Karar gazetesi yazarı Mahçupyan, bugünkü yazısında 15 Temmuz darbe girişimi gecesi emirle dışarı çıkan öğrencilerin girişimi halktan öğrendiğini iddia etti ve "Müebbet hapis vicdanımızı körleştirir" dedi

Mahçupyan: Videolar, öğrencilerin 15 Temmuz'u halktan öğrendiğini gösteriyor

Karar yazarı Etyen Mahçupyan, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi okullarından emirle dışarı çıkarılan askeri öğrencilerin müebbet hapis cezasına çarptırılmasına tepki gösterdi.

Mahçupyan, bugünkü yazısında "Eldeki videolar, öğrencilerin darbe girişimini halktan öğrendiklerini, halkla birlikte marş söylediklerini, gişelerde halka teslim olduklarını gösteriyor. Bir süre sonra çatışma başlasa da silah raporları öğrencilerin ateş etmediğini ortaya koyuyor" dedi.

Mahçupyan'ın " 'Millileşmiş’ duyarsızlık" başlığıyla (2 Şubat 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

Hava Harp Okulu öğrencilerine açılmış olan davalar bana bu sularda yüzdüğümüzü söylüyor. Hikayeyi serinkanlı biçimde ele alalım…

Hava Harp Okulu öğrencileri her yıl temmuz ayında Yalova’da, bir ay boyunca dış dünya ile tüm iletişim olanaklarının kesildiği zorlu bir eğitim kampına alınıyorlar. 2016 yılında da 13 Temmuz günü yüzlerce öğrenci kampta buluşuyor. 15 Temmuz sabahı Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal eğitim kampına ziyarette bulunarak itaatin öneminden ve benzeri askeri normlardan bahseden bir konuşma yapıyor. O gece yat içtimasından sonra öğrenciler tam teçhizatlı olarak yeniden toplanıyor, başlarındaki subaylar terör ihbarı aldıklarını söylüyor, ardından isim okunarak otobüslere doldurulup farklı yerlere götürülüyorlar.

Eldeki videolar, örneğin Sultanbeyli’de öğrencilerin darbe girişimini halktan öğrendiklerini, halkla birlikte marş söylediklerini, gişelerde halka teslim olduklarını gösteriyor. Bir süre sonra çatışma başlasa da silah raporları öğrencilerin ateş etmediğini ortaya koyuyor… Köprüye gelenler ise geldiklerinde zaten saat gecenin ikisi olmuş. Ama çıkan arbedede biri o sırada, iki öğrenci ise teslim olduktan sonra, bir er ve üç muvazzaf askerle birlikte sabaha karşı öldürülüyor…

Bu yaşananları ‘haklı infial’ başlığı altında toplayıp, yasal düzenleme sayesinde unutup gitmeyi seçebiliriz. Nitekim bu öğrencileri oralara taşıyan ve her şeyden haberdar oldukları anlaşılan rütbeli komutanlara, mahkemede kendi rollerini inkar ederek suçu öğrencilere yıkmaya çalışanlara infial duymakta haklıyız…

Ancak, olayların öncesinde halka teslim olmuş olanları bile tutuklu yargılamak, eğitim haklarını ellerinden almak, kolayca müebbet hapse çarptırmak, diğer yandan oralara sürüklenmelerine karşın basiret gösterip teslim olmuş gençlerin öldürülmesini görmemek nasıl bir ‘toplum’ anlatıyor?

Genellikle öldürmeye kadar giden ‘duyarlılıkların’ ardında, bunu mümkün kılan koyu ve yüzleşmek istemediğimiz bir duyarsızlık bulunur… Vicdanı işlevsiz bırakan, bizleri körleştiren ve bu halimizi ‘millileştiren’ bir duyarsızlık…