‘Mahir Çayan ve 68 Devrimci Kuşağı’ ortaya çıkardığı belgelerin yanı sıra dönemin liderlerinin yaşam hikâyelerini, dönemin toplumsal olayları üzerinden katledilmelerine kadar uzanan süreci anlatıyor.

Mahir Çayan ve 68 Devrimci Kuşağı

Öyküm Önder TATAR

Mahirlerin öyküsü, “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” diyerek yola çıkanların öyküsüdür. Benim gözümde o dönemin “çocukları” ateşin çocuklarıdır. Her biri ateşi çalmaya çalışan, Prometheus’tur. Kendi bedenlerini birer meşaleye çevirerek, gelecek kuşakların ellerine tutuşturmuş, o bedenlerin, o isimlerin her biri, gelecek kuşakların ve halklarının önünü aydınlatan birer devrim meşalesine dönüştürmüştür.

Düşünün, Mahir Çayan öldürüldüğünde 26, Deniz Gezmiş idam edildiğinde 25 yaşındaydı. Yirmili yaşlardaki insanların kendilerini, kendi bedenlerini, ülkelerinin bağımsızlığı, kurtuluş mücadelesi için ölüme yatırmalarını, hangi kelimelerle ifade edebiliriz. Hani “kelimelerin kifayetsiz kaldığı”, kelimelerle ifade edilemeyecek olaylar örgüsü bu olsa gerek. Ama belki de en iyi ifade, bugün on aileden birinin evinde birer meşale gibi, bir Mahir, bir Deniz, bir Ulaş’ın olmasıdır. 20’li yaşlardaki insanların hak arama mücadelesinde, yaktıkları bu meşalenin, bugün Boğaziçi öğrencilerinin elinde olmadığını kim söyleyebilir?

mahir-cayan-ve-68-devrimci-kusagi-1010736-1.

Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Ulaş Bardakçı ve dönemin devrimci gençliği için çok şeyler yazıldı, çizildi. Bundan sonra da yazılacak, gün yüzüne çıkacak çok şeylerin olduğu kanısındayım.

Bugünlerde Su Yayınevi’nden çıkan “Mahir Çayan ve 68 Devrimci Kuşağı”, şu ana kadar yayımlanmamış 3 yeni belgeyi gün yüzüne çıkarıyor.

Bunlar; MGK’nin yayımladığı bildiriye karşı yayımlanan “DEV-GENÇ Bildirisi”, 20 Haziran 1968’de “İstanbul Üniversitesi İşgal Komiteleri Konseyi”nin yayımladığı “İstanbul Üniversitesi Genel Reform Tasarısı ve Fakültelere Özgü İstekler” adlı 48 sayfalık bir broşür ve Haziran 1968’de “Üniversite Asistanlar Sendikası”nın yayımladığı “Üniversite Asistanlar Sendikası’nın Üniversite Reformu Hakkında Görüşleri” adlı bir diğer broşürdür.

DEMİREL’İN BİLDİRİSİ

Demirel hükümeti döneminin MGK’si, devrimci gençliğin gelişen antiemperyalist mücadelesinin üniversitelerde boykot, işgal ve ABD protestolarına dönüşmesi sonucu bir bildiri yayımlar. MGK’nin bildirisini Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel kamuoyuna şöyle ifade eder:

“…Üniversitelerimizin bulunduğu bazı şehirlerimizde meydana gelen hadiseleri üniversite özerkliğini zedeler, vatandaşı tedirgin eder mahiyette gördüğünden; bu gibi hareketlerin devletin bütün imkânları ile karşısında bulunduğunu açıklamayı (Milli Güvenlik Kurulu) fayda mülahaza eder. Devletimiz her türlü kanunsuzlukları, mal ve can emniyeti ile milli güvenliğe, rejime yönelecek her türlü taşkınlıkları önleyecek güçtedir. Vatandaşlarımızın devlete, demokratik rejime güven ve itimat içinde işlerine devam etmelerini tavsiye eder.”

DEV-GENÇ’İN CEVABI

Kitap; MGK’nin bu bildirisine karşılık DEV-GENÇ’in cevap bildirisini, şu ana kadar yayımlanmamış bir bildiri olduğu için olduğu gibi veriyor:

Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu İstanbul Bölge Yürütme Kurulu’nun 28 Mart 1970 günü Yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu Bildirisi İle İlgili Açıklaması:

Halkımızın gelişen ve güçlenen “Bağımsızlık” ve “Demokrasi” mücadelesi, emperyalist - işbirlikçilerin yüreklerine korku salmıştır. ABD emperyalizminden parlamentoya, işbirlikçi sermayeden politikacılara ve irticaya kadar bir karşı-devrim zinciri; üniversitelerde, meydanlarda, fabrikalarda, tarlalarda yürütülen kavganın neferleri biz TÜRKİYE’nin GENÇ İNSANLARINA şiddetle saldırmaktadırlar.

