Mahkemenin HDP'li Irmak hakkındaki gerekçeli kararı: Hükümete yaptığı isnatlar eleştiri sınırlarını aştı

Kocaeli'de tutuklu bulunan HDP Hakkari Milletvekili Selma Irmak'ı 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama' suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptıran Diyarbakır 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını açıkladı. Milletvekillerinin eleştiri, hatta ağır eleştiri hakları bulunduğu belirtilen kararda, "Hatta bu onların görevleridir. Milletvekillerinin sözlerinin sıradan insanlara göre daha fazla etki gösterebileceği açıktır. Sanığın elinde hiçbir delil yokken Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti'ne yaptığı isnatlar eleştiri sınırlarını aşmıştır" denildi.

HDP Hakkari Milletvekili Selma Irmak, 14 Kasım 2015 tarihlerinde düzenlenen Demokratik Toplum Kongresi Genel Kurul Toplantısı sırasında konuşma yaptı. Irmak'ın konuşmasında, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama' suçunu işlediği gerekçesiyle soruşturma başlatılıp, dava açıldı. Diyarbakır 9'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde 17 Ocak'ta görülen karar duruşmasında Selma Irmak 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Irmak'ı hapis cezasına çarptıran mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda, Selma Irmak'ın olay tarihinde bir televizyona bağlanarak yaptığı konuşmada 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama' suçunu işlediği ifade edildi.

'DURUŞMAYA GETİRİLSEYDİ PKK PROVOKATİF EYLEMLER YAPILABİLİRDİ'

Mahkeme, sanık Selma Irmak'ın yargılama sırasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunma yapmak istemediğini, SEGBİS aracılığıyla kendisini ifade edemediğini ilettiğini belirtti. Sanığın SEGBİS'in 'yüz yüzelik' ilkesine aykırı olduğunu, duruşma salonunda savunma yapmak istediğini söylediğini belirten mahkeme, sanık ve avukatına gerekli belgelerin tebliğ edildiği ve savunmalarını hazırlamaları için gerekli sürenin verildiğini ifade etti. Sanığın duruşmada hazır edildiği takdirde "Türkiye'nin içinde bulunduğu olağanüstü hal koşulları dikkate alındığında, kamu güvenliği açısından zafiyetler ortaya çıkabileceği ve terör örgütü PKK mensuplarınca ya da sempatizanlarınca provokatif eylemler gerçekleştirilebileceğini" öne süren mahkeme, SEGBİS yönteminin kullanılmasının 'yüz yüzelik' ilkesine aykırı olmadığını kaydetti.

Sanığın kendisini rahatça ifade edebildiği, hukuki itirazlarını engelsiz bir şekilde yapabildiği, beyanlarının duruşma tutanağına aynen yazıldığı, avukatları ile görüşmesi için bir engel bulunmadığı belirtilen kararda, mahkemenin sanığın sorgusunun SEGBİS ile alınmasına yönelik takdiri hakkının bulunduğu kaydedildi. Kararda, "Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK/YPG, FETÖ/PDY, DAİŞ gibi terör örgütlerine karşı verdiği mücadele ve ülkenin içinde olduğu OHAL koşulları değerlendirildiğinde, sanık savunmasının SEGBİS ile alınmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olmadığı" belirtildi.

'ELEŞTİRİ SINIRLARINI AŞMIŞTIR'

Demokratik toplumlarda fikir ve düşünce açıklamaları, devlet ve hükümete yönelik ağır eleştiriler, toplumu rahatsız edici önerilerin dahi düşünce ve fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini belirten mahkeme, gerekçeli kararında şunları kaydetti:

"Milletvekillerinin elbette ki eleştiri hatta ağır eleştiri hakları bulunmaktadır. Hatta bu onların görevleridir. Ancak milletvekillerinin sözlerinin sıradan insanlara göre daha fazla etki gösterebileceği açıktır. Sanığın elinde hiçbir delil yokken Türkiye Cumhuriyeti ve Hükümetine yaptığı isnatlar eleştiri sınırlarını aşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi meşru sınırları içinde terör örgütü PKK'ya karşı gösterdiği mücadele, Türkiye Cumhuriyeti'ni kendi vatandaşlarına sistematik olarak katliam yapan devlet olarak gösterme çabası, hükümetin terör örgütü DAİŞ ile bağlantıları bulunduğunun iddia edilerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini vahşet yapmak, işgalde bulunmak, DAİŞ terör örgütü ile işbirliği yapmak, insanları ateş altında bırakarak öldürmek amacıyla kurşun sıkmak, mezarlıkları bombalamak, panzerlerin arkasından cesetleri sürüklemek, ambulans taramak ve hastaneleri bombalamak şeklinde tahkir edici, küçük düşürücü, toplumda farklı algı oluşturacak şekilde beyanlarda bulunmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini aşağıladığı anlaşılmıştır."

(DHA)