Main Dünya Müzik Festivali’den mesaj: Müzik yasaklanamaz!
Almanya’da Main nehri kıyısındaki Offenbach şehrinde sekizinci kez düzenlenen Main Dünya Müzik Festivali'ne (MainWeltMüzik Festival) katılan beş ülkeden sanatçılar, halk şarkılarını birlikte söylediler, dünyaya barış ve kardeşlik mesajı verdiler. Festivale ev sahipliği yapan Offenbach‘ın Büyükşehir Belediye Başkanı Schwenke de müziğin düşünce ve ifade özgürlüğünün aracı olduğunu ve yasaklanmaması gerektiğini söyledi.
Offenbach BirGün
Almanya‘nın Offenbach kentinde sekizincisi düzenlenen "Main Dünya Müzik Festivali“ (MainWeltmusik Festival), bir kez daha başta Almanya ve Türkiye olmak üzere farklı ülkelerin müziklerini, müzisyenlerini ve sevenlerini biraraya getirmeyi başardı.
Çok yönlü sanatçı Hasan Yükselir ve arkadaşları tarafından düzenlenen festivale bu yıl beş ülkeden 21 sanatçı katıldı. Main nehri kıyısındaki metropollerden Offenbach‘ın merkezindeki tarihi Büsing Sarayı’nın konser salonunda gerçekleştirilen festival yaklaşık altı saat sürdü. Türkiye, Almanya, Portekiz, Polonya ve Ukrayna’dan çeşitli müzik geleneklerinden eserlerin hep birlikte ve ayrı ayrı icra edildiği festivale Hessen Bilim ve Sanat Bakanlığı Müsteşarı Ayşe Asar, Offenbach Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Felix Schwenke ve Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer de katıldı.
Açılış konuşmalarını yapan Müsteşar Asar ve Başkan Schwenke, müziğin birleştirici ve özgürleştici fonksiyonuna dikkat çekerek, festivalin dünyanın birçok ülkesinden insanların birlikte yaşadığı Offenbacht için bir kazanım olduğunu vurguladı. Festivali desteklemeyi sürdürecekleri belirten konuşmacılar, başta Genel Sanat Yönetmeni Hasan Yükselir ve Festival Başkanı Hülya Özkaya-Güler olmak üzere gönüllü olarak başından beri bu etkinliğin organizasyonunu gerçekleştiren ekibe teşekkür ettiler.
“MÜZİĞİ YASAKLAYAN ÜLKELER VAR”
Dr. Felix Schwenke konuşmasında, “Müzik dünyadaki her bir insana aittir, bunun tartışması yapılmaz. Kötü olan pandemi nedeniyle konserlerin yapılamamış olmasıdır. Kültür için acı bir dönem oldu. Bu aynı zamanda demokrasi için de acı bir dönemdi. Müzik, düşüncelerin özgürleşmesi için önemli bir araç. Dünyada hala ifade özgürlüğüne bir araç olarak kullanılan müziği yasaklayan pek çok ülke var. Bu nedenle müziğin susması, demokrasinin ama aynı zamanda hayattan zevk almanın da yok edilmesi anlamına geliyor. Festival savaşın olduğu bir Avrupa'da gerçekleşiyor. Offenbach inanılmaz kadar çok farklı ülkeden insanların barış içinde bir kent. Bununla gurur duyuyoruz. Böylesine uluslararası bir festival, kentimize tam uyuyor” dedi.
Müsteşar Ayşe Asar festivalin en önemli özelliğinin herkesi mutlu kılan farklılıkları öne çıkarması olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu festival yalnızca bir müzik festivali değildir. Farklılıkları, çok çeşitliliği, çok kültürlüğü öne çıkaran bir etkinlik. Böyle bir festival için Offenbach’tan, Hessen'den daha iyi bir yer olamazdı. Biz bakanlık olarak bilim, kültür ve sanatla ilgiliyiz. O nedenle sık sık tiyatroları, sanat etkinliklerini takip ediyorum. Ne yazık ki toplumsal çeşitlilik, çok kültürlülük hala yeterli olarak yansıtılmıyor. Bu nedenle sahne ve seyircide farklılığın, toplumsal çeşitliliğin olduğu böyle bir festival bizi çok memnun ediyor. Doğu ve batının biraraya gelerek muhteşem sonuç ortaya çıkarması, bizim perspektifimizi genişletmesi olağanüstü bir durum."
FESTİVAL, ÇOCUK ŞARKISIYLA BAŞLADI
Festivalin ilk konseri adını Alman kültürünün unutulmuş müzik enstrümanlarından, Waldzither!den (bir çeşit telli saz) alan Doğu Almanya (Leipzig) kökenli grupla başladı. Üyelerinin hepsi birden fazla enstrümanı ustalıkla kullandığı sempatik Waldzitherpunk Grubu, Berthold Brecht'in "Çocuk Şarkısı" ile başlattıkları konseri Alman halk müziğinin oldukça hareketli eski şarkıları ve kendi bestelerini seslendirerek tamamladılar.
Onu, festivale katılan tüm müzisyenlerin birlikte sahne alarak oluşturdukları MainWeltmusik Orkestrası’nın konseri gerçekleştirildi. Festivalden önce sadece bir kez birlikte prova yapma şansı olan beş farklı gruptan, beş farklı kültürden yaklaşık 20 müzisyen, Polonya, Ukrayna ve tabii ki Türk halk müziğinden hareketli dokuz parçayı inanılmaz mükemmellikte bir uyum içinde ve coşkuyla icra ettiler. Ortak orkestranın konseri, bundan önceki festivallerde olduğu gibi Anadolu‘nun yetiştirdiği büyük ozan Pir Sultan Abdal’ın eseri “Dostum Dostum“la tamamlandı. Festivalin simgesi haline gelen bu eserin icraasına Yönetmen Hasan Yükselir’in davetiyle dinleyiciler de katıldı. Ortak orkestrada Türkiye’den de Piyanist Utku Asan, Kültür Bakanlığı sanatçılarından Savaş Demir ve Bağlama Virtüözü Vural Güler de katıldılar.
Daha sonra sahneye çıkan gruplar Trio Fado (Portekiz), Dikanda (Polonya) ve Luiku (Ukrayna) birbirinden güzel, hareketli ve renkli repertuarlarıyla müthiş bir müzik ziyafeti sundular. Özellikle Polonya ve Ukrayna gruplarının Orta ve Doğu Avrupa’dan, Balkanlar‘dan azınlık kültