Çanakkale’de yapılmak istenen maden ocağına karşı açılan dava sürerken şirketin kapasite artırımı talebi nedeniyle halkın katılım toplantısı yapıldı. Yurttaşların protestosu sonucu şirket yetkilileri köyü terk etmek zorunda kaldı.

Madenci şirket köyden kovuldu

Gökay BAŞCAN

Çanakkale’de yapılması planlanan altın-gümüş maden ocağının kapasite artımına ilişkin halkın katılım toplantısına bölge halkının protestosu damga vurdu. Maden ocağına karşı çıkan yurttaşlar, toplantıyı yaptırmadı.

2016 yılında TMSF'ye devredilen Koza Altın İşletmeleri'nin Serçiler ve Terziler köyünde yapmayı planladığı altın-gümüş madeni için 2017 yılında ÇED olumlu kararı aldı. Kararı İDA Dayanışma Derneği’nin yargıya taşıması üzerine bölgede iki kez bilirkişi incelemesi yapıldı. Hazırlanan ilk raporda bilirkişiler, madenin bölgeye vereceği zarara dikkat çekti. Raporda, projenin, Atikhisar Barajı’nın uzun mesafeli koruma alanının içinde olduğu ve barajın Çanakkale için hayati öneme sahip olduğu vurgulandı. Barajdan Çanakkale’nin sadece içme suyunu temin edilmediği, aynı zamanda sulama ve taşkından korunma amacıyla yapıldığı belirtildi.


Raporda şu ifadelere de yer verildi: “Ocağın açık işletme olarak işletilmesi halinde, hayati öneme sahip yeraltı suları ile yüzey sularının kirlenmesi ve rezervinin korunamaması gibi sonuçlar doğuracaktır.” 30 Mayıs’ta yapılan ikinci keşfin raporu ise hâlâ bekleniyor.

ÇED olumlu kararına açılan dava sürerken ve yurttaşların lehine bilirkişi raporu varken şirket, kapasite artırımı için süreç başlattı. Şirketin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunduğu proje tanıtım dosyasında yer alan bilgilere göre, toplamda 948 dönümlük maden sahasının 672 dönüm kısmı orman arazisi içerisinde yer alıyor. Maden sahasının Atikhisar Barajı’na uzaklığı ise 2 kilometre.

Başlatılan ÇED süreci kapsamında Serçiler Köy Meydanı’nda yapılmak istenen halkın katılım toplantısında yurttaşlar şirketi protesto etti. Tepkiler sonucunda şirket ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri köyü terk etmek zorunda kaldı.

KİRLİLİK GİZLENİYOR

Çevre hukukçusu Cömert Uygar Erdem, “Maalesef kapasite artışı uygulamada bir hileye dönüştü. Henüz ana projeyi yapmadan hızlıca kapasite artışına giderek gerçek çevresel etkilerin hiçbir zaman ortaya çıkamayacağı bir yönteme dönüştü. Başvuru dosyasında 2017de ÇED olumlu kararı alan ana projenin yapılmayacağı söyleniyor. Böylece artış oranı ile ana projenin birlikte çalışmasının yaratacağı kirlilik de kaçırılmak isteniyor” ifadelerini kullandı.

TOPLANTI YARIDA KESİLDİ

İDA Dayanışma Derneği’nden Pınar Bilir ise şu ifadeleri kullandı: “Daha önce iki kez iptal edilmiş olan ÇED halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı. Çanakkale merkez ve köylerinden yaklaşık 100 kişi katıldık. Öncelikle alana gittiğimizde toplantı açık havada düzenlenmiş olmasına rağmen yer dolu, denilerek içeri almak istemeseler de bizlere yer tahsis edene kadar orada bekleyeceğimizi söyledik ve toplantının iptal edilmesini talep ettik. Protesto sesleri yükseldiğinde de toplantı yarıda kesildi. Şu an hali hazırda bilirkişi keşfinin iki kez yapıldığı ve lehimize verilen rapora rağmen İDA Dayanışma Derneği’nin açmış olduğu dava sonuçlanmadan kapasite artırımına başvuruldu. Kirazlı Balaban’da yaşananlar ortada 215 hektar alanının adeta derisinin yüzülmüş görüntüsü herkesin aklında, katledilen alan öylece bırakıldı. Şimdi sıra Serçiler’e gelmiş gibi duruyor. Şu an ki halinde bile sondaj çalışmalarında içme suyunu besleyen derelerin suyu kullanılıyor, kirleniyor.”