kararlı bir sivil itaatsizlik örneği çıkıyor.