Dün Saraçhane’de yapılan miting yakın geleceğimiz için önemli bir dönemeç. Kendi ifadelerine göre 150 den fazla STK’nın desteklediği “aile buluşması” adlı etkinlik bir anlamda tarihi bir önem taşıyor.

Miting, toplumun bir kesimini “varoluşu” nedeniyle dışlamayı, haklarından mahrum bırakmayı ve görünmez kılmayı hedefliyordu.


Cinsel yönelim, bir insanın kimi cinsel olarak arzuladığını tanımlar. Hemcinsini, karşı cinsi ya da her ikisini birden arzulayabilmeyi içerir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, insanın cinsel arzusunun doğum öncesinden başlayarak etki eden çok sayıda etkenle biçimlendiğini ve yaklaşık 3-4 yaşlarında bu sürecin tamamlandığını gösteriyor. İnsanlığın bir kültür oluşturmaya başladığı ilk dönemlerden bu yana var. Tek tanrılı dinler öncesi kültürlerden bu yana hemen hemen aynı oranda görülüyor. Tek tanrılı dinlerde günah olarak görülmesi, daha sonra hukuki bir suç olarak tanımlanması, 19. yüzyıl sonundan 1970 lere kadar da hastalık olarak sınıflandırılıp tedavi edilmeye çalışılması görülme sıklığına bir etki de bulunmamış. Günah, suç ya da hastalık olarak görüldüğü dönemlerde LGBT kaybolmamış, ortadan kalkmamış sadece baskı ve zulüm ve cezalandırılma pratikleri nedeniyle gizlenmek zorunda kalmış. Örneğin Naziler, LGBT lileri de toplama kamplarında imha etmeye çalışmışlar, olmamış. Bugün ağırlıklı olarak şeriatla yönetilen ülkelerde idamla cezalandırılması da LGBT’yi ortadan kaldırmıyor. Doğum öncesi ve hayatın ilk yıllarında gelişen cinsel yönelim insanlık varolduğu sürece olacak. Yapılan onlarca araştırma, insanların cinsel yönelimlerinin baskı, işkence, “tedavi” vb uygulamalarla değişmediğini ve cinsel yönelimin özenilerek, örnek alınarak değişebilen bir özellik olmadığını da kanıtlıyor.

Asıl karşı çıkılması gereken

Miting başlangıcında konuşmacı amaçlarının kesinlikle nefret söylemi olmadığını açıkça ifade etti. Olası bir suç duyurusuna karşı alınmış bir önlem gibiydi. Amaçlarının nefret ya da dışlama değil “dayatmaya” karşı çıkmak ve aileyi korumak olduğunun altını çizdi. Samimi olduğunu düşünsek bile, asıl karşı çıkılması gereken tam da mitingin ana fikri.

Mitingi düzenleyenler, cinsel yönelimin özenme, dayatma, reklam vb yöntemlerle değiştirilebileceğini iddia ediyorlar! Onlara göre aslında karşı cinsten hoşlanan bir insan LGBT propogandası ile “eşcinselliğe dönebilir”! Düşünme süreçlerini devam ettirirsek, demek ki bazı “düşmanlar” çocukların aklını çelerek onları eşcinselliğe özendirecekler, böylece LGBT haline gelen çocuklar aile kurmaktan, çocuk sahibi olmaktan vazgeçecekler ve aile kurumu çökecek, dahası “soy” kuruyacak!

Bu akıl yürütme çocukları eşcinsel olmaktan korumanın yolunun eşcinselliği görünmez kılmak olduğu ile sonuçlanır. Yani kamusal alanda hiç kimse eşcinsel olduğunu belli etmemeli. Kültürel ve sanatsal üretimde eşcinsellikten söz bile edilmemeli. Bir sanatçı LGBT olduğunu açıklayarak sanat yapamamalı. LGBT lilere kendilerini gizlemedikleri sürece iş verilmemeli. Hiç kimse LGBT olduğunu ima edecek şekilde “giyinmemeli”, “konuşmamalı”, “davranmamalı”. Giyinme, konuşma, davranma aileye ve kadın ve erkeğe “yakışacak” şekilde olmalı

Yani LGBT “bulaşan” bir şey!

Bulaşmayı önlemenin yolu da onlar yokmuş gibi olan bir toplumsal hayat ve düzen. Peki bulaşma özelliği olan bir şeyden nasıl korunulur? Tarihte çok örneği var. En bilineni Cüzzam. Cüzzamın bulaşıcı olduğunun sanıldığı zamanlarda cüzzam hastaları toplum dışına atılıyor, ölüme terk ediliyorlardı. Onlar ölüme terk edilirken yakınları bile bulaşma korkusuyla bu eylemleri onaylıyordu.

Bulaşmayı önleyen ilk adım bulaşmış olanları dışlamaksa ikinci adım kaynakları kurutmaktır! Tarihte bu akıl yürütmeyi en iyi Naziler yapmıştı. Önce akıl hastalarını, sonra LGBT lileri, ardından komünistleri sonra Çingeneleri ve Yahudileri kurutmaya çalıştılar.

Demem o ki, LGBT dayatmasına karşı diye bir araya getirilmeye çalışılan insanlar olsa olsa bir siyasal stratejinin figüranlarından öte değiller. Meydan tıka basa dolsa 20 000 kişi alıyormuş. Youtube canlı yayınını ben baktığım sürece izleyen sayısı 2000 olmadı. Bu sayılar kimseyi yanıltmasın.

“Batının LGBT dayatmasına hayır, çocuklarımızı koruyacağız” söylemi toplumu hizaya girmeye, korku ile iktidarın cezalandırma pratiklerine onay vermeye, “makbul vatandaş” olmaya çağırıyor. Bunu yaparken de bulaşıcı, zararlı, mikrop simgesini kullanıyor.

Ne günah, ne suç ne de hastalık olan, kimsenin kimseyi özendiremeyeceği, kimsenin kimseyi kandırarak ya da baskı ile yapamayacağı cinsel yönelim gibi “normal, doğal bir çeşitliliği” tek tipleştirmeye çalışmak, toplumu da tek tipleştirmeye çalışmaktır.

Herhangi bir insanı sadece insan olduğu için özgürlüğünden mahrum etmeye onay verenler yarın kendi özgürlüklerini savunmaya boşuna çalışacaklar.