Libya’da gözaltına alınan binlerce göçmen yemek ve suyun bile verilmediği cezaevine veya bir diğer kötü koşulların olduğu göçmen merkezlerine kapatıldı. Göçmenlerin tek istediği ise bir an önce Libya’dan ayrılmak.

Libya göçmenler için bir cehennem

Kuzey Afrika ülkesi Libya’dan Avrupa’ya geçmeye çalışırken Akdeniz’den geri döndürülen veya ülke içinde alıkonulan göçmenler, insanlık dışı muamelelerin yapıldığı hapishaneler ve göçmen merkezlerinde tutuluyor. Göçmenler, Libya’dan güvenli ve yasal bir çıkış için uluslararası kuruluşlara yardım çağrısı yapıyor.

Anadolu Ajansı’ndan (AA) Mücahit Aydemir, Trablus’taki göçmen barınma merkezinde kalan göçmenlerle görüştü. Trablus’un güneyindeki Ayn Zara Göçmen Merkezi’ne yakın zamanda sevk edilen göçmenlerle birlikte burada bin 277 kişi kalıyor. Çoğunluğunu Sudan, Eritre, Etiyopya, Nijerya’dan gelenlerin oluşturduğu göçmenlerin arasında 69 çocuk bulunuyor.

Trablus’un Gırgariş bölgesinde 1 Ekim’de güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda çoğu Afrikalı 5 bini aşkın göçmen alıkonularak hapishane ve gözaltı merkezlerine kapatıldı. Gut eş-Şaal bölgesindeki cezaevine kapatılan binlerce göçmenin bazıları açlık ve susuzluk gibi nedenlerle buradan kaçtı. Bazıları ise Ayn Zara Göçmen Merkezi’ne yerleştirildi. Yüzlerce göçmen ise günlerdir Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Libya ofisinin Trablus’taki binası önünde bekliyor.

OPERASYONDA GÖÇMEN İŞÇİYİ DE TUTUKLADILAR

Operasyonda gözaltına alınarak Gut eş-Şaal’deki hapishaneye götürülen binlerce göçmenden biri olan Eritreli Yezid Osman İbrahim, "Gut eş-Şaal’de durum çok kötüydü. Herkes oradan kaçtı, sokaklara döküldü. Çünkü su, yemek yoktu. Bizi sokaklarda yakalayıp ikinci kez hapsettiler. Sonra buraya, Ayn Zara’ya getirildik" dedi.

Nijerya’dan Ayşe isimli bir göçmen ise Trablus’ta hastane, lokanta ve evlerde işçi olarak çalışırken Gırgariş’teki baskında gözaltına alındı. "Evdeyken gece yarısı geldiler, kapıları yumruklamaya başladılar" diyen Ayşe, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Tüm paramı, telefonumu ve pasaportumu aldılar. Ben hiçbir şey yapmadım, tek yaptığım şey işe gidip evime gelmekti. Burada şimdi ne yapacağım? Bir başımayım, param yok, telefon yok. Annem babam şimdi ‘Ayşe nerede?’ diye soruyordur." Kapatıldığı cezaevinden kaçan Etiyopyalı kadın göçmen Henim de "Ülkemizde savaş olduğu için Libya’ya geldik. Avrupa’ya geçmek için iki defa denize açılmayı denedim ama geri döndürüldük ve cezaevine atıldım. Cezaevinde erkekleri de kadınları da dövüyorlardı. Kadınlara zerre kadar saygıları yoktu. Gece bir defa su veriyorlardı" dedi.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) 8 Ekim’de Trablus’taki bir gözaltı merkezinde beş göçmenin vurularak öldürüldüğünü duyurmuştu. Gut eş-Şaal cezaevinde göçmen ölümlerine tanık olduğunu anlatan Henim, "Gözlerimizle gördük. Öldürdüler, sonra fotoğraf çektiler, çarşaflara sarıp arabalara koyup götürdüler. Kim olduklarını bize göstermediler. Dört ölü vardı. Nereye gitti kardeşlerimiz? Evlatları kaybolanlar var. Dört aylık bir bebek kayboldu" diye konuştu.

‘TEK İSTEDİĞİMİZ BİZLERİ BURADAN ÇIKARMALARI’

Henim, UNHCR Libya Ofisi başta olmak üzere uluslararası toplum ve kuruluşlardan yardım beklediklerini ifade ederek şu çağrıyı yaptı: "Bizi buradan göndersinler. Libya’da eziyetten başka bir şey görmedik. Hapishaneden hapishaneye geziyoruz. Denize açılıyoruz, yakalayıp geri döndürüyorlar. Sonra hapse atıp bizden rüşvet alıyorlar. Herkes gözlerini kapatmış. Yaşıyor muyuz, ölü müyüz, neredeyiz, soran yok. Kurumlardan hiçbir şey istemiyoruz. Bize kıyafet bile vermesinler. Sadece bizi yolcu etsinler, buradan çıkarsınlar. Başka bir şey istemiyoruz."