“Güz ve kış ve ilkbahar geçti, yaz çarçabuk geçti, hepsi tekrar tekrar geçtiler, bu bana uzun geldi” der dizelerinde Edip Cansever. Hepimize uzun gelen, pandeminin gölgesinde bitmek bilmeyen çileli bir senenin sonlarına yaklaştığımız zamanlarda futbol şehrinin sevilesi kırmızılı takımına Fulham deplasmanı vesilesiyle naçizane bir bakış…

Geçen sezon, 30 senelik aradan sonra şampiyonluk kupasını kaldırmıştı Liverpool, 1961’den beri 59 sezon Ada futbolunun en üst liginin baş aktörlerinden. Ezeli puan cetvelinde Arsenal’in önünde ilk sıradalar, bu sezon hedef yine şampiyonluk. Ama işleri biraz daha zor, malum bitmek bilmeyen sakatlıklar, takımdan uzun süre ayrı kalan aslar. Kalecisi Alisson’un, savunmanın bel kemiği Van Dijk’in, çok yönlü orta saha Milner’in yokluğunda yerlerinde genç oyuncular, yerleri dolar mı zaman gösterir. Oynadıkları 11 maçın 7’sini kazandılar, 26 golle ligin en golcü takımı, maç başı gol ortalaması 2,36. Evlerinde puan kaybetmiyorlar, 22 Kasım’da evlerinde Leicester City’i üç golle geçtikleri maçla kulüp tarihinin evinde yenilmezlik rekorunu kırıyorlardı, dile kolay, 65 maç. Ama deplasman karnesi vasat, beş deplasmanın sadece birinden üç puanla ayrılırken Aston Villa deplasmanında 7 golle hezimete uğradılar, kimilerine göre Klopp’un taktik hatası, kimilerine göre iş kazası. 28 kişilik kadronun yaş ortalaması 26.4, ligin en genç 9. kadrosu…

Pazar öğleden sonra başlayan maçta asla yalnız yürümeyenlerin takımı pandemi nedeniyle sevdalılarından uzak, Fulham deplasmanında. Bu beter zamanlar olmasa sevdalılarının tıka basa dolduracağı kale arkası tribünü bir maçta daha boş, Johny Hayes tribününde yaklaşık iki bin kadar ev sahibi takımın taraftarı. 2011-12 sezonunda ligde rakibine karşı oynadığı iki maçı da kazanmıştı Fulham, sonrasında oynadıkları altı maçı kaybederken o maçlarda kalelerinde 18 gol gördüler. Ama rakibin deplasman karnesi geçen sezonlarını aratıyor, evinden ırak çıktıkları son 4 maçta galibiyet alamadılar, en son deplasman galibiyetleri güz zamanlarında Chelsea karşısında…

4-3-3 dizilişinde Liverpool, sakatlıktan dönen Alisson, hücumda korkulan üçlüsü Salah, Mane, Firmino. Fulham’ın golcüsü Mitrovic 18 kişilik kadroda yer almıyor, gol umutları Lookman, Cavaleiro ikilisi. Maçtan önce geçtiğimiz günlerde 42 yaşında aramızdan ayrılan, 2004-07 arasında Fulham forması giymiş Papa Bouba Diop’un anısına bir dakikalık alkışlar, huzur içinde yatsın Fulham sevdalısı. Beklenenin aksine Fulham iştahlı, tempolu başlıyor maça. 25’te golü buluyor Fulham, rakip savunmanın uzaklaştıramadığı topu ceza sahasının çaprazından uzak köşeye nişanlıyor Cordova-Reid, Fulham maçın başından beri aradığı golü buluyor. . Topa yüzde 71 oranında sahip olduğu ama pozisyon üretemediği devreyi geride kapatıyor geçen sezonun şampiyonu.

2. devrenin başında gelen yağmurla baskıyı artıyor Liverpool, sakatlanan Matip’in yerine Minamino sahada. Henderson savunmanın ortasına geçerken, 18 numara orta sahanın solunda. 77’de duran topta Wijnaldum’un vuruşunda elle müdahaleye hükmediyor hakem Marriner, penaltıyı gole çeviren Salah, Liverpool beraberliği yakalıyor. 83’te sahanın iyilerinden Curtis Jones orta sahada kaptığı topu rakip ceza sahasına taşıyor, vuruşu kaleci Areola’da kalıyor. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca liderliğe yükselme fırsatını kaçırıyor Liverpool. Klopp, maç sonu basın toplantısında ilk 30 dakikada iyi oynayamadıklarını, o bölümde skorun takımı adına daha kötü olabileceğini, 2. yarıda daha iyi oynadıklarını ama üç puanı getirecek golü bulamadıklarını dile getiriyor ve alıştığımız seveceniyle devam ediyor: “Neticede futbolcular da insan, haliyle düşüşler de yaşanıyor.” Madem şairle başladık, şairle bitirelim, nicedir sevdalılarından uzak kalmış kırmızılı takıma gitsin sözleri: “Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız yeni bir dil olacak yarın.”