İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Gümüşel’in kızının altı yaşından itibaren ‘evlilik’ adı altında cinsel istismarı kamuoyunda infial yarattı. Skandal, laikliği gerileten uygulamaların sonucu olarak görüldü. Ne var ki iktidar skandal karşısında sessiz kaldı yargı ise harekete geçmedi. Şu ana kadar tek kişi gözaltına alınmadı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise olayın duyulmasının üzerinden altı gün geçtikten sonra davaya müdahil oldu.

Laiklik geriletildi, istismarın taşları döşendi
Yusuf Ziya Gümüşel. (Fotoğraflar: BirGün)

Mustafa BİLDİRCİN

BirGün yazarı Timur Soykan’ın İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının henüz 6 yaşında “evlilik” adı altında cinsel istismarı ortaya çıkaran haberi kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Yıllar boyunca süren istismara ilişkin dava dosyasına giren bazı fotoğrafların dün BirGün’de yer almasıyla tepkiler daha da yükseldi.

Ne var ki iktidar skandal karşısında sessiz kaldı, yargı ise harekete geçmedi. Şu ana kadar tek kişi gözaltına alınmadı.

İktidarın tartışma yaratan hemen her faaliyetinin ardından destek açıklamalar yayımlayan Diyanet İşleri Başkanlığı, küçük yaştaki çocuğun maruz bırakıldığı istismar karşısında sus pus oldu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da konuyla ilgili hiçbir şey söylemedi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise olayın duyulmasının üzerinden altı gün geçtikten sonra açıklama yapabildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ iddiasıyla açılan davaya müdahil olunmuştur" denildi.

İktidarın skandalın ortaya çıkmasının ardından sessizliğe bürünmesi, “İşin içinde İsmailağa Cemaati olduğu için mi ses yükselmiyor?” sorusunu gündeme getirdi.

SESSİZ KALMAYACAĞIZ

BirGün’e konuşan Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, altı yaşındaki bir çocuğun gelinlikli fotoğrafının vicdanları yaraladığını belirterek şöyle dedi: Hiçbir akıl çocuk istismarını mazur göremez. Bu istismar karşısında sessiz kalmayacağız” dedi.

LAİKLİK GERİLETİLDİ

Skandalın, Türkiye’deki çürümeyi gözler önüne serdiğini ifade eden BirGün yazarı İlhan Cihaner ise şunları kaydetti:

“Belki de Türkiye’de binlerce trajedi yaşanıyor ya örtbas ediliyor ya da üzerine gidilmiyor. Yargı, suç iddiası ne kadar tüyler ürpertici olursa olsun suçlananlar iktidar ya da iktidarla yakın olan yapılarla yakın ise resmen harekete geçmesi gerekirken adeta kafasını başka tarafa çeviriyor. Başta eğitim olmak üzere, laikliğin geriletilmesi ve tarikatlar ile cemaatlere açılan alanlara bu tarz yapıların yerleştirilmesinin de üzerinde durulması gerekiyor. Bu tarz olaylar daha çok denetimsiz, laikliğe aykırı yapılarda ortaya çıkıyor.”

MAĞDUR YOKSUL AİLELER

Benzer bir olayla ilgili 2007 yılında başlattığı soruşturmanın üzerinin, dosyanın FETÖ’cü savcılara geçmesi ile kapatıldığının altını çizen Cihaner, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O olayda da yıllar boyunca istismar edilmiş, aynı trajedileri yaşamış bir mağdur vardı. Şu anda tarikat ve cemaatlerin göz yumulan yapıları üzerinden neredeyse paralel bir MEB oluşturulmuş durumda.

Buralarda kontrolsüzlük benzer trajedilere yol açıyor. Bu iklimi doğuran şey, laikliğin ortadan kaldırılması. Ve sınıfsal boyut da en az bunun kadar önemli. Bu tarz olaylarda mağdur olan çocuklar genellikle yoksul ailelerin çocukları. Bu yapılara alan açan siyasilere baktığımızda, hiçbirisinin çocuklarını böyle bir yapıya teslim etmesini düşünemeyiz.”

MEDENİ KANUN HATIRLATMASI

SOL Parti Üyesi Akademisyen Yasin Durak ise yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de Medeni Kanun'a karşı çıkanlar sadece dinciler değildi. Batı düşkünü -o vaktin mandacıları- entelektüel geçineni, liberal levazımat da Medeni Kanun’a son derece, bilim kisvesine büründürdükleri argümanlarla karşı çıkmışlardı. Bunların mirasçısı olan aynı liberal mentalite, cemaat ve tarikat gibi yapıların sivil toplum unsuru olduğu doğrultusundaki benzeri bir argümanı 20 yıldır savunmuştur ve bugün hala savunmaya devam etmekte. Dinciliği, cemaatçiliği, tarikatları sorun etmeyen bir kamuoyunun, çocuk yaşta evlendirilenler konusunda sözde duyarlılık göstermesi biz sosyalistlere komik geliyor. Şu an toplumsal muhalefetin bütün durakları için laiklik ortak eksendir ve laiklik konusunda konuşmayanlar demokrasi hakkında da konuşmasınlar.”

MUHALEFETTEN TEPKİ

İktidar sessizliğini korurken muhalefet temsilcileri, soru önergeleri ve sosyal medya paylaşımları ile yaşananlara tepki gösterdi. CHP Milletvekili Murat Bakan, altı yaşındaki çocuğa yaşatılanlar karşısında sessiz kalanlara tepki göstererek, “Bir çocuğun başına ne gelmeli daha? Daha ne olmalı bunları destekleyenler, bunların peşinden gidenler için? Bu ülkeyi yönetenler için? Çocukları bu bataklığa mahkum edenler, yapayalnız bırakanlar; bu istismarların üstünü örtenler, bu tarikatlara toz kondurmayanlar, bunları destekleyenler, ‘Rızası var’ diyenler, duymayanlar, görmeyenler, susanlar… Vicdanınız rahat mı?” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da “Bu karanlığı yenmeden hiçbir şey düzelmeyecek” ifadesi ile tepkisini dile getirdi. Skandala yönelik Altılı Masa’dan ilk açıklama ise Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’dan geldi. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Uysal, Tırnaklarım avuçlarımı yırtıyor, dudaklarıma kan oturdu, öfke sözcüğü yetmiyor halimi anlatmaya” diye yazdı.

***

HASTALIKLI YAPI DAĞITILMALI

BirGün TV’ye konuşan Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy, yaptıkları araştırmalara göre toplumun yüzde 80’inin tarikatlara mesafeli olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Hatta önemli bir kısmı tarikatların kapatılmasını talep ediyor. Bu kapalı, denetimsiz, sıklıkla da hastalıklı yapının bir an evvel dağıtılması lazım. Tarikat dediğimiz şey Türkiye’de sağ siyasetin arkasına saklanmış, denetimden kaçan, insanların emeğini, parasını, yaşam hakkını sömüren yapıdan ibarettir. Toplumda hiçbir karşılığı yok bunların. 6 yaşındaki çocuğun bedenine dahi göz dikecek, aşağılık bir sömürü halinin bir an evvel ortadan kalkması lazım. Aksi halde bu durum giderek daha fazla insanın yaşamına, bedenine, inancına, emeğine sömürü çarkını dahil etmiş olacak."

BirGün’ün manşetten duyurduğu skandal kamuoyunda infial yarattı.BirGün’ün manşetten duyurduğu skandal kamuoyunda infial yarattı.

***

YURTLARDA CİNSEL İSTİSMAR

Çocukların cinsel istismara maruz bırakılması tarikatlar ve cemaatlerde ilk değil. Türkiye’de dini yapılara ait yurtlar ve kurslarda yaşanan bazı skandallar şöyle sıralandı:

•Yalova’da Halil Bağlı Talebe Yurdu’nda 12 yaşındaki U.E., yurtta Kuran ve Türkçe dersi veren 26 yaşındaki M.Z. tarafından cinsel istismara uğradı. Şikâyet sonrası tutuklanan M.Z. ifadesinde nitelikli cinsel istismarı reddederken, "Nefsime uydum" diyerek kendini savundu.

•İzmir’de Süleymancılara ait yurtta kalan ve yaşları 9 ile 12 arasında değişen 7 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan hizmetli ve çocuklara Kuran dersi veren Ömer Faruk E, 53 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildi.

•Gaziantep’te, Süleymancılar’a ait olduğu bilinen Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği’nin yurdunda yatılı kalan 14 yaşındaki üç öğrenci, "eğitmen" olduğu söylenen yurt görevlisinin istismarına maruz kaldı.

•Karaman’da 2016 yılında, Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (KAİMDER) ile bağlantılı olduğu söylenen yurtlarda kalan 45 çocuk, yurtta sorumlu olan bir öğretmen tarafından cinsel istismara maruz bırakıldı.

***

TARİKATLAR İKTİDARINI DEFEDELİM

SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu’ndan yapılan açıklamada da İsmailağa tarikatında yıllarca süren çocuk istismarının, ülkenin esir edilmeye çalışıldığı karanlığın bir parçası olduğu vurgulanarak, şöyle denildi: "20 yılda tüm kamu kuruluşlarını, eğitim kurumlarını tarikatlara, cemaatlere peşkeş çeken siyasal islamcı politikalar, bu olayda da görüldüğü üzere tüm toplum için açıktan tehdit oluşturmakta. Henüz geçtiğimiz aylarda, şeyhinin cenazesine iktidarından muhalefetine tüm isimlerin katıldığı İsmailağa ve benzeri cemaatler, bu rejimin helalleşilecek rengi değil, temizlenmesi gereken unsurudur. Bu tarikatlara, cemaatlere devletin tüm imkanlarını sağlayan, devlet bürokrasisinin korumasına alan siyasi iktidar bu suçun ortağıdır. Çocuklarımızın, gençlerimizin güvenliği, geleceği için tarikatlar, cemaatler ve bunların rant kapısı olan iktidar tümüyle ülkeden def edilmelidir. Muhalefetin tüm unsurlarının da bu konuda ‘muhafazakar kesimi ürkütme’ kaygısıyla davranmaması ve bu karanlığa karşı mücadele etmesi elzemdir" denildi.

***

AKP ÇOCUK EVLİLİĞİNDE ISRARCI

İktidar bloğu 2020’de “çocuk yaşta evlilikler” nedeniyle tutuklananların infaz yasa teklifinin içine dahil edilmesi için “uzlaşı” istedi. AKP heyetinin o dönem, muhalefete, “Küçük yaşta kaçarak evleniyorlar. Sonra bu çiftin çocukları oluyor. Yıllar sonra husumetli oldukları biri gidip, şikâyette bulunuyor. Sonra eş, bu evliliğe izin veren anne ve babalar tutuklanıyor, kadın çocuklarıyla bir başına kalakalıyor. Bunu düzeltelim” dediği de belirtilmişti. Ancak muhalefet bu duruma “erken yaşta evliliklerin önünü açacağı, başka mağduriyetlerin oluşacağı” gerekçesiyle “ret” yanıtı vermişti. Düzenleme kamuoyunun tepkisi üzerine rafa kalkmış olsa da iktidarın gündeminden düşmedi. AKP’li Abdullah Güler 2021’de, ‘cinsel saldırı’ ve ‘çocuğun cinsel istismarı’ndan hükümlü olan ancak aralarında evlilik ilişkisi kurulan kişilerin affedilmesi yönünde görüş belirtti. Çocukların evlendirilmesinin önünü açacak düzenlemelere, Anayasa değişikliği teklifinde yer verileceği düşünülüyor.