Lider koltuğu geri aldı

Galatasaray, şampiyonluk yolundaki hayati virajda lider Başakşehir’i 2-0 mağlup ederek koltuğunu geri aldı.

Maçın ilk yarısındaki Galatasaray planına “yanlış” demek biraz haksızlık olur, zira ne takım bu planın dışında oynamayı biliyor ne de bilse ve istese bile bunu oynayacak silahları elinde var. Başakşehir, ön alan baskısıyla (aslında bu baskı aktif bir presten çok rakibi oldukça önde karşılama şeklindeydi) Fernando ve Donk’u rahat biçimde kendi sahasından orta saha çizgisine dahi topla koşturmadı bu bölümde, bu da özellikle 15-35 arasında Serdar-Donk-Denayer-Muslera arasındaki pas trafiğini defalarca seyretmemizi beraberinde getirdi. Ön alandaki bu baskıyı delecek alternatif plan ya rakip sahanın ortasına gelerek topu alan Feghouli ve Belhanda’nın adam eksiltip kaleye yüzlerini dönerek geliştireceği ataklar olabilirdi ya da Gomis’in bu ikiliye yaklaşarak ikiye birlerle defansın arkasına sarkması. İlginçtir bunun yapılabildiği birkaç atak, sarı-kırmızılıların organize olmaya çalıştığı hücumlarda değil gelişigüzel ileri vurulan toplardan geldi. Gomis birkaç kez bu alana yaklaşıp bunu denedi ama topu ayağına aldığında Kuzey Afrikalı 2 oyuncuya çok uzaktı. Tabii bu planın Başakşehir açısından da bir bedeli vardı. Adebayor’a kaldırdıkları ve Togolu futbolcunun indirdiği toplarda onunla aralarının çok uzak olması (zira hazırlıksız yakalanmamak için kompakt şekilde kendi sahalarında bekliyorlardı) ve bu sebeple Galatasaray kalesine baskın yapamamaları. Hep alıştığımız bir oyun planı olan Visca’nın sağdan kaçıp içeriye indirdiği topu ancak devrenin sonunda Mariano ile Elia’nın bire bir kaldığı anda görebildik.

İkinci yarının başında Başakşehir’in anlamsız bir tepki verdiğini gördük. Takım nedense topyekün 10 metre kadar geriye çekilmiş, topun çizgide Rodrigues’e inmesine izin verir hale gelmişti. Fatih Terim’in takımı buna rağmen öne geçecek fırsatları bir türlü bulamadı. Derken son haftalarda, özellikle son paslarda oldukça kötü hamleler yapan Mariano muhteşem bir resitalle Seyrantepe’de takımını öne geçirdi. Ondan sonraki bölümde aslında Başakşehir her zaman oynamaya alışık olduğu futbola dönerken Galatasaray oynamaya hiç alışık olmadığı bir futbolu oynamaya mahkum oldu. Öyle ki ev sahibi bir türlü kendini rahatlatacak hızlı akınları gerçekleştiremediği gibi bunu denediği akınlar Ryan Donk’un Muslera’ya döndüğü sayısız geri pasla bitti. Tabii burada, tam da bu anlarda takımı ileriye itmesi ve sırtında taşıması beklenen Belhanda’nın etkisizliğinden de bahsetmek lazım. Faslı futbolcunun bu tür maçlarda daha çok başrolde oynanması sezon başından beri bekleniyor, ama o bu tür oyunlarda oldukça etkisiz.

Abdullah Avcı açısından da hayal kırıklığı olarak nitelemek lazım bu maçı. Belki Galatasaray’ın iç saha performansı onu da tedbirli davranmaya itmiş olabilir, ancak yine de beraberliğe bu kadar odaklanmasının takımının kapasitesini de göz ardı ettiğini düşünüyorum.