Biz ki,

Yurdumuzun ve halkımızın “MİLLİ KURTULUŞ DAVASI” için yorgunluklarla, açlıklarla, uykusuzluklarla ve hatta ölümlerle bir dolu MÜCADELEYİ GÖĞÜSLEMEKTEYİZ? Yüreğimizin en yüce doruğunda “BAĞIMSIZ TÜRKİYE”yi ve “MİLLİ DEMOKRATİK HALK İKTİDARI”nı taşıyoruz biz.

Der ve iddia ederiz ki: Yurdumuz, ABD emperyalizminin boyunduruğunda yarı sömürge, toprak ağalığının ve irticanın pençesinde yarı-feodal bir ülkedir.

Başkumandan Gazi Mustafa Kemal derki;

“Efendiler - Biz… Heyet-i Milliyemizce Bizi Mahvetmek İsteyen Emperyalizme ve Bizi Yutmak İsteyen Kapitalizme Karşı Heyet-İ Milliyece Mücadeleyi Caiz Gören Bir Doktrini Takip Eden İnsanlarız.”

Kim ki GAZİ MUSTAFA KEMAL'i dinledikten sonra yurdumuzun öz imkânlarıyla kurtuluşunu inkâr eder ve Amerikasız yaşayamayız çığlıklarıyla iktidar yapar. O belli ki haindir. Velev bir kurulun en yüksek mevkiinde bulunsa dahi…

Milli Kurtuluş Savaşımızın Garp Cephesi Kumandanı, Amerika’ya yaptığı bir seyahat sırasında düşürülen bir Başbakana, gerçek demokrasiyi kurabilmek için mücadele veren gençliğe, cici demokrasisini kurtarabilmek için saldıran yıllanmış bir politikacıya mavi gözlü kumandanın şu sözleri hatırlatılmalıydı.

“TBMM’nin Tek Amacı Halkı Emperyalizmin ve Kapitalizmin Zorbalığından Kurtarmaktır. Ancak Böylece Halkın Kendi İdare Ve Egemenliğinin Sahibi Olabileceği Kanısındayız.”

Başkumandan Gazi Mustafa Kemal

Öyleyse KAHROLSUN Halkımızı şartlandıran EMPERYALİZM ve onun maşası İRTİCA.

YAŞASIN halkımızı özgür iradeli yurttaşlar haline getirmek için verdiğimiz BAĞIMSIZLIK ve DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ.

Susun ve dinleyin, Yurdumuzun ve halkımızın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi uğruna bugüne değin her türlü imkânsızlıklara rağmen ve 9 şehit vererek bir mücadele sürdürüyoruz. Karşı-devrim’in gittikçe azan ve daralan saldırgan zulüm çemberi bizleri yıldırmayacaktır. Yüreklerimiz yurdumuz ve halkımız için sevgi ve inanç, beyinlerimiz bilgi ve bilinç dolu olarak zafere kadar ileri… Bu yurdun sahipleri olduğuna ve yalnız olmadığımıza inanarak...

ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİ

Kitapta tamamı yayımlanan diğer belge 1968’de üniversite öğrencilerinin yayımladığı, öğrencilerin talep ve isteklerini içeren, 48 sayfalık broşür. Bu broşür o dönemin öğrenci gençliğinin ekonomik, demokratik taleplerini ve politik düzeylerini göstermesi bakımından hayli ilginç ve orijinal bir broşür. Bugün Türkiye’deki bütün üniversite gençliğinin bağımsız ve bilimsel eğitim yolunda kılavuzu olacak broşürün giriş bölümünden bir paragrafla beraber taleplerin bazıları şunlar:

“…Yapılmasını zorunlu gördüğümüz, gerçekleştirilmesi için çaba göstermeğe azimli olduğumuz işler, sadece öğrencilerin gündelik sorunlarıyla ilgili değildir. Daha iyi eğitilmek, Anayasamızın 21. Maddesine (Burada 61 Anayasası’ndan bahsedilmektedir) uygun olarak çağdaş bilim ve eğitimin verilerine ulaşmak özlemi içindeki Yüksek Öğrenim Gençliği, bu amacına sadece öğrencilerin durumlarındaki bazı geçici, oyalayıcı ve hatta uyutucu tedbirlerle erişemeyeceğinin bilincine varmıştır. Bu nedenledir ki, yükseköğrenim gençliğinin giriştiği, ulusçu, gerçekçi ve tüm yurdumuza yayılan eylem Üniversite sorununu bir tüm olarak ele almak, başta çözümlenmesi gereken sorunları saptamak ve bunların çözüm yollarını ortaya koymak zorunluluğunu duymaktadır.

Çözümlenmesini, yurdumuzun tüm gelişim çerçevesi içinde de, zorunlu saydığımız sorunların çözüm yollarının bazılarını Üniversitenin kendi başına gerçekleştirilmesi olanakları bulunmamaktadır. Bu tür sorunlar kanun yoluyla çözümlenebilecektir. Buna karşılık bir takım sorunların Üniversitece çözümlenmesi mümkündür. Bu iki ayrı türden sorunlar ve tekliflerimiz ayrı ayrı aşağıda gösterilmiştir…”

•Üniversitede Merkezi Yurtların İnşasına Bir An Önce Başlanması
•Üniversite Gençliğinin Konut ve Beslenme Sorununun Çözülmesi
•Burs ve Krediler İçin Bütçeye Daha Fazla Ödenek Verilmesi
•Yoksul Öğrencilere Kitap ve Ders Araçlarının Bedava Sağlanması
•Eğitimin 19. Yüzyıl Zihniyetinden Kurtarılarak Modernleştirilmesi
•Literatürün Takip Edilmesi İçin Öğrenimin Her Yılına Teknik Lisan Derslerinin Konulması

REFORM HAKKINDA GÖRÜŞ

Kitapta tamamı olan, Haziran 1968'de yayımlanan, “Üniversite Asistanlar Sendikası’nın Üniversite Reformu Hakkındaki Görüşleri” adlı bu belgede dönemin akademisyenlerinin “üniversite yönetimi ve personeli, öğretim yöntemlerine ilişkin sorunlar ve öğrenci sorunlarına dair görüşleri bugünün akademisyenlerine de kılavuz olacak niteliktedir. Belgedeki başlıkların bazıları şunlardır:

Öğrenci yurtlarının kapasitesi artırılmalı, öğrencilerin yaşama ve çalışma şartları düzeltilmelidir.
•Özel okulların çeşitli sakıncalarını önlemek üzere bu kurumlar devletleştirilmeli ve bu kurumlar için milli gelirden ayrılan pay, üniversitelere tahsis edilerek arzulanan dallarda yaratılacak kapasite ile bu okulların karşılamakta olduğu yükseköğrenim talebine cevap vermesi sağlanmalıdır.
•Üniversite asistanlarına doktoralarını üniversiteler kanalıyla beslenen kaynaklarla yurt dışında, tanınmış üniversitelerde yapabilmeleri olanağı sağlanmalıdır.
•Üniversitenin mali özerkliğinin sağlanması için her üniversiteye tahsis edilen toptan ödeneğin üniversite senatosunda kabulü süratiyle kesinleşen bütçeye göre dağıtımı esası gerçekleştirilmelidir.
•Ders kitapları ve diğer ders araçları fakültelerce kurulacak döner sermayeli kurumlar eliyle makul fiyatla satılmalı ve öğretim üyelerinin kendi namlarına ders kitabı bastırmaları yasaklanmalıdır.
•Üniversitelerde yabancı dil eğitimi her öğrencinin en az bir yabancı dili iyice öğrenmesini mümkün kılacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
•Mevcut burs ve kredi olanakları artırılarak yükseköğrenim, kabiliyeti olan herkese açık hale getirilmeli ve bursların dağıtımı bu amacı yok etmeyecek esaslara kavuşturulmalıdır.
•Fakültelerin üniversite içinde kendi başına buyruk kuruluşlar olduğu görüşünden vaz geçilerek üniversitenin bir bütün olduğu düşüncesi yerleştirilmeli ve fakülteler arasında gerçek bir işbirliği sağlanmalıdır.

'Mahir Çayan ve 68 Devrimci Kuşağı' ortaya çıkardığı belgelerin yanı sıra Mahir Çayan ve 68 devrimci kuşağı liderlerinin çocukluktan başlayan yaşam hikâyelerini, dönemin toplumsal olaylarını; Kıbrıs Olayları’nı, 6. Filo Protestolarını, 15-16 Haziran Direnişini dönemin liderlerinin eylemleri üzerinden öldürülmelerine kadar uzanan süreci de anlatıyor.