Google Play Store
App Store

Son dönemde, insanlara mahremiyetlerini korumada yardım edecek yapay zekâ çalışmaları yapılıyor. Bunların başını da akıllı yazılımlar çekiyor. Bu kapsamda tasarlanan akıllı yazılımların her biri, bir kullanıcı için çalışıyor

Mahremiyetimiz tehlikede: Yetiş yapay zekâ

Pınar YOLUM Utrecht Unıversitesi BolBilim.com

Gün geçmiyor ki mahremiyetimizin yerle bir edildiği bir haberle karşılaşmayalım. Facebook hesabımızda paylaştığımız resimlerimiz ya da yorumlarımız bizden izinsiz ele geçiriliyor. Bir konuşma sırasında bahsettiğimiz bir ürün, gezdiğimiz Web sayfalarından günlerce bize sırıtıyor. İşin enteresanı, mahremiyet ihlallerinin sıkça görüldüğü hikayelerin birçoğunun altından yapay zekâ çıkıyor. Mesela, geliştirilmiş yapay öğrenme algoritmaları bizim sızdırılmış verilerimizden bizle ilgili yeni bilgiler keşfediyorlar. Ya da, geliştirilen akıllı algoritmalar bizim Web sayfalarında bazı düğmelere hızlıca basmamızı sağlayıp, mahrem bilgilerimizi kendimizin paylaşmasını sağlıyor.

‘Çevrimiçi mahremiyeti korumak zor bir iş’

Kabul edelim ki çevrimiçi dünyada mahremiyetimizi korumak gerçekten zor bir iş. Örneğin, Facebook’ta paylaştığımız bir resmin kimlere ulaşacağını düşünmek, onların bunu nasıl kullanacağını anlamak, bunun hayatımıza ne gibi bir etkisi olabileceğini kestirmek başlı başına bir iş. Daha fenası, kullandığımız her Web sitesinde bunları tekrardan gözden geçirmemiz ve anlamamız gerekiyor. Geçen yıl, Avrupa’da yürürlüğe giren General Data Protection Regulation (GDPR) bir Web sitesini kullanmadan önce verilerimizin kimler tarafından hangi amaçlarla kullanılacağı, başka kurumlarla paylaşılıp paylaşılmayacağının söylenmesini sağlıyor. Bu bilgilendirme bir nebze faydalı olsa da yine de anlatılanları okumak, getirisini götürüsünü tartmak zaman ve bilgi gerektiyor.

‘Yapay zekâlar artık mahremiyeti koruyabiliyor’

Peki yapay zekâ her zaman mahremiyetimizi ihlal etmek için mi kullanılıyor? Son dönemde, insanlara mahremiyetlerini korumada yardım edecek yapay zekâ çalışmaları yapılıyor. Bunların başını da akıllı yazılımlar çekiyor. Bu kapsamda tasarlanan akıllı yazılımların her biri, bir kullanıcı için çalışıyor. Bu akıllı yazılımlar, çalıştıkları kullanıcıların mahremiyet beklentilerini zaman içinde kullanıcılarını izleyerek öğrenebiliyor. Örneğin, benim için çalışan akıllı yazılım -ismi Baston olsun- Facebook’ta paylaştığım bazı resimleri bazen sadece ailemle paylaşıp, bazılarını ise herkesle paylaştığımı görüp, hangi tür resimlerin benim için mahrem olduğunu öğrenebiliyor. Ben daha sonra bir içerik paylaşacağım zaman Baston hemen devreye girip, paylaşmak için doğru kişileri bana önerebiliyor. Hatta benim yerine mahremiyet ayarlarını Baston yapabiliyor. Benim mahremiyet açısından iyi muhakeme yapamadığım durumlarda yine Baston yardımıma koşuyor. Örneğin, uzaktan tanıdığım insanlarla ilgili içerikleri nasıl paylaşmam gerektiğini bilmiyorsam, Baston benim güvendiğim arkadaşlarımın akıllı yazılımlarıyla konuşarak, mahremiyet konusunda tavsiye alabiliyor. Bu, bizim insanlar olarak birbirimize bazı konularda fikir danışmamızdan farklı değil; sadece insanlar yerine akıllı yazılımlar arasında yapılıyor. Mahremiyetin enteresan bir diğer yüzü de paylaşılan içeriklerin birden fazla kişiye ait olduğu durumlar. Arkadaşlarımla çektirdiğim bir resmi, arkadaşlarım için mahrem olup olmadığını dikkate almadan paylaşmak istemiyorum. Bu durumlarda ise Baston, arkadaşlarımın akıllı yazılımlarıyla birlikte çalışıyor. Kimi zaman mahremiyet beklentilerinde pazarlık yapıp bir orta yol buluyorlar. Kimi zaman Baston yapay zekâ yöntemleri kullanarak, onları ikna etmeye çalışıyor.

Bu alanlardaki teknik araştırmalar devam ederken, kullanıcıların bu yazılımlara nasıl güveneceği, yazılımların verdikleri mahremiyet kararlarını nasıl açıklayacağı, ve tabii verdikleri karar sonunda nasıl hesap vereceği üzerine de heyecanlı çalışmalar devam ediyor.

cukurda-defineci-avi-540867-1.