TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmeleri için TBMM Genel Kurulu'nu 2 Ocak Perşembe olağanüstü toplantıya çağırdı

Libya tezkeresi Meclis'e sunuldu

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TBMM Genel Kurulu'nu 2 Ocak Perşembe olağanüstü toplantıya çağırdı.

TBMM Başkanı Şentop çağrı yazısında, "30 Aralık 2019 tarihinde Meclis Başkanlığımıza sunulan 3/1044 esas numaralı Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşülmesini teminen, Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 7'nci maddelerine göre Genel Kurulun toplantıya çağrılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu sebeple 2 Ocak 2020 Perşembe günü saat 14.00'te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nu toplantıya çağırıyorum" ifadesine yer verdi.

Şentop, milletvekillerinin 2 Ocak'ta Genel Kurul'da bulunmalarını istedi.

ÇAVUŞOĞLU DESTEK İSTEDİ

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen Libya tezkeresi hakkında destek istedi. Çavuşoğlu Libya ile varılan anlaşmanın içeriği hakkında net bilgi vermezken, CHP asker göndermeme konusundaki tavrını korudu.

ASKER SAYISI, GÖREVLER VE SÜRE BELLİ DEĞİL

Güvenlik Analisti Metin Gürcan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, tezkereye ilişkin "Meclise sunulan tezkerede operasyonel olmayan ‘eğit-donat’ vurgusu dikkat çekse de ‘UMH’nin talepleri doğrultusunda destek’ ifadesinin ucu açık. Tezkerede gönderilecek asker sayısı, birlik tipi, verilecek görevler ve süre belli değil" yorumunda bulundu.

TEZKERENİN TAM METNİ

TBMM Başkanlığına sunulan tezkerenin tam metni şu şekilde:

"Libya'da Şubat 2011'de meydana gelen olayları takip eden süreçte demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabalar artan silahlı çatışmalar sebebiyle akamete uğramış, ülkede parçalanmış bir yapı ortaya çıkmıştır. Libya'da ateşkes tesis edilmesi, siyasi bütünlüğün oluşturulması ve işleyen bir devlet mekanizmasının kurulmasının mümkün olamaması üzerine, Libya'da barış ve istikrarın tesisini teminen Birleşmiş Milletler kolaylaştırıcılığında Libya'daki tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık bir yıl süren Libya Siyasi Diyaloğu sonucunda Libya Siyasi Anlaşması 17 Aralık 2015 tarihinde Fas'ın Suheyrat şehrinde imzalanmıştır. Libya Siyasi Anlaşması kapsamında oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2259 (2015) sayılı Kararı uyarınca uluslararası toplum tarafından Libya'yı temsil eden tek ve meşru hükümet olarak tanınmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2259 (2015) sayılı Karan, Libya Siyasi Anlaşmasının uygulanması ile Ulusal Mutabakat Hükümeti dahil söz konusu Anlaşmada atıfta bulunulan Libya kuruluşlarının desteklenmesinin yanı sıra üye devletlere Anlaşmada yer almayan ve meşruiyet iddiasında bulunan paralel kuruluşlara desteğin ve bunlarla temasın kesilmesi için de çağrıda bulunmaktadır. Libya Siyasi Anlaşmasında yeri bulunmayan, bu çerçevede hem ulusal hem uluslararası bakımdan gayrimeşru bir nitelik taşıyan sözde Libya Ulusal Ordusunun 4 Nisan 2019 tarihinde başkent Trablus'u ele geçirmek ve Ulusal Mutabakat Hükümetini devirmek hedefiyle başlattığı saldırılan yoğunlaşarak ve genişleyerek devam etmektedir. Libya'da çatışmaların sona erdirilmesi, ateşkes sağlanması ve siyasi sürece geri dönülmesi amacıyla yürütülen diplomatik çabalara rağmen, sözde Libya Ulusal Ordusu, dış güçlerden de aldığı destekle saldırılarını sürdürmektedir. Sivilleri ve sivil altyapıyı da hedef alan bu saldırılar nedeniyle Libya'da insani durum giderek kötüleşmektedir. Çatışmalar DEAŞ ve El-Kaide gibi terör örgütlerinin eylemleri için uygun ortam oluşmasına da sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan, Libya toprakları ve karasuları Akdeniz üzerinden gerçekleştirilen uluslararası insan ve göçmen kaçakçılığında da kullanılmaktadır. Bu gelişmeler, Libya'ya ilaveten Türkiye dâhil tüm bölge için de tehdit oluşturmaktadır. Sözde Libya Ulusal Ordusuna bağlı unsurlar, Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketleri, Libya'da ikamet eden Türk vatandaşları ile Akdeniz'de seyreden Türk bandıralı gemiler gibi Türk çıkarlarının hedef alınacağı yönünde açıklamalarda bulunmaktadır. Sözde Libya Ulusal Ordusunun saldırılarının durdurulmaması ve çatışmaların yoğun bir iç savaşa dönüşmesi halinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika'daki çıkarları da olumsuz yönde etkilenecektir.

Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına ilişkin Mutabakat Muhtırasıyla daha da gelişen iki ülke arasındaki tarihi, sosyal, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya'da ateşkes ve barışın tesisi ile istikrarın sağlanması Türkiye açısından büyük önemi haizdir. Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalanan Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası da Libya’nın karşı karşıya kaldığı tehditlerle mücadelede ihtiyaç duyduğu eğitim seviyesi ve harekat yeteneği yüksek, disiplinli ve kurumsallaşmış bir ordunun teşkili için gerekli eğitim ve danışmanlık hizmetlerini kapsamaktadır. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, tüm bölgeyi etkileyebilecek, Libya'nın bütünlüğü ve istikrarına yönelik tehditler, DEAŞ, El-Kaide ve diğer terör örgütleri, yasadışı silahlı gruplar ile yasadışı göç ve insan ticaretiyle mücadelede Türkiye'den askeri destek talebinde bulunmuştur. Bu mülahazalar ışığında, Türkiye'nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi hususunda gereğini bilgilerinize sunarım"

NE OLMUŞTU?

Ankara’nın Libya’daki Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yaptığı anlaşmanın yankıları devam ederken iktidar Libya’ya asker göndermeyi gündeme getirmişti.

Reuters haber ajansı aktardığı habere göre Ulusal Mutabakat Hükümeti, Türkiye'den kara, hava ve deniz olmak üzere üç alanda askeri destek talebinde bulunduğunu aktarmıştı.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Libya hükümeti, Türkiye’den askeri destek talebinde bulundu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi tabii ki anlaşmamızın gerekliliklerini yerine getireceğiz” ifadelerini kullanmıştı.