Açlık, evsizlik, parasızlık, ayrımcılık, kötü muamele, gelecek kaygısı ve cinsel taciz… Mültecilerin yaşamları çok zor, kadın ve LGBTİ+ olanların daha da zor. Onların hikâyesini, Beril Eski ve Emel Coşkun “Erkek Şiddetinden Kaçarken…” başlıklı kitapta anlattı.

“Eğer size bağırırlarsa veya kötü davranırlarsa bir sığınmacı olduğumuz için, tamam demeniz gerekir, itiraz etme hakkınız yok. Tamam, ben bir göçmen veya sığınmacıyım ama bir suçlu değilim. Size sanki hapisten kaçıp polis tarafından yeniden yakalanmış bir suçluymuşsunuz gibi davranıyorlar.”

Yukarıdaki satırlar da kitaptan, Afganistan’dan gelen 28 yaşındaki Anisa’nın sözleri.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 25 Ekim 2019 tarihli açıklamasına göre, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon sığınmacı var, içlerinden 3 milyon 674 bin 588’i geçici koruma altında bulunan Suriyeliler. Diğer ülkelerden gelenlerin bir “rakamı” bile yok. Ve bu sayıların içerisinde kadınlar ve çocuklar önemli bir yer tutuyor.

Bir araştırmanın ürünü olan kitapta, kadınlar ve toplumsal cinsiyete özgü benzer sorunlarla karşı karşıya olan LGBTİ+ sığınmacıların koşulları ve maruz kaldıkları her türden şiddet yer alıyor. Siyasilerin günaşırı reklamını yaptığı “koruma” sisteminin hiç kimseyi ama özellikle en alttakileri korumadığı da gözler önüne seriliyor.

Ugandalı mülteci 32 yaşındaki Betty’nin anlatımına göre, otobüste bile ayrımcılıktan kaçış yok: “Bazen insanlar yanlarına oturduğunuzda koltuklarından kalkıyorlar, sokakta erkekler bize yiyecekmiş gibi bakıyor…”

Bir sosyal çalışmacı da Sahra-altından gelen Afrikalı mülteci kadınların yaşadıklarını şöyle aktarıyor: “Bir gün bir Afrikalı kadın sığınmacıya nasıl iş buluyorsunuz, gibi sorular soruyordum. Zavallı kadın, örneğin, Aksaray’daki dükkânlara gidip iş olup olmadığını soruyor. ‘İnan bana on dükkândan sekizi cinsel ilişki istedi’ diye anlattı. Bu seni savunmasız yapıyor, ‘Başında hiçbir erkek yok’, yabancısın ve muhtaçsın…”

Tercüman Latifa Afgan kadınların cinsel tacizle ne kadar sık karşı karşıya kaldıklarını şöyle anlatıyor kitapta: “Çalıştıkları yerde maaş verilmiyor, seks teklifi yapılıyor. Çalıştıkları yerde çok korunmasızlar. Yanlarına sığındıkları da taciz, tecavüz edebiliyor fakat iş yerlerinde çok daha fazla… Geçenlerde bir Afgan kadın muhtara gidiyor yardım istemek için, muhtar yardım ederim diyor ama karşılığında cinsel ilişki talep ediyor. Kadın kabul etmeyince de tecavüze kalkışıyor.”

Saldırıya uğrayanların büyük kısmı şikâyetçi olmuyor, ya şikayet edip sonuç alamamaktan dolayı yılıyorlar ya da polisin ilgisizliğinden veya sınırdışı edilme endişesinden…

İranlı 30 yaşındaki Roxie neden şikâyetçi olmadığını şöyle anlatmış: “İki adam evime geldi, beni dövdü ve bana tecavüz etti. Yardım için bağıramadım bile, çünkü komşular benim ahlaksız olduğumu düşünebilirdi. Hiçbir Türk vatandaşının cezalandırıldığını görmedim, polis kendi vatandaşlarının tarafını tutuyor.”

Haksız da değil. Memlekette kadınların ve LGBTİ+ bireylerin vatandaş olarak bile yaşamını idame ettirmesi her geçen gün zorlaşırken, mülteciler her türlü istismara açık şekilde yaşamaya çalışıyor.