Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Ömer Özer’in son kitabı “Liberal Basın” başlığını taşıyor.

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Ömer Özer’in son kitabı “Liberal Basın” başlığını taşıyor. Özer’in Literatürk yayınevinden çıkan kitabı hem liberal basın kuramanı geniş olarak ele alıyor, hem de Türkiye’de yapılmış görgül araştırmalarla kuramı buluşturmaya çalışıyor.

Liberal basın kuramını anlamak için iki unsur önem taşıyor: çoğulculuk ve objektiflik.  Liberal-çoğulcu yaklaşım olarak da tanımlanan ve anaakım diyebileceğimiz yaklaşım bir ülkedeki basını iktidarı denetleyen bir güç olarak görür. Bu güç öylesine bağımsız bir güçtür ki, yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra Dördüncü Güç olarak tanımlanır.

Liberal basın yaklaşımı, basını kamuoyunda fikirlerin çoğulculuğunu garanti eden bir unsur olarak ele alır. Yaklaşımın habercilik uygulamasındaki görünümüyse (1) objektif habercilik ideali, (2)haber değerliliği ölçütleri ve (3)gazetecilik etik ilkeleri (s.15).

Objektif habercilik idealinde dört grubun olduğunu aktaran Özer birinci grup olarak tanımladığı “önyargısızlık” grubundaki unsurları şöyle sıralıyor: yansızlık, dengelilik, hakkaniyet, eşit uzaklıkta olmak (s.96-98). İkinci grupsa aslına uygunluk (İnglizce accuracy) olarak tanımlanabilir (Özer bu grubu doğruluk olarak tanımlıyor ama kanımca epistemolojik bir doğruluk çağrısından çok aslına uygunluk daha doğru).

Özer, sonuncu grup olarak da olay/yorum ayrımını vurguluyor. Haber yazılıyorsa olay aktarılmalı, olay hakkındaki yorumlar ancak gazetecinin yorum köşesinde olmalı. “Liberal Basın” kitabında bu kuramın ana oluşturanlarından olan neyin haber olacağı (haber değeri) ve gazetecilik etiğini ele alarak, değerlendiriyor. Tabii ki neyin haber olduğu konusunda liberal basın yaklaşımının haberi “olay/olan” ile sınırlandırmaya çalıştığını görüyoruz. Bu olayların içinde sansasyonel, sıradışı, şiddet, şantaj, kıskançlık değerlerinin öne çıktığını farkedebiliyorz.

Özer’in kitabı liberal basın kuramının tarihsel ve düşünsel kökenlerini açıkladıktan sonra,  istenen ideallerin yerine gelmesinin ne kadar zor belki de olanaksız olduğunu savunan eleştirel görüşleri sergiliyor.

Özer’in kitabında kendi gerçekleştirdiği görgül araştırmalar yardımıyla Türkiye’ye ilişin bilgiler sunuluyor. Kitabı okuyanlar Türkiye’de bu değerlerin nasıl gerçekleşmediği üzerine araştırmaları okuyabilirler. İlgi çekici araştırmalardan birisi de 118 muhabire sorulmuş olan “Türkiye’de reklam haber yapıldığı” savına ne derece katıldıklarıyla ilgili veriler. Her muhabirin “kesinlikle katılmıyorum”, “katılmıyorum”, “fikrim yok”, “katılıyorum”, “kesinlikle katılıyorum” şıklarından (1 ve 5’e kadar seçenek) birini seçme hakkı verilmiş. Sonuçlara göre 118 kişide ortanca “5” olarak gerçekleşmiş. Yani katılımcıların büyük kesimi reklam amaçlı haber yaptırıldığı görüşüne katıldıkları ortaya çıkmış!

Ancak aynı gazetecilere “Kurumumda reklam haber yapılıyor” savına katılıp katılmadıkları sorulduğunda, ortanca 3 yani “fikrim yok” olarak gerçekleşiyor. Dikkat edelim, bu yanıtlar bile “kesinlikle katılmıyorum” ve “katılmıyorum” yanıtlarından daha yüksek oranda muhabirin “fikri olmadığını” söylemesi durumunu yansıtıyor. Özer’in kitabını alanlar Türkiye’yle ilgili ilginç araştırmaların ayrıntılarını öğrenebilirler.