Kelimeleri üç kere tekrarlamayı severdi. “Fellini nasıl, Lina? İngilizcesi biraz düzeldi mi? “İngilizcesi ha? Korkunç. Korkunç. Korkunç.”
Neşeliydi, hep gülerdi. Kimselerde olmayan o beyaz çerçeveli gözlüklerle size bakardı. Hatta Valerio Ruiz’in yönettiği Wertmüller üzerine 2015 yapımı biyografik filmin adı da Behind the White Glasses / Beyaz Gözlükler Arkasında”ydı. Özellikle saçlarının da aynı beyazlıkta olduğu ileri yıllarda ışıl ışıl bir hâli vardı.

İtalyan film yönetmeni ve senarist Lina Wertmüller, ya da gerçek adıyla Arcangela Felice Assunta Wertmüller von Elgg Spanol von Braueich 14 Ağustos 1928’de Roma’da doğmuştu. Babası Federico, İsviçre nesepli aristokrat ve dindar Katolik bir aileden geliyordu. O “von”lar da oradan geliyor. Parlak yılları zamanla geride kalsa da, 93 yaşında ölene kadar tiyatro yönetmenliği yapmıştı. 1965’te evlendiği ve sık sık birlikte çalıştığı sanat tasarımcısı Enrico Job’la, 2008’deki ölümüne kadar birlikte oldu. Bir kızları var.

***

Lina Wertmüller en çok 1970’li yıllarda yaptığı sanat filmleriyle tanınır: Mimi Metallurgica/The Seduction of Mimi (1972), D’Amore e D’Anarchia/Love and Anarchy (1973), Tutta a Posto e niente in ordine/All Screwed Up (1974), Travolti da un insolito destino nell’azzurro mare d’agosto/Swept Away (1974), Pasqualino SettebellezzeSeven Beauties (1974). Gözde oyuncusu Giancarlo Giannini (ki gerçekten çok iyi bir oyuncudur) bir tanesi hariç hepsinde başroldedir. Mariangela Melato da üçünde oynar. Ezber bozan bir İkinci Dünya Savaşı filmi olan Seven Beauties 1977 yılında Wertmüller’e kadın yönetmen olarak ilk en iyi yönetmen ödülü adaylığını getirmişti. 2019’da ise meslek hayatı için dört kişiye verilen Akademi Onur Ödüllerinden birinin sahibi oldu. Bu ödülle onurlandırılan ikinci kadın yönetmendir.

Çocukluğunu bir macera dönemi olarak tanımlıyor. Bu dönemin sonrasında 15 farklı Katolik lisesinden atıldı. O sıralarda aklını çizgi romanlarla bozmuştu. Ve çizgi romanların, özellikle Alex Raymond’un Flash Gordon’unun gençken onun üzerinde çok etkisi olduğunu söyler. “Onun çerçevelemesini hayli sinematik, çoğu filmden fazla sinematik” bulur. Belki de sinema işin içine öyle girmiştir. Çünkü Lina Wertmüller sinemada çalışmaz hale geldiğinde de her gün görebildiği kadar film görmek isterdi. Onun sinema ve tiyatroda çalışma isteği de genç yaşta gösterdi kendini. Rus oyun yazarları Pietro Sharoff, Vladimir Nemirovich-Danchenko ve Konstantin Stanislavsky’nin oyunları, onu bu dünyanın içine çekti.

***

1951’de Accademia Nazionale di Arte Drammatica Silvio D’Amico’dan mezun olduktan sonra avangart oyunların yapımını üstlendi, Avrupa’da dolaşıp kuklacı, sahne amiri, dekoratör ve radyo/TV senaristi olarak çalıştı. Maria Signorelli’nin tanınmış kukla trupuna ise 1951’de katılmıştı.

Bu ilgi alanları onu iki yönde çekti: biri müzikal komedi, diğeri de İtalyan oyun yazarı ve yönetmen Giorgio De Lullo’nunkiler gibi ciddi, çağdaş İtalyan dramları. Bu iki yaklaşımın yaratıcı benliğinin özünde yer aldığını söylerdi hep. Sinemaya ise 1960’ların başında adım attı. Beğenilen ama uluslararası alanda başarı kazanamayan filmler yaptı. İlk filmleri yeni-gerçekçilik ve Fellini’nin erken dönemini yansıtırdı. Okul arkadaşı Flora Carabella onu kocası Marcello Mastroianni ile tanıştırınca onun vasıtasıyla Federico Fellini ile tanıştı. Başlarda onun asistanı oldu, etkisini de hep bir ölçüde taşıdı.

Bize Commedia all’italiana şaheserleri sayılan yedi film bıraktı. Bunların bazıları, unutulmaz bir aktörle birlikte çalıştığı için daha da değerli filmlerdir. Yukarıda dediğimiz gibi, 2021’e kadar da tiyatroda çalıştı. Niye Lina, niye dinlenmedin?

“Ben daima çalışırım. Daima. Daima. Daima.”