Erdoğan işsizlere ve gençlere iş yerine, her mahalleye bedava çay ve kekli kıraathane açmayı vaat ediyor. Oysa memlekette kahvehaneye değil, okula, kütüphaneye ve insanca yaşamayı güvence altına alacak istihdama ve çalışma hayatına ihtiyacı var.

Türkiye’de 100 bin kahvehane varken, sadece bin 137 kütüphanemiz var. 95 bin cami varken, sadece 54 bin 434 resmi devlet okulumuz var. Her okulda kantin varken, maalesef okulların yüzde 40’ında kütüphane yok! Eğitim can çekişiyor. İşsizlik can alıyor. AKP ise kıraathane açma derdinde. Eğitim can çekişiyor. Çünkü AKP, okulları ve öğrencileri yüzde 90 niteliksiz, yüzde 10 nitelikli diye ayırdı.

TEOG kötüydü! LGS (liselere geçiş sınavı) “sınavsız ve stressiz gerçekleşecek, adil olacak” dediler. Şimdi de çocuklarımıza kurulmuş ideolojik bir kumpas ve kaos içinde sınavlar ve yerleşme stresleri yaşanıyor. Bu durum AKP’nin eğitimi siyasal İslamcılık ve neoliberal politikalara teslim etmesinin sonucudur. Yazının sonuna ait olanı, şimdi ifade edeyim; Muhafazakâr kesimin bile imam hatip okullarını seçenek olmaktan çıkardığı bir dönemde, AKP iktidarı LGS ve Çember Sistemi ile laik kesimlerin çocuklarını da imam hatiplere ve meslek okullarına doldurmak istiyor.

Uygulamanın ilk ayağı olarak pilot il seçilen Bursa’da velilere dağıtılan “Yerel Yerleştirme Kılavuzu’’na göre, istenilen okul türünü seçme hakkı yok! İki okul türü dayatması var. Ayrıca eğitim sendikaları bu kılavuza göre özel okullara ve imam hatip ortaokullarına öncelik verileceğini ifade ediyor.

Hedef belli;
1 milyon 200 bin öğrencinin geleceğini İslamcı ipotek altına almak. Yüzde 10 nitelikli okul türlerinde imam hatip liselerindeki öğrenci sayısını artırmak.

Üniversitelerdeki başarı oranı düşük olan imam hatip liselerinin “akademik başarı” oranını yükseltmek.

Sınavsız öğrencileri üç çember sistemiyle imam hatip ve meslek liselerine yerleştirmek.

Pansiyonlu okullarda okumak isteyen öğrencileri, pansiyon kontenjanı diğer liselere oranla daha yüksek olan imam hatip okullarına yerleştirmek.

AKP iktidarı, “olmazsa olmaz” dediği, imam hatipler üzerinden İslamcılığın ideolojik, teolojik ve pratik taşıyıcılığını planlamak.

Neoliberal politikaların sonucu, meslek liseleri ile de sermayenin hizmetine sunulmak üzere ucuz iş gücü yetiştirmek.

Ne oldu? Neler oluyor?
LGS+ÇS çocuklarımızın tercih hakları, hayatı ve geleceği gasp eden ve eğitime yönelik ciddi tahribattır.

Milli Eğitim Bakanı, “Hiçbir öğrenciyi istemedikleri okula yerleştirmeyeceğiz” açıklamasında bulunsa da, öğrenciler LGS+ÇS ile imam hatibe yerleştirilebilir.

Veliler “çocuklarımız istediği okula yerleşebilecek mi?” diye soruyorlar.

LGS+ÇS ile bu mümkün değil. Sadece Anadolu liselerini seçemiyorsunuz, ek olarak bir tane imam hatip ya da meslek lisesi tercih zorunluluğu var. İHL ya da meslek liselerine yerleştirilmeyi kabul etmeyenler, özel lise aramak zorunda kalacaklar. Bu ise velilere yılda 40 - 50 bin TL eğitim masrafı demektir. AKP’nin “paran kadar eğitim” düzeninde, 2002 öncesinde özel okulların tüm okullar içindeki oranı yüzde 2 iken, bu oran AKP eliyle yüzde 20’ye yükseldi. Son 5 yılda özel okulların öğrenci sayısı tam 12 kat arttı. Okul ticarethaneye öğrenciler müşteriye dönüştürüldü.

Parası olmayan Açık Öğretim Lisesine yönelecek. Bu nedenle, 2003-2004 öğretim yılında 267 bin 235 öğrenci AÖL’ne kayıtlı iken, bu oran AKP ile 2016-2017 döneminde 1 milyon 554 bin 938’e yükseldi. Öğrenciler ise; “parasız, laik ve bilimsel eğitim alabilecek miyiz?” diye merak ediyorlar.

Maalesef bu da mümkün değil. Çünkü AKP, tek adam rejimi için “dindar ve kindar nesil” istiyor. Bunun için de eleştirel ve sorgulayan, akılcı değil, hurafelerle uyuşturulmuş nesillere ihtiyaç var. AKP 4+4+4 eğitim sistemi ve TEOG ile birinci evresini eğitimin dinselleştirilmesini kurumsallaştırarak tamamladı. LGS +ÇS ile ikinci evreye geçerek önümüzdeki beş yıl için ideolojik, teolojik ve pratik taşıyıcısı dindar ve kindar nesil hazırlığını yapmayı planlıyor. Hedef 2023!
AKP işte bu nedenle daha çok imam hatip, daha çok din dersleri, daha çok kuran kursları, daha çok tarikat ve cemaat yurtları, daha çok ilahiyat fakültesi, daha çok din bürokrasisi ve daha çok din bütçesi sunuyor. Eğitimde yaşanan tahribatlara, siyasal İslamcı vesayete ve eğitimin dinselleştirilmesine karşı, bilimsel, nitelikli, eşit, parasız, kamusal eğitimi savunun, Veli Der çocuklarımızın hayatına ve geleceğine sahip çıkarak herkese çağrı yapıyor. Bu çağrıya sadece kulak değil, el ve omuz vermeliyiz. Veli Der haklı olarak “liseye geçişte, adres ve tercih sistemine itiraz ediyoruz. Çocuklarımızın geleceği çemberlerinize sığmaz” diyerek, LGS ve Çember Sistemi’ne itiraz ediyor.

Türkiye’nin birçok yerinde örgütlenmiş Veli-der’e ulaşıp, çocuklarımızın haklarını ve kamucu, laik ve bilimsel eğitim için taleplerimizi toplumsallaştırarak, eğitimde gericilik tahribatlarını, LGS ve Çember Sistem’ini engelleyebiliriz.