PayPal’dan sonra booking.com sitesinin de Türkiye faaliyetleri durduruldu. Bu gelişmeler memleketi nasıl etkiler? Peşinden yenileri de gelecek mi? Acılı süreç devam ediyor!

Lütfen anlayın artık!

Hatırlarsınız, bundan birkaç ay önce PayPal’ın Türkiye operasyonları durdurulmuştu. Şimdi de ünlü otel rezervasyon sitesi booking.com da PayPal ile aynı kaderi paylaşıyor. Bu avantajlı hizmetleri kullanamıyor olmamız gerçekten çok üzücü. Neticede bunlar, avantaj sağlayan, iş kolaylaştıran yeni dünyanın gereçleri aslında. Operasyonların durdurulmasının çok geçerli bir sebebi olabilir. Mesela vergi vermemeleri gibi. İyi de benim anlamadığım şu; Bu sistemler Türkiye operasyonuna resmi izinler almadan mı başlıyor? Kafasına göre mi Türkiye’de hizmet veriyor? Her iki türlü de sıkıntı büyük. Zaten sorunun da asıl sebebi bu!

Şimdi devletimiz vergi alma konusunda sonuna kadar haklı. Madem ülkemizden para kazanıyorsun, burada kazandığının vergisini de vereceksin. Biz deliler gibi veriyoruz değil mi? Her yerimizden çatır çatır kesiliyor bu vergiler. Helal olsun o ayrı ama herkese adil de olsun.

Asıl sorun ne biliyor musunuz? Bu devler, ülkemize geldiğinde pek seviniyoruz. Sonra deli deli paralar kazanmaya başlıyorlar. Devlet kendini pek iyi hissetmemeye başlayınca çöküyor tepelerine. Sistem yanlış. Bu adam buraya tezgah açacaksa baştan ağırlığını koyacaksın. Diyeceksin ki benim güzel ülkemde ekmek yiyeceksen vergiler böyle böyle, 26’sı dedin mi KDV, 3 aylık geçici vergi vs. vs. ben pek anlamam, yanlış bir şeyler yazmayayım şimdi. Özünde demek istediğim adam palazlandıktan, bizi alıştırdıktan sonra sesini çıkartma. Sonra vatandaşın mağdur oluyor.

Bizde sistem işte böyle işliyor. Bu yüzden de tadımız kaçıyor. Mesela İrlanda bu işe farklı bir bakış açısıyla yaklaştı. Dedi ki kardeşim gelin merkez ofislerinizi benim ülkemde açın. Bende bunun karşılığında senden vergi almayayım. Bunun yanında yer vereyim, alt yapını sağlayayım. Hal böyle olunca Google, Visa, Facebook, Microsoft, eBay ve çok daha fazlası anında taşıdı merkezlerini Dublin’e. Sonra ne mi oldu? Dublin yeni dünyanın yani teknoloji dünyasının başkenti oluverdi. İrlanda biliyorsunuz iflasını açıklamış “Bittim ben” demişti. Şimdi tüm dünyanın merkezi oldular. “Vergi almıyor, ne kazanıyor, çıkarı ne” diye soranlarınız olabilir. Açıklamaya çalışayım; Alt yapıyı bedavaya vermiyor, dünyanın en güzel şeyi: internet altyapısı satıyor, elektrik, su satıyor. İstihdam konusunda dünyanın en çok çalışılmak istenen şirketlerinin hepsi orada. Vatandaşı öncelikli iş bulabiliyor. Hem de öyle böyle maaşlar değil, epey güzel paralara çalışıyor. Teknoloji işi yapan herkes toplantıya Dublin’e gidiyor. Dolayısıyla otellerde yer bulmak, akşam yemeği için rezervasyonsuz mekan bulmak neredeyse imkansız. Esnafın yüzü gülüyor. Vatandaş para kazandığı için harcayabiliyor da. Gelen turistler genellikle cömert olduğu ve şehir keyifli bir atmosfere sahip olduğu için güzel para harcıyor. Sonuç, krallar gibi iflastan çıkmış, hatta avantajlarla bu savaşı savuşturmuş bir ülke.

Bir de bize bakalım. Girişimlere, “İstanbul’u dünyanın finans üssü yapacağız. Gelin, genç nüfusumuz şahane, Allah sizi inandırsın internetten çıkmıyor, oyunsa oyun, sosyal medyaysa sosyal medya, videoysa video ne varsa tüketir. Ortam muazzam!” diyoruz. Nereye muazzam? İrlanda’nın yaptığını o zaman biz yapsaydık şu an elimize kimse su dökemezdi, artist artist dünyayı geziyor olurduk. Tüm sektörlerin süründüğü, suni büyümelerle betonlaşmış bir şehirden hiçbir farkı kalmayan bir ülke olduk.

Güçsüzsen lafını da kimseye geçiremezsin! Sonra anca yapabileceğin en aciz şeyi yaparsın. Bu teknolojiyse yapabileceğin tek şey fişi çekmek olur. Sonuçta kaybeden yine biz, geleceği biraz daha kararmış gençlerimiz. Biz anca teknolojiyi kullanır bir ton para harcar sonra da el elde baş başta kredi ile aldığımız telefonumuzun borcunu öderiz. Teknolojiyi bu kadar seviyoruz çünkü. Bu işin düzelmesi için hala fırsat var ama şansımız çok ama çok azaldı. Acil eylem planı hazırlanmalı ve operasyon başlamalı. Zira geçen her saniye çukurun içine daha çok gidiyoruz. Ortadoğulu imajına daha çok alışıyoruz! Bari Asyalı olaydık diyeceğim kod mod yazar yine yolumuzu bulurduk. Model olarak Ortadoğu modeli bizi mahvedecek!

Devletimiz dünyaya bir anons yapmalı!

Dev bir bütçe ve planla şunu söylemeli;

•Türkiye’de yapacağınız operasyonlardan vergi almayacağım.

•Şirketinizin Türkiye ofisinde yüzde 70 yerli iş güçünü kullanmak zorundasın.

•Ben sana arazi, senin istediğin gibi bina veririm. İnşaat bizim işimiz nasıl olsa.

•Altyapı hizmetlerini en iyi şekilde sağlayacağım. Tabii bunun bir bedeli olacak.

•Veri merkezlerinizi gelin buraya taşıyın.

Türkiye’nin reklamını düşünsenize. Herkes harita üzerinde emin olun yerini gösterebilir. Turizm canlanır, meraklısı olduğumuz son teknoloji bizim topraklarımızda gelişir, bizim gençlerimiz bu şirketlerde çalışarak dünya vizyonuna sahip olur, bundan sonra yapacakları işleri, girişimleri dünya standartlarında planlamayı, hayata geçirmeyi öğrenir. Pek çok avrupa ülkesine vize uygularız. E malum işsizlik Avrupa’da da had safhada. Onlar da buralara gelmek isteyecekler. Sonra mı? Sonrası belli; artist artist biz de konuşuruz, atar tutarız. Bir duruşumuz da olur ama bunun arkasında. Bu yazdıklarım inanın hayal değil. Yeter ki bu işi yapmak isteyin. Önünde engel filan yok. Engel biziz aslında. Yoksa bu kafayla bir yol olacağı yok. Bol bol gözyaşı dolu bir gelecek bizi bekliyor. Kusura bakmayın dost acı söyler.