Google Play Store
App Store

5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yapılan açıklamalarda ülkenin dört bir tarafındaki ekolojik yıkıma ve tahribata dikkat çekildi. Sermayenin iktidar eliyle yaptığı bu saldırıya karşı ise mücadele çağrısı yapıldı.

Kutlama değil, mücadele günü

Gökay BAŞCAN

Dünya Çevre Günü, İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’ndan bu yana her yıl 5 Haziran’da çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratmak ve eyleme geçmek amacıyla kutlanıyor. Ancak kapitalizmin dünyada ve ülkenin dört bir tarafında doğanın üzerinde kurduğu tahakküm, 5 Haziran’ı mücadele gününe çevirdi. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, ‘Ekolojik Yıkımla Mücadelede İstanbul’un Gerçekleri: İstanbul Çevre Durum Raporu 2024’ raporunu açıkladı. Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası kapsamında hazırlanan rapor, İstanbul’da yaşanan tahribatı gözler önüne serdi.

Rapor, ÇMO İstanbul Şubesi’nde basın açıklamasıyla duyuruldu. Basın açıklamasını okuyan ÇMO İstanbul Şube Başkanı Zeynep Karamanlı, “İstanbul mevcut yapısıyla dahi kendi kendine yetebilir bir kent olmaktan çıkmış, başta su kaynakları olmak üzere çevre illerin doğal varlıklarını tüketen bir kente dönüşmüştür. Bu durum yaşamın devamlılığı için derhâl tersine çevrilmelidir” ifadelerini kullandı.

EKOSİSTEM YOK OLUYOR

“Mega projeler, 16 milyona yaklaşan resmi nüfusuyla, düzensiz kentleşmesiyle ve ihtiyacı karşılayamayan altyapısıyla, herhangi bir müdahale olmasa dahi doğal taşıma kapasitesini çoktan aşmış İstanbul ekosistemini yok olmanın eşiğine getirmiştir” diyen Karamanlı şöyle konuştu: “Doğayı bir sermaye birikim aracı olarak gören anlayış, halkın ve doğanın çıkarları yerine karlılık için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaktan çekinmemekte, ekolojik yıkım projelerine karşı açılan davaları ve yargı kararlarını görmezden gelmektedir. 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Çöpler Maden İşletmesi’nde yaşanan facia bunun en acı örneklerinden biridir. Yaşanan bu facianın benzerlerinin ülkenin dört bir yanında yaşanma olasılığı oldukça yüksektir. 1993 yılından bu yana 23 kez değişikliğe uğrayan ÇED Yönetmeliği nedeniyle İliç vb. onlarca yıkım projesinin önündeki yasal engeller kaldırılmıştır. Sadece İstanbul’da 30 yılda 277 projenin ÇED Olumlu Kararı ile 197.811 projenin ise ÇED Gerekli Değildir Kararı verilerek uygulanmasına izin verildiği görülmektedir.

ÇMO’nun yanı sıra birçok kurum çevre gününe dair açıklamalarda bulundu.

Sinop NKP: Topyekûn ekolojik ve buna bağlı olarak politik mücadelemizi vererek gerçek bir “5 Haziran Dünya Çevre Günü” kutlayabilme şansımızı yakalayabiliriz. Dolayısıyla bu gün; kutlama günü değil, ekolojik yıkımlara karşı mücadele günü olarak adlandırılmalıdır.

Türk Toraks Derneği: Şu anda hayatta olan herkes, çevresel bozulmanın yıkıcı etkilerine ilk tanık olan neslin bir parçasıdır. Zamanı geri alamayız ama ormanları koruyabilir, yeni ormanlar yetiştirebilir, şehirlerimizi yeşillendirebilir, yağmur suyu toplayabilir ve toprak dostu tarım yapabiliriz. Sonunda toprakla barışan nesil biz olabiliriz.

∗∗∗

KAPİTALİZM ÖLDÜRÜR 

5 Haziran Dünya Çevre Günü aynı zamanda şirketin kamuoyuna şirin görünme, ‘yeşil yıkama’ yaptığı da bir gün olma özelliği taşıyor. Dünyanın dört bir tarafındaki projelerle yaşam alanlarını yok eden sermaye bir günde çevre ve doğa dostu oluyor.

Polen Ekoloji Enstitüsü de 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yayımladığı ‘Mücadele kazandırır’ adlı raporunda,” Kapitalizm yeşile boyanmaya çalıştıkça kan kırmızısı akıyor nehirler” ifadeleri yer aldı. Polen tarafından hazırlanan raporda, Birleşmiş Milletler çatısı altında yapılan çevre konferanslarına ilişkin, “Yarım asırdan fazla zaman geçmesine rağmen Birleşmiş Milletler çatısı altında sürdürülen Çevre Konferansları, ‘iklim anlaşmaları’ ve diğer müzakereler, tam olarak şirketlere yeni kârlı sektörler (karbon ticareti), yeni mali piyasalar (yeşil fonlar), yeni emperyalist rekabet (yeşil dönüşüm) ve paylaşım alanları (derin okyanus madenciliği, kutupların paylaşılması, çöller, yeni maden coğrafyaları) yaratmaktan başka işe yaramadı” denildi.

“Toprağını suyunu ormanı şirketlerin yıkımından kurtaran ekoloji hareketinin başarılarının altını çiziyoruz” ifadeleri yer alan raporda mücadele kazanımlarından örnekler verildi:

• Bu beş yıl içinde, yasa değişikliği yapılarak, zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılması girişimi en az iki kez engellendi.

• Kazdağı siyanürlü altın madeni ve diğer yeni maden ocakları açılmaktan kurtarıldı.

• Başta İstanbul olmak üzere tüm Marmara’yı etkileyecek Kanal İstanbul Projesi’ne başlanması engellendi.

• Sadece Muğla’da yaklaşık 10 km uzunluğundaki kıyı alanı yapılaşmadan kurtarıldı.

• İstanbul’da betonlaşmanın ortasında bir vaha olan Validebağ Korusu yapılaşmadan kurtarıldı.

• Amasya’da Çambükü köyündeki 1000 dönümlük tarım alanı OSB ile yok edilmekten kurtarıldı.

• Aydın’da onlarca köy ve tarım alanı JES’lerle kirletilmekten kurtarıldı

• Eskişehir’de orman, mera ve tarım alanı olan Alpu Ovası termik santral ve kömür ocağı olmaktan kurtarıldı.

• Durdurulan HES projeleriyle vadiler, dereler tarumar edilmekten kurtarıldı.