SYRIZA’nın eski bakanı Lafazanis Türkiye’yi kaygıyla izlediklerini söyledi. Lafazanis ‘Karanlık tutuklamaların olduğu bir ülkenin aydınlığa çıkması mümkün değil’ dedi

Lafazanis: Çözüm radikal halk muhalefetini büyütmek

MELTEM YILMAZ / @meltemmmylmz

Yunanistan’da SYRIZA iktidarında bir dönem Kalkınma, Enerji ve Ulaştırma Bakanlığı’nı yaparken partinin ‘reformist yönelimlerine’ tepki gösterip istifa eden ve ardından geçen yıl kurulan Halk Birliği Partisi’nin Genel Başkanlığı görevine geçen Panagiotis Lafazanis, BirGün’ün sorularını yanıtladı. Türkiye’deki ekonomik krizin dolar satmakla değil, demokrasiyle aşılacağına vurgu yapan Lafazanis, “HDP Başkanı Selahattin Demirtaş ve diğerlerinin tutuklanması, demokrasinin temeline atılmış bir bombadır. Bu tür karanlık tutuklamaların olduğu bir ülkenin aydınlığa çıkması da, ekonomik krizi aşması da mümkün değil” ifadelerini kullandı.

»Dünyanın her yerinde SYRIZA’ya umutla bakanlar, bugün Çipras politikalarının verdiği tavizler nedeniyle hayal kırıklığı yaşıyor. Yunanistan’ın en büyük limanı Pire’nin çoğunluk hisselerinin, Çinli bir şirkete satılması bunun bir örneği. Peki, SYRIZA varlık nedenini neden çiğnedi?

SYRIZA hükümeti büyük bir hareket ve radikal sol bir programla ortaya çıktı. Ancak maalesef yöneticiler ve çevresindekiler, iktidara geçince verdikleri sözlerden caymaya başladılar. Bununla beraber Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan üçlü komisyon olan Troyka, SYRIZA hükümetine yeni şartlar öne sürdü. Aslında bunlar kabul edilemeyecek şartlardı ama SYRIZA kabul etti. Referandumdan “hayır” çıkmasına rağmen Çipras, Yunan halkını dinlemeyerek ibu anlaşmayı kabul etti. Anlaşma şartlarının Yunan halkı için düzeltilemez şartları var. Biz, SYRIZA’nın sol kanadı olarak, yeni bir anlaşma olmaması için büyük bir mücadele verdik. Ama mücadelemiz sonuçsuz çıktı ve partiden ayrıldık. Şu an SYRIZA, tamamen

Troyka anlaşmasının şartlarına göre hareket ediyor.

»Öyleyse neden Ocak 2015’te yapılan seçimlerde yeniden seçildi? SYRIZA’yı Yunan halkının gözünde tercih edilir kılan neydi?

Seçimi kazandı çünkü o dönemde SYRIZA hâlâ radikal sol ve halkçı politikaları sürdürüyordu. Bir başka neden de, Yunan halkı üst üste seçim olunca sağlıklı bir karar veremedi. Zaten SYRIZA’nın asıl gerilemesi, son seçimleri kazandıktan sonra başladı. Şuan insanlar sokaklarda. Ancak yine de grevin ve sokak hareketlerinin büyüklüğü beklentimizin epey altında. Zaten bu nedenle hükümet üzerinde baskı oluşturamıyoruz.

»Yunan halkının halihazırdaki politikalarla mağdur olduğunu, buna rağmen grev ve sokak hareketlerinin beklentinizin altında kaldığını söylüyorsunuz. Bu çelişkinin altında, tekrarlanan seçimlerin halkı yılgınlığa sevk etmesinin payı var mı?

Seçimler, yarattığı yılgınlıkla birlikte halkı çok yanılttı. Yunan halkının bugün gerçek bir halk partisine, radikal sol bir harekete ihtiyacı var.

»Siz, SYRIZA’dan ayrıldıktan sonra Halk Birliği adında yeni bir parti kurdunuz. Seçimlerde beklenen sonucu alamadınız ama mücadeleniz devam edecektir sanıyorum. Partinizin hedefleri nelerdir?

En önemli hedefimiz krizle mücadele. Ülkeyi mevcut kriz durumundan çıkarmamız gerekiyor. Bunu yapabilmek için de, Yunanistan’ın ulusal para birimini kullanması lazım. Özel kredilerin tamamen kaldırılması, bankaların millileştirilmesi, özelleştirmelerin durdurulması, kısacası milli servetin satılamaz hale getirilmesi gerekiyor. Eşit bir vergilendirme sistemi ve çalışanların maaşlarının iyileştirilmesi da alınması gereken tedbirler arasında.

»Bugün Türkiye’de de, doların yükselmesiyle birlikte, Cumhurbaşkanı halkı elindeki doları satmaya, işadamlarını alışverişlerini lira üzerinden yapmaya çağırıyor. Ancak üretimin yerini sıcak paranın alması, kamusal kaynakların yandaşlara peşkeş çekilmesi, rüşvet mekanizmasının devreye girmesi gibi pek çok nedenle krize giren bir ülkenin ekonomisini, yalnızca paranın millileştirilmesi üzerinden çözmeye çalışmak kulağa mantıklı geliyor mu?

Ulusal paranın kullanılması tek başına hiçbir şekilde çözüm değil. Ekonomik krizi çözmek için halkçı bir politika izlenmeli. Eğer Erdoğan oligarşik bir sistem yaratmaya çalışıyorsa, eğer ülkenin büyük iş çevreleri kendi içinde çatışma yaşıyorsa, ekonomik krizi aşmak tabii ki mümkün değil.

»Ve ülkenin 3. büyük partisinin eş başkanları tutuklanarak cezaevine konuluyorsa…

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğerlerinin tutuklanması, demokrasinin temeline atılmış bir bombadır. Bu tür karanlık tutuklamaların olduğu bir ülkenin aydınlığa çıkması mümkün değil. Bu şekilde ekonomik krizden de çıkmak mümkün değil. Demokrasi bir ülkenin temel aracıdır. Bu açıdan biz de, Türkiye’deki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.

lafazanis-cozum-radikal-halk-muhalefetini-buyutmek-220136-1.»Sizin o dönem içinde bulunduğunuz SYRIZA, göçmenler konusunda oldukça hassas bir programa sahipti. Göçmenlere haklarının verileceğini vaat ediyordu. Bugün Türkiye’de de Suriyeli göçmenler kanayan bir yara. Ancak bir yanıyla da, Avrupa’ya karşı kullanılan bir kart. Siz ne düşünüyorsunuz?

Uluslararası hukuka göre mültecilerin hakları vardır. Mülteciler hiçbir şekilde farklı politik amaçlar için kullanılamaz, Türkiye son derece yanlış bir tutum izliyor. Biz, bütün Avrupa’nın ve diğer ülkelerin mülteci haklarına saygı duyması gerektiği inancındayız. AB’de mülteciler konusunda büyük bir ikiyüzlülük var, bugün birçok Avrupa ülkesi mültecilere sınırlarını kapatmış durumda. Ancak emperyalist güçlerin ülkelere müdahaleleri olduğu sürece, mülteci krizinin çözülmesi çok zor.

»Trump, tam da bu konuda bir açıklama yaptı birkaç gün önce. ABD’nin başka ülkelere müdahale etmeye son vermesi gerektiği yönünde. Bu açıklama size inandırıcı geliyor mu?

Trump gibi birinin Ortadoğu’ya müdahale etmeyeceğine inanmıyorum. O da, diğerleri gibi emperyalist strateji içinde hareket edecektir. Trump’in seçilmesi dünyaya iyi bir mesaj değildi. Özellikle kadınlar ve azınlıklar konusundaki açıklamaları kaygı verici. Tabii ki Trump’ınkine benzer politikaların Avrupa ülkelerinde de söz sahibi olmaya başladığını görüyoruz.

»Öyleyse Trump rüzgârı, Avrupa’daki aşırı sağı nasıl etkiler?

Bazı Avrupa ülkelerinin aşırı sağ eğilimlerini güçlendirecektir Trump rüzgârı. Fransa ve Almanya başta olmak üzere. Ancak aşırı milliyetçilerin başa gelmesi, Avrupa için çok karanlık günlerin başlangıcı anlamına geliyor.

»Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin son dönemdeki gidişatını değerlendirdiğinizde, sizi rahatsız eden unsurlar var mı?

Son dönemde Erdoğan’ın politikaları, çok olumsuz ve saldırgan bir portre çiziyor. Büyük bir kaygıyla izliyoruz. Özellikle Lozan’ı tartışmaya açmak, bölgenin sınırlarını tartışmaya açmak anlamına geliyor. Ve bunun sonu kaostur. Biz, Yunanistan olarak, Türkiye’den daha saygılı bir düzey bekliyoruz. Uluslararası hukukun şartları her ne durumda olursa olsun korunmalı. Doğru yol budur, şantaj çözüm değildir.