Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nde bulunan mahkûmlar, yaşadıkları hak ihlallerini kaleme aldıkları mektupla anlattı. Mahkûmlar, OHAL’in ardından keyfi uygulamaların rutin hale geldiğini ifade etti

Mahpuslar cezaevinden yazdı: Her hafta mutlaka odalarımız basılıyor

HÜSEYİN ŞİMŞEK

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından cezaevlerinde artan hak ihlalleri gündemdeki yerini korurken, Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nde bulunan iki siyasi mahpusun anlattıkları, hak ihlallerinin boyutunun her geçen gün arttığını gözler önüne serdi.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) gönderilen mektupta mahpuslar, hak ihlallerinin rutin uygulamalar haline dönüştüğünü, birçok insani ihtiyaçtan mahrum bırakıldıklarını ve kendilerine adli mahpuslar ile Cemaat yargılamasından dolayı hapishanede bulunanlardan farklı davranıldığını belirtti.

“Müdür diyaloga kapalı”
Mahpusların Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’ndeki hak ihlallerine ilişkin bazı tespitleri şöyle:
“Daha önce çeşitli kuruluşlara şikâyetlerimizden bahsettik ancak azalmak bir yana hak ihlalleri daha da arttı. Adli ve cemaatten yargılananlar ayda iki kez açık görüş yapabiliyorken biz iki ayda bir açık görüş hakkımızı kullanabiliyoruz. Siyasal ve etnik kimliğimizden ötürü ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Avukat, aile veya arkadaş, kimsenin bize kitap getirmesine izin vermiyorlar. Eğitim hakkımız kısıtlandı. Sosyal ve insani ihtiyaç olan oda değişikliği hakkımız kabul edilmiyor. Tedavi edilmiyoruz. ‘Güvenlik’ gerekçesiyle traş olurken makas kullanımı yasaklandı. Aylardır traş olmuyoruz. Odalarımız haftada bir çeşitli bahanelerle basılıyor. Kurum Birinci Müdürü diyaloga kapalı. Görüşme talebimizi kabul etmiyor.”

“Mahkûmların talepleri basit”
Kırıkkale F Tipi Hapishanesi başta olmak üzere yurdun birçok bölgesindeki hapishanelerden benzeri hak ihlalleri ile karşılaştıklarını ifade eden CİSST üyesi Özgür Deniz Özdirek, “OHAL sonrası yayımlanan KHK’ler ile mahpusların birçok hakkı ellerinden alındı” dedi.

Mahpuslara, insan onuruna yaraşır muamele yapılması gerektiğini ifade eden Özdirek, şunlanı söyledi:
“Karşılanamayacak ve çok büyük taleplerde bulunulmuyor. Türkiye, insan haklarına dair imzacısı olduğu uluslararası anlaşmalara ve Anayasa ile yasalarla koruma altına aldığı haklara uygun davranmalıdır. Mahpusluk ötekileştirme aracına dönüştürülüyor ve sanki mahpuslarda insan hakkı ihlali olmuyor gibi bir algı oluşturuluyor. Bu anlayış kabul edilemez. Mahpusların talebi basittir. Temel haklarının korunması ve insan onuruna yaraşır muamele.”