Osmanlının ruhu ile Saraylardan ilham alarak konuşuyorlar.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Anayasa’da laiklik olmamalı. Bir İslam ülkesiyiz. Dindar bir anayasa yapmalıyız” görüşünü yadırgamadım. Bu gericiliğin şeriata ve hilafete dayalı teokratik rejim özlemidir. Bu tür demeçler ne bir ilk, ne bir son demeç kalacak. Unuttunuz mu; “Hem laik hem Müslüman olunmaz. Bu millet isterse laiklik tabii ki gidecek” sözleri Erdoğan’a aittir.

Anayasa’ya ve TBMM Başkanlığının tarafsızlık ilkesine aykırı demeç vererek Kahraman resmen suç işlemiştir. Ama AKP’den ve savcılardan tık yok!

Muhalif görüşlere davacı olan ve “dava açın” diye savcıları ‘göreve’ çağıran AKP, Anayasal suç işleyen Kahraman hakkında “suç var” diyemiyor! Diyemez! Çünkü ‘kutlu dava’ için ‘suç’ olmaz, her şey mubah!

Toplumun her kesiminden gelen haklı tepki ve laiklik duyarlılığı üzerine, TBMM Başkanı, “yeni anayasaya ilişkin şahsi düşüncelerimi ifade ettim” diyor. Oysa bu düşünce kişisel değil, dinci gericiliğin genel eğilimidir. Kişisel değil, Cumhurbaşkanlığına vekalet eden, Anayasa’yı ve TBMM’nin bağımsız ve tarafsızlık ilkesini koruması gereken makam adına yapılmıştır!

Anayasa ve laiklik karşıtı bu görüş, İstanbul Üniversitesi’nde, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği (AYBİR) tarafından düzenlenen ‘Yeni Anayasa, Yeni Türkiye’ konulu sempozyumda söylenmiştir. Kahraman bu İslamcı sempozyuma kişi olarak değil, TBMM Başkanı sıfatı ile katılmıştır. Programda böyle yazıyor!

Ayrıca laiklik karşıtı demecine uygun hediye alıyor! AYBİR Başkanı Prof. Dr. Yusuf Balcı’nın, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sempozyumda hediye ettiği, 2. Abdülhamit’in Kanuni Esasi’nin hazırlanması fermanıdır.

Bu fermanla verilen mesaj nettir. Dinci gericilik 2. Abdülhamit’in Kanuni Esasi’sinin referans alınmasını istiyor. TBMM Başkanı bu ‘kutlu özlemi’ dile getirmiştir.

AKP’nin, günümüz Türkiyesi için referans aldığı 2. Abdülhamit’in Kanuni Esasi maddelerinde ne var?

1. “Osmanlı Devleti bir monarşidir”

2. “Osmanlı Devleti laik değildir. Devletin bir dinî vardır, o da ‘din-i İslâmdır”

3. “Padişah aynı zamanda halifedir”

4. “Ahkâm-ı şer’iye”yi uygulatır ve Şeyhülislâm devlet örgütünün içinde ve Hükûmette yer almaktadır”

5. “Kanunlar, “umur-u diniye”ye aykırı olamazlar”

Bu maddelerin AKP ‘Yeni Anayasası’ için tercümesi şöyle olursa şaşırmayın:

1. “Yeni Türkiye Devleti bir monarşidir”

2. “Türkiye Devleti laik değildir. Devletin bir dinî vardır, o da ‘din-i İslâmdır”

3. “Başkanlık aynı zamanda halifedir”

4. “İslam hükümleri uygulatır ve Diyanet İşleri Başkanlığı devlet örgütünün içinde ve Hükûmette yer almaktadır”

5. “Kanunlar, İslam dinine aykırı olamazlar, mahkemeler Diyanet İşleri Başkanlığını referans alır”

Kahraman AKP’nin zihniyetini dışa vuruyor; “Ak Parti asırlar öncesinde başlamış kutlu yürüyüşün devamıdır. Biz kökü olmayan, geçmişiyle irtibatını koparan bir hareket değiliz. Bu harekette Abdülhamid’in ruhuyuz” diyenler, bugün ecdatlarının kanunlarını ve ‘ruhunu’ özlüyor.

Bu açıklamanın niyeti önemlidir. AKP klasiği haline gelen taktik hamledir. AKP her yeni gerici adımlar ve kamusal alandaki hukuksal değişimler öncesi toplumun nabzını tutarak ve etki-tepkiyi ölçerek, gericilik yol haritası belirliyor.

Çünkü dinci gericilik ne dün, ne bugün demokrasi, insan hakları ve laiklikle barışık olmadı! Kavgalıydı. Bu kavga tek din/mezhep için teokratik rejim kurma içindir.

Gök tanrıları ve yer tanrılarının ideolojik ve teolojik vahiylerine biat edilmesini isteyen bu gericilik, akla, eleştirel düşünceye karşı vahiyleri, ümmeti, kulu ve yer tanrısı sanılan Halifeliği koyarlar.

Laiklik, insan hakları, demokrasi, eşitlik ve çoğulculuk karşısında, Kahraman açıkça, Abdülhamit’in ruhuna sığınarak şeriat ve halifelik talep ediyor!

Dolaysıyla her gerici değişim için şartların oluşmasını ve olgunlaşmasını sağlıyorlar.

Gericilik özlemi bu açıklama karşındaki toplumsal laiklik hassasiyeti karşısında, AKP’liler ucuz manevraya başvurarak “biz laikliği savunuyoruz”, “bizim teklifimizde laiklik var” diyorlar! Bu açıklamalar, içi boş ve samimiyetten uzak manevradır. Bunun kanıtı, AKP’lilerin laiklik karşıtı söylemleri ve 15 yıllık hükümetleri döneminde kurdukları mezhepçi ve teokratik rejimin inşasında döşenen gerici taşlardır! Devlet ve kamusal hizmetler laiklik karşıtı uygulamalar ve değişimlerle dinci gericilik ekseninde kurumsallaşmıştır. Eğitimden sağlığa, hukuktan sosyal politikalara her şey dinci gericilikle kuşatılmıştır.

Oysa laiklik demokrasinin, çoğulculuğun ve inanma ile inanmama hakkını içeren inanç özgürlüğünün güvencesidir. Herkesin için eşit koşullarda, eşit haklarla devlet, siyaset ve hukuk alanı dışında, kendi özel yaşam alanlarında inanç özgürlüğünü yaşaması sağlar.

AKP Anayasasının hedefinde halifelik, şeriat, otoriterlik, tek adamlık, teokratik devlet özlemi vardır. Zira AKP, 15 yıllık iktidarı boyunca mezhepçi rejim inşasını önemli bir düzeye taşımıştır.

Laiklik mücadelesi için bize düşen görev, AKP’nin 2. Abdülhamit ruhuna sığınarak, hedeflediği halifelik ve şeriat anayasasını yaptırmamak!

Laiklik, demokrasi, eşitlik ve insan haklarına dayalı bir cumhuriyet için hep birlikte elimizi taşların, kayaların altına, aklımızı, ruhumuzu ve bedenimizi barikatların önüne koyacağız.

AKP’ye şeriat ve halifelik anayasası yaptırmayacağız!