Google Play Store
App Store

Nafaka üzerine asılsız mağduriyet iddiaları ile başlatılan tartışmalar, Adalet Bakanlığı’nın yeni kurulu ile yasa değişikliği taslağına dönüşecek. Kadın yoksulluğunu görmezden gelenler, çocuklarının ortak bakımı için 500 lira ödemeyi fazla bulan ‘mağdur erkekler’e kulak verdi.

Mağdur eden nafaka değil: Asıl mesele yoksulluk
Fotoğraf: Depo Photos

Melisa AY

Nafaka tartışmaları, Meclis’in açılması ile bir kez daha gündemde. Kadınların kazanılmış haklarını her fırsatta hedefe koyan iktidar, bir kez daha ‘erkeklere kulak kabartmaya’ hazırlanıyor. Sosyal medyada sık sık nafakanın süresiz olduğu iddiası üzerinden açılan sahte ‘mağduriyet’ tartışmaları, Meclis’in gündemine gelecek.

Geçtiğimiz ay nafaka hakkında soruları yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “1 ay süren bir evlilik ve yıllar süren bir nafaka ödemesi... Bu sadece nafaka üzerinde değil boşanma davaları, tüm aile hukuku konularında hakkaniyetli bir çözüm için çalışıyoruz" demişti. Hemen ardından Adalet Bakanlığı, bünyesinde Aile Hukuku Kurulu kurulduğunu açıkladı. Kurul, nafaka gibi konuları gündemine alacak. Kuruldan çıkan kararların yasa değişikliklerine taslak oluşturması bekleniyor.

Asılsız iddialar üzerinden yaratılan tartışma, nafakanın süresiz olduğu ve yüksek miktarlarda bağlandığını yalanlarına dayanıyor. Ancak gerçekler bundan çok uzak.

ERKEKLER HEP MAĞDUR

Nafaka, ekonomik olarak dezavantajlı olan, boşanmanın ardından yaşam standartlarını sürdüremeyecek duruma gelecek olan tarafa veriliyor. Çoğu durumda bu taraf kadınlar oluyor. Bunun en temel sebebi ise toplumsal cinsiyet eşitsizliği. Eşitsizlik ve ayrımcılık yüzünden ne eğitime ne de çalışma yaşamına etkin biçimde dahil edilen kadınlar, dezavantajlı durumda. Pek çok örnekte eğitim hakkından alıkonulmuş, meslek edinme süreçlerinde engellerle karşılaşmış kadınların, ev içi emeği de yok sayılıyor. Kadınların ev içi emeği görünmez kılınıyor, çalışma yaşamında cinsiyet kalıplarına uygun işler dışında yer bulmaları zorlaştırılıyor.

Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye’de kadın nüfusunun yüzde 65’inin herhangi bir geliri yok. Üstelik, ülkede her 2 kadından birinin kendi adına banka hesabı dahi bulunmuyor. Veriler, nafakanın değil kadın yoksulluğunun mağduriyet yarattığını ortaya koyuyor.

Evlilik içinde ücretsiz emek vermeye mecbur bırakılan taraf olan kadınlar, boşanmadan sonra da ortak çocukların bakımını yüklenerek çalışma yaşamının dışında kalıyor. Babalar ortak çocuklarının bakımı ve refahı için ödenen iştirak nafakasına karşı sosyal medyada ‘mağduriyet’ mesajlarını paylaşmaya devam ediyor.

Türkiye İstatistik Kurum verilerine göre 2023 yılında boşanma davaları sonucunda 171 bin 213 çocuk velayete verildi. Geçtiğimiz yıl çocukların velayetinin yüzde 74,9'u anneye, yüzde 25,1'i ise babaya verildi.

Nafaka ödemekle yükümlü erkeklerin mağduriyet söylemleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini görmezden gelen, hatta bu eşitsizlikleri derinleştiren bir bakış açısına dayanıyor. Bu söylemler, kadınların işgücüne katılma oranlarının erkeklerden çok daha düşük olduğunu, iş dünyasında cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarını, çocuk bakımının büyük ölçüde kadınların sorumluluğunda bırakıldığını göz ardı ediyor. Erkekler, toplumsal olarak kadınlardan çok daha fazla ekonomik ve sosyal avantaja sahipken, boşanma sonrası nafaka ödemek zorunda kalmalarını adaletsizlik olarak nitelendirmek, aslında bu yapısal avantajların üstünü örtme çabası olarak öne çıkıyor.

ÇOCUK BAKIMI KADINDA

Kadın Dayanışma Vakfı'nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı raporda, ortalama nafakanın 1179 lira olduğu ortaya konuldu. Rapora göre iştirak nafakasında da ortalama 1422 lira. Nafaka miktarları, aylık 500 liraya kadar düşüyor. Mağduriyet söylemlerinin yer aldığı örneklerde görüldüğü gibi babalar, ortak çocuklarının bakımı için asgari ücretin yüzde 3’ünü dahi ödemiyor. Çocuk için yapılması gereken diğer harcamalar, kadının sorumluluğunda kalıyor.

Boşanma sonrası hayatlarını sıfırdan kurmaya mecbur kalan taraf da tüm sebeplerle kadınlar haline geliyor. Nafaka tartışmaları, kadınların boşanma sonrası daha da yoksullaşmasını engellemek için bir güvence olan nafakayı hedef alıyor. Erkekler için ‘mağduriyet’ gibi gösterilen bu durum, aslında kadınların ekonomik haklarına yapılan bir saldırı. Boşanma sonrası kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak, eşitlikçi politikalar yerine nafaka uygulamalarının hedef alınması, kadına yönelik ekonomik şiddetin bir başka biçimi.