Levent Üzümcü'ye destek :Sanat seyirci olmadı

Özgür Sanat Girişimi; “Çocuklar yetim, analar yarım bırakılıyor. Bu nedenle biz ‘bugün’ sanatın tanımını yapmayacağız!” diyerek yayınladıkları sonuç bildirgesi ile sanatçıları mücadeleye çağırdı. Orhan Alkaya, Nur Sürer, Tolga Sağ, Ertan Tekin, Ferhat Tunç ve Pınar Aydınlar gibi onlarca sanatçının bir araya geldiği platformda Levent Üzümcü’nün ihraç kararı da kınandı.

ÖZGÜR SANAT GİRİŞİMİ SONUÇ BİLDİRGESİ:

Savaş ve faşizm yine günlük yaşamın bir parçası haline geldi.

Paramparça edip bedenlerin, dimağları dört bir yanına savuruyor toprağın.

Savaşın çok bilindik vahşeti, taptaze hafızamızdan geri çağırdı onarmaya çalıştığımız tüm geleceği.

Ötekileştiren tüm politikalara karşı sonsuz bir barış için, yine iş başa düştü…..

Bizler yaşamı savunuyoruz, çünkü yaşam bizden yana…
Doğa’nın bir parçası olan insan, dünya’nın egemeni olmuş, uygarlık tarihi boyunca adim adım yeryüzünü keşfetmiş, yeni yaşam mekânları olarak kullanmıştır.

Tüm bu süreçler olumlu veya olumsuz gelişmelere şahitlik ederek bugüne gelinmiştir!
Tarihimiz, nice zafer ve yenilgilerle doludur. Savaşlar, yıkım, acı ve gözyaşı…
Oysa bizler sınırsız ve sınıfsız bir dünya hayal etmekteyiz...
Savaşın bu belirleyici rolü bugün yine en acımasız ve çirkin yüzü ile karşımızda duruyor.

İktidarların savunma zırhı olarak kullandığı savaş en çok yoksul, emekçi halkları etkilemektedir. Şimdi yine ayni oyun ile karşı karşıyayız. Yaşamın her alanına saldırma hakkı bulan iktidar, kuşa, böceğe, ağaca, kadına, çocuğa, emekçiye savaş açmıştır.

7 Haziran sonrası Türkiye halkları daha büyük bir barış ve huzur ortamı bulacağına inanıyorken, seçim tercihini buna yönelik yapmışken tek adam olma hırsı ile bu düzen ve iktidar, Kürt halkına yıllar boyunca olduğu gibi, yine acımasız bir şekilde yönelip adeta intikam almak istemiştir-istemektedir. Bu saldırı Kürt halkı şahsında tüm Türkiyeli halklara yapılmaktadır.

Yoksul, emekçi halkın yiğit gençleri “vatan savunması” adı altında ölüyor.

Çocuklar yetim, analar yarım bırakılıyor...
Bu nedenle biz “bugün” sanatın tanımını yapmayacağız!

Bizler; sanatçıların bu duruma karşı ne yapmalı? Sorusunu sanatın toplumsal misyonu çerçevesinde pratik adımlarla cevaplaması gerektiğine inanıyoruz. Sanatın bu tür toplumsal olaylara ve süreçlere karşı duruşunda, yeni bir tanımlama arayışı içinde değiliz. Sanatı, insanlığı, doğayı, barışı boğan mevcut iktidara ARTIK YETER! diyoruz...
Sokağı, mahalleyi ve caddeleri sazlarımızla, sesimizle, oyunlarımızla, danslarımızla, fırçalarımızla özgürlüğün ve barışın sembolü haline getirelim.
Bu doğrultuda 26.08.2015’te bir araya gelen onlarca sanatçı, mevcut sistemin ve iktidarın politikalarını kabul edilemez olarak değerlendirmiştir. Hayatın her alanında sanatın sesini, özgürlük talepleriyle yükselteceğini kararlaştırıp ortak bir tavır geliştirmiştir...
Bizler aşağıda imzası bulunan sanatçılar olarak bundan sonra bu sürecin takipçisi olacağımızı belirtiyor, tüm sanatçı arkadaşlarımızı,

Barış için,

İnsanlık için,

Doğa için,

Gelecek için,

Özgürlük için mücadele etmeye çağırıyoruz...

Sanat’ın onurlu bir yaşamı inşa etme gücü var! Biliyoruz…

Sanat hiçbir zaman sadece seyirci olmadı! Biliyoruz…