Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra iki yeni öykü kitabıyla okurların karşısına çıkıyor. Can Yayınları etiketiyle çıkan “Sarıyaz” ve “Kara Yarısı” edebiyat severler için raflardaki yerini aldı. Tanıtım bülteninden Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sözümona sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, […]

Mahir Ünsal Eriş’ten iki kitap birden: Sarıyaz ve Kara Yarısı

Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra iki yeni öykü kitabıyla okurların karşısına çıkıyor.

Can Yayınları etiketiyle çıkan “Sarıyaz” ve “Kara Yarısı” edebiyat severler için raflardaki yerini aldı.

Tanıtım bülteninden

Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sözümona sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve her şeye rağmen hayata tutunma çabalarına tercüman oluyor… Her zamanki sakınmasız, dürüst ama merhamet dolu, hayat dolu tavrıyla. Her zamanki gibi sokağı dillendirerek…

Yöre halkını tedirgin eden bu tuhaf doğa olayının ardından bir de deprem gelir. Lakin bu “aşağıdan aşağıdan vuran” deprem halka halka büyüyecek, Sarıyaz’ın büyüklü küçüklü karakterlerinin hayatlarında meydana gelen şiddetli sarsıntılarda yankı bulacaktır.

“Şimdilerde o günleri ananlar hep “Sarıyaz” diyorlar adına. Haziranın gevreyen toprak üstünde buram buram tüttüğü son demlerinde, topu topu on iki günlük bir zamandı oysa. Ama bütün bir mevsim, yıllar boyu hatırlanacak kadar yüklü geçmişti. Tarihe “Sarıyaz” diye düşüldü o günler.

Her şey havanın lodosa dönmesiyle başladı. Rüzgâr, Afrika’dan aldığı sapsarı çöl kumunu yanına katıp körfeze doldu, ortalık sarıya kesti. Her şey ama her şey öyle bir sarardı ki, sanki dünya sarı bir camın arkasına saklandı gibi oldu.”

Mahir Ünsal Eriş, Kara Yarısı’nda ise, yaşadıkları yerlerin küçük dünyalarına, aşamadıkları içsel sınırlara yahut muhitin kalıplarına hapsolanları ele alıyor. Kimi öykülerde kasabaların dar sokaklarında gezip tutucu, küçük, hiçbir gelecek vaat etmeyen yerlere sıkışıp çırpınanları resmediyor. Kimilerinde de bir kaza ya da alın yazısına kurban gidenlerin yahut âdemoğlunun kara yarısına; yani hasede, fesada, çekememezliğe hatta basbayağı içindeki şerre kaptıranların peşine takılıyor. Lakin aydınlığı da zifirî karanlığı da okurlarının yakından bildiği o canlı, iştahlı, yaşam fışkıran üslubuyla anlatıyor.

Burada bir sokak var. Uzun, ağaçsız ve derin derin uyuyan arabalarla dolu karanlık bir sokak. Birazdan gün, süt mavi örtüsünü sokağın üzerine serecek, evler ağaracak. Gün, köşeden sokağa girecek. Sahiplerini bekleyen atlar gibi sıra sıra dizili arabalar bir bir uyanacak, silkelenip yollara düşecek.

Bugün bir cenaze kalkacak bu sokaktan.

Mahir Ünsal Eriş hakkında

1980’de Çanakkale’de doğdu. Arkeoloji ve tarih okudu. Hayatını çeviriler yaparak ve yazarak sürdürüyor. Kitapları: Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde… (2012), Olduğu Kadar Güzeldik (2013) (60. Sait Faik Hikâye Armağanı), Dünya Bu Kadar (2015), Benim Adım Feridun (2016), Öbürküler (2017).