Olimpiyat yalnızca bir spor organizasyonu değil, neredeyse 3 bin yıllık bir kültür mirası. Organizasyonun başlangıcını ve mitlerini derledik.

Kutsal alandan spor etkinliğine

Yunus Emre CEREN

Eski Yunan dünyasında bir ödül için düzenlenen yarışlara agon (ἀγών) denirdi. Esasen toplanma, toplantı gibi anlamlara gelen bu kelime konu spor müsabakası olunca yarışmacılarla izleyicileri bir araya getirmeyi kast etmekteydi; kelimeye zaman içerisinde doğrudan bu yarışların bütününü kapsayacak bir anlam yüklendi. Athlon (ἆθλον) kelimesi ise ödül veya mükafat anlamı taşımakta, bu ödül zaman zaman zeytin dalından yapılmış bir zafer tacı, zaman zamansa zeytinyağı dolu bir testi bile olabilirdi. Yani günümüzdeki atlet kelimesi bu mükafattan türemiştir veya bu ödül için yarışan kişi demektir. Bu kişiler gymnasion adı verilen alanlarda eğitim görür, antrenmanlar yaparlardı. Kelime anlamı olarak çıplak antrenman yapmaktan gelen bu alan veya bu alanda yapılan çıplak antrenman jimnastik kelimesinin kökenini oluşturmakta. Bununla birlikte kendisini özellikle spor eğitimine adayanlar da vardı. Eski Yunan dünyasında spor zaman zaman bir tanrıyı veya bir kişiyi onurlandırılmak için yapılsa dahi genel anlamıyla hayatın tam merkezinde bulunan, aşina olunan bir kültürdü.


SPORUN KÖKENİ

Spor yarışmaları sadece Eski Yunan’da çıkmıştır demekse hatalı olur. Akdeniz, Ön Asya ve Mezopotamya dünyasının neredeyse tamamında spor turnuvaları görülür. Bunlar tanrı veya kral onuruna ya da ölmüş bir kişinin anısına ya da doğayı kutlamak için düzenlenen şeylerdi. Spor kültürü bu coğrafyalarda her ne kadar popülerlik kazansalar da sporun Yunan kültüründe yakaladığı fenomenliği yakalayamadılar. Spor kültürünün Eski Yunan dünyasındaki yerleşikliğinden ötürü Pythia, Isthmos, Nemea gibi kapsamlı oyunlar ve neredeyse her kentte düzenlenen yerel spor yarışmaları görmekteyiz. Hiç kuşkusuz bu oyunların en önemlisi modern Olimpiyat Oyunları’na da ismini veren Olympia’ydı.

ZEUS’UN ONURUNA...

Olympia Oyunları veya festivali olarak adlandırabileceğimiz bu yarışmalar bütünü Eskiçağ’ın en önemli spor müsabakasıydı. İsmen Yunanistan’ın Peleponnessos Yarımadası’nda bulunan ilkin Pisa daha sonra da Elis kentine bağlı Olympia kutsal alanında Zeus onuruna düzenlenmekteydi. Sonraları her ne kadar Zeus onuruna düzenlenmeye devam etse de zamanla Eski Yunan dünyasından her kentin yarışmak için can attığı bir hal aldı.

Kökenine dair pek çok rivayet mevcuttur ancak en kabul göreni Zeus’un oğlu Herakles’in (Herkül) 12 görevinin sonuncusu olan Alpheios Nehri’nin yatağını değiştirip Elis Kralı’nın hayvanlarının ahırlarını temizlemişti. Görevlerinin tamamlanmasından ötürü babası Zeus onuruna bir gücü, çevikliği ve yeteneği sınayan bir oyun müsabakası düzenlemiştir. Bu ve buna benzer en az 3 veya 4 ayrı anlatı daha vardır, ancak genel kabul gören mitolojik kökeni buraya dayanmaktadır. Yani Herakles’in babası onuruna düzenlediği oyunlar bugün bütün dünyanın katıldığı Olimpiyat Oyunları’nın kökenini oluşturmakta.

200 YILLIK SÜREÇ

İlk Olympia Oyunları geleneksel olarak MÖ 776 yılında stadion adı verilen pist yarışıyla başladı. Arkeoloji bilimiyse 700’lü yıllarda başladığını öne sürmekte. Ancak her halükârda Olympia Oyunları’nın kapsamlı bir oyun halini alması, festival programının klasikleşmesi ve 20’ye yakın oyunu bünyesine katması neredeyse 200 yıldan fazla sürer...

kutsal-alandan-spor-etkinligine-896583-1.
Standart bir pist yarışının tasvir
edildiği bir amphora.