Bir aydır kapasitesinin çok altında da olsa konserlerle can bulmaya çalışan müzik sektörü alınan keyfi idari kararlar sonucu iptallerle, ertelemelerle karşı karşıya. Sektörün zorlu günlerine dönmesi en büyük korkumuz...

Mahalle yanarken saçını tarayanlar

Bir toplumu oluşturan maddi ve manevi unsurlar vardır. Manevi unsurların içinde ise kültür birliği ve ülkü birliği de yer alır.

Kültür Birliği’ni özetlersek: Tarihsel süreçte bir arada yaşayan insanlar ortak bir kültürü de yaratırlar. Kültür, bir toplumun sahip olduğu maddi ve manevi kıymetlerden oluşan bir bütündür. Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan ayırt eden özel bir hayat tarzını da belirler. Toplumsal değerler, normlar bu kültürle gelişir, değişir ve aktarılır. Bireyler, bu süreç içerisinde toplumsal kimlik geliştirirler. Kültür birliği, sağladığı dayanışma ile milletin oluşmasında ve varlığını devam ettirmesinde önemli etkenlerden biridir.

Ülkü Birliği de kısaca şöyle: Ülke çıkarları her zaman kişi ve grup çıkarlarından önce gelmelidir. Bağımsız yaşamak, ilerlemek milleti oluşturan insanların ortak hedefidir. Ülküler insanları ideallere yöneltir. İnsanlar milletlerinin geleceği için ortak amaçlar etrafında toplanırlar. Milleti oluşturan insanların gelecekle ilgili amaçlarının aynı olması ülkü birliği kavramı ile ifade edilir.

FELAKET KARŞISINDA BİLE BİR OLAMADIK

Yaşadığımız son yangın felaketleri gösterdi ki bu iki kavramdan gittikçe uzaklaşıyoruz. Göz göre göre günlerdir binlerce futbol sahası büyüklüğündeki ormanlarımız içindeki binlerce can ile birlikte yandı gitti. Ve de mevcut hükümet olaya müdahale etmekte çok ama çok geç kaldı. Bu yüzden milyonlarca Twitter kullanıcısı “We need help” etiketi ile kampanya başlattı. Hemen ardından ise sayı olarak çok düşük de olsa iktidar yandaşları “We dont need help” etiketi ile arz-ı endam eyledi. Yani bir felaket karşısında bile ortak hareket edemedik.

Her kriz sonrasında vatandaşına hesap numarası verip ondan yardım isteyen aciz mi aciz bir iktidar böylesine büyük bir felaket karşısında duyarlı vatandaşların başlattığı kampanyayı hem de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’nın ağzından şu sözlerle cevapladı: “Bu akşam itibarıyla yurtdışından ve tek merkezden organize edilen sözde yardım kampanyası ideolojik saiklerle, devletimizi aciz göstermek, devlet-millet birlikteliğimizi zayıflatmak amacıyla başlatılmıştır.”

Vatandaşına böylesine ağır suçlamalarda bulunan, eleştiriye tümüyle kapalı, ülkenin değil sadece kendi itibarını düşünen başka hükümet var mı bilemiyorum ama ülkenin bütünlüğüne tehdit oluşturma bahanesiyle ülkeyi bugün geldiği bu kutuplaşmaya iten kim acaba?

Yani ortada çok ama çok büyük bir felaket var o oranda da bu felaketi yönetmekte beceriksiz bir hükümet var -Özellikle iktidar demiyorum. İktidar olmak başka özellikler gerektirir.- Vatandaş böyle büyük bir felaket karşısında ortak bir iradeyle hareket ediyor ama ne yazık ki aldığı karşılık bu. Partizanlık ve tek adam rejimi tüm değerleri altüst etti.

OLAN YİNE MÜZİK SEKTÖRÜNE OLDU

Ve de olan bu süreçte yine her zaman olduğu gibi müzisyenlere ve de canlı müzik sektörüne oldu. Henüz bir aydır kapasitesinin çok altında da olsa konserlerle can bulmaya çalışan sektör yine alınan keyfi idari kararlar sonucu iptallerle, ertelemelerle karşı karşıya kaldı. Afet bölgesindeki iptaller anlaşılır olsa da bölgeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan konser ve festivallerin iptalini anlamak mümkün değil, Trakya Müzik Festivali’nin iptali gibi. Bu belirsizlik yüzünden mekânlar ve organizasyon firmaları konser işine girmekte büyük tereddütler yaşıyorlar. Zira Açıkhava ve performans salonlarının kiraları, konaklama-ulaşım bedelleri ses-ışık sistemi kiraları, sanatçı ücretleri kimseyi böyle bir risk almaya zorlayamıyor.

Bu belirsizlik yüzünden seyircilerin de bilet almaktan çekinmeleri yüzünden sektörün pandemi döneminin en ağır günlerine geri dönme olasılığı en büyük korkumuz. Bu yüzden özellikle valiliklerden ve kaymakamlıklardan talebimiz yüz binlerce kişinin evinin ekmek kapısının bu konserler olduğunun unutulmaması!