11 Mart 2004’te İspanya’da 4 trende 10 bomba patladı. 191 kişi öldü, 1800 kişi yaralandı. Sağcı Aznar hükümeti ABD’nin Irak işgalini desteklemişti. Aznar hükümetinin Irak’taki ABD vahşetini desteklemesine ciddi bir muhalefet vardı İspanya’da. Hem bu haksız işgale öfke duyuluyordu, hem de bu desteğin İspanya’ya bir bedeli olmasından korkuluyordu.


Bombaların El Kaide tarafından konulmuş olması, Aznar’ın Ortadoğu politikasının bedeli olarak görülecekti ki gerçek de buydu. Böyle bir bedel 3 gün sonra yapılacak seçimlerde pahalıya patlayabilirdi Aznar’a. Dolayısıyla suç hemen İspanya’nın PKK’si ayrılıkçı Bask örgütü ETA’ya yüklendi. İçişleri Bakanı Angel Acebes, “Bombalamayı ETA’nın yaptığı kesin, bu konuda hiç kuşkumuz yok” bile demişti. Yandaş İspanya medyası da hükümetten geri kalmayarak ETA’yı suçladı.


Ama yalancının mumu yatsıya kadar yandı. Bombalamaları El Kaide’yle ilişkili hücrelerin yaptığı anlaşıldı. Aznar seçimi kaybetti, Sosyalist Zapatero seçimlerden zaferle çıktı. Muhafazakârlar en çok da yalan söyledikleri için suçlandılar. Hükümetin, Ortadoğu’da bugün de içinde olduğumuz kanlı süreci başlatan Irak işgalini desteklemiş olmasından çok, gerçeği saklaması İspanyol seçmeni kızdırmıştı.


Türkiye’de ise işler farklı gelişiyor. Davutoğlu seçimi yine kazanacak, Ankara bombalamasında IŞİD’in suçu belki de hiçbir zaman net olarak açığa çıkmayacak, hükümet hâlâ PKK, DHKP-C gibi saçmasapan laflar edecek. Burada yalancıların mumu kolay kolay sönmüyor.O muma yeterince sert üfleyemiyoruz. O suçu açığa çıkaracak polis yok, savcı yok, hukuk yok.


Geçmişte bir İslamcı örgütle (İBDA-C ile) PKK’nin adının karıştığı bir bombalama daha olmuştu. 30 Aralık 1994’te İstanbul’da The Marmara Oteli’nin pastanesinde bir bomba patlamıştı. Onat Kutlar ve ablam Yasemin Cebenoyan bu bombalama sonucu ölmüştü. Bu bombalamayı İBDA-C adlı örgüt üstlenmişti. (Bu arada Ankara bombalamasını IŞİD’in üstlenmiş olmadığını da hatırlatalım.) Fakat yapılan soruşturma sonrasına bombayı PKK’nin patlattığı ortaya çıkmış, suçlu yakalanmış, suçunu itiraf etmişti. PKK reddedebilirdi ama ne o aşamada ne de sonrasında reddetmedi. Dolayısıyla aktif olarak üstlenmiş oldu. Ama ne özrünü diledi ne de bu cinayetlerin sözünü etti. Etmesi de gerekmedi çünkü kimse PKK’den hesap sormadı. Çünkü, hükümetine haklı olarak güvenmeyen aydınlara İBDA-C’nin bombayı patlatmış olması daha akla yatkın gözükmüştü. Ben yıllardır yazıp çiziyorum, PKK’nin suçlu olarak tanınması için. Artık vazgeçtim ama özür dilemesi için de yazıyordum. Bu suçun kimin tarafından işlendiğinin bilinmesi için çok çaba harcadım, harcayacağım da.


Bunu anlatmam şundan: Evet, PKK insanlık suçları işlemiş ve işleyebilecek bir örgüttür. Benim, ablamı öldürmüş olan bu örgüte sempati duymam söz konusu olamaz. Bunun tartışılacak bir yanı yok.


Ankara bombalamasında PKK’nin suçlu olmadığına eminim ama. Görünen köy kılavuz istemiyor çünkü. AKP hükümetinin IŞİD’le yıllardır süren flörtünün bedelini ödüyoruz. Suruç’u, Diyarbakır’ı bombalayanlarla türdeş bu katiller. Adana’da Sarin gazıyla yakalanan katillerin serbest bırakılmasını unutmadık. O sarin gazının bedelini Suriyeliler hayatlarıyla öderken, bizimkiler Obama’yla birlikte savaş tamtamları çalıyorlardı Esad’a karşı.


Tabii, şu da var: IŞİD ve PKK başka güçler tarafından kullanılıyor olamaz mı? Evet, elbette olabilir. Bu örgütlerin ne yapıp yapmadıklarına odaklanmaktansa, arkalarındaki güçlere odaklanmak kimilerine daha makul gelebilir. Haklı olabilirler ama bu, bana biraz ormana bakmaktan ağaçları görmemek gibi geliyor. Ormanı görelim tamam ama ağaçları da teşhiş edelim.


Bu bombalama, vatandaşının güvenliğini sağlayamayan devletin meşruiyetini sorgulanır hale getirdi. Devletin meşruiyeti sorgulanınca, akla darbe senaryoları gelmeye başladı. O zaman çare ne? Geniş tabanlı koalisyon! AKP’nin bütün gericiliği ve gayrımeşru işlerinin sineye çekilerek düzenin bekasının sağlanması. Zaten CHP’nin hesap sormaya niyeti olmadı hiç. Evet, büyük hesap bu olabilir. Buna karşı yapabileceğimiz çok az şey var maalesef. Ama buna bakarak, AKP-IŞİD suç ortaklığını görmezden gelmek yapılacak iyi şeylerden biri değil. Yalancıların mumunu söndürmek herkesin görevi.