Mahkûm ettiğiniz yoksulluğa alışmayız
İDD’nin düzenlediği ‘Emek Forumu’nda ‘ücret artışları enflasyon yaratıyor’ savının yalan olduğu belirtildi. Konuşmalarda toplumsal mücadelenin önemine değinildi.
Bilge Su YILDIRIM
İşçi Dayanışma Derneği, İstanbul Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde emek sempozyumu düzenlendi. Günden güne derinleşen ekonomik krizin ve Türkiye ile dünyadaki sınıf hareketlerinin konuşulduğu sempozyum üç oturumdan oluştu.
Oturumda ilk sözü Gazeteci Ozan Gündoğdu aldı. Gündoğdu şu ifadeleri kullandı: “Asgari ücrete yapılan yüzde 49’luk zammın %45 civarında olan yıllık enflasyona etkisi Merkez Bankası verililerine göre yüzde 7,5. Dolayısıyla asgari ücrete yapılan zam oranında enflasyon oranı da yükselir iddiası bizzat Merkez Bankası verileriyle çürütülüyor. Bu hesaba göre asgari ücrete gelecek yüzde 25’lik bir zammın yıllık enflasyona etkisi yüzde 3,7 olacaktır.”
Gündoğdu, Şimşek’in mevcut ekonomik programla toplumu daha ileri düzeyde bir yoksulluğa alıştırmayı hedeflediğini de kaydetti.
SEÇİM DİLE GETİRİLMELİ
Oturumun ikinci konuşmasını gerçekleştiren Ekonomist ve BirGün Yazarı Prof. Dr. Aziz Çelik, Şimşek programının siyasal iktidarın programı olduğunu vurguladı. Şimşek’in yeni bir figür olmadığını da hatırlatan Çelik, şunları aktardı: “2015 Haziran seçimlerinde iktidarın aldığı yenilgiden sonra muhalefetin temel söylemi asgari ücrete yüzde 50 oranında bir zam getirmek üzerine olmuştu. Şimşek, o zaman da çıkıp ‘Bu işçiye zulümdür’ açıklamasını yapmıştı. Çünkü aynı savla asgari ücrete gelecek bir zammın fiyatlarda devasa bir artış sağlayacağına ve işçinin ücretinin yeniden ezileceğini iddia ediyordu. AKP daha sonra asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yaptı. Bu zam aynı zamanda neredeyse yüzde 24’lük bir artışla AKP iktidarında asgari ücrette sağlanan en büyük reel artıştı. Ancak Şimşek’in savının aksine ne enflasyon arttı ne de istihdam düştü. Hatta hemen ertesi yıl enflasyon oranında düşüş bile yaşandı. Dolayısıyla Şimşek’in iddiası yeni olmadığı gibi daha önce de test edilmiş ve nihayetinde çürütülmüş bir iddia.”
Çelik, bu programdan çıkışının nasıl mümkün olabileceğine ilişkin sürdürdüğü konuşmasının devamında “boş tencerenin iktidar devireceğine” inandığını söyledi. Toplumsal ve siyasal muhalefetin “Zaten zor bir süreçten geçiyoruz, katlanmak lazım” gibi bir çizgiye çekilmesinin bir tehlike olacağını kaydeden Çelik, Şimşek programının ideolojik temeline karşı direnmek gerektiğinin altını çizdi, erken seçimin toplumsal bir talep haline getirilmesinin elzem olduğunu vurguladı. Oturumun son konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Serkan Öngel ise emeğin mevcut durumuna ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye işçi sınıfı tarihini oluşturan geçmiş deneyim ve birikimlerin bugünkü hareketin gündemini çok oluşturamadığını kaydeden Öngel, sendikal yapıların çoğunun da işçiyle temas halinde olmadığının altını çizdi. Esnek çalışma ve stajyerlik gibi uygulamalarla düşük ücretlerle güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını vurgularken, her ne kadar umutsuz olmadığının altını çizse de “Tablo iç açıcı değil” dedi.
Forumun ikinci oturumda konuşmasını gerçekleştiren Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar adı konmamış bir IMF programının uygulandığını söyledi. Atar, Uygulanan politikalar ne olursa olsun emekçiye her zaman kayıp olarak döndü” dedi. Emek Çalışmaları Topluluğu’ndan Deniz Sert ise pandemi sonrası enflasyonun devasa bir yükseliş yaşadığı ancak emeğin payının çok azaldığı belirtti..
BARAJ KALDIRILMALI
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’ndan Eren Edebali, albeniye sahip olan özel sektörün bugün öğretmenlere güvencesizlik dışında hiçbir şey sunmadığını kaydetti. Edebali, iş kolu barajının örgütlenmeleri önünde ciddi bir engel olduğunu söyledi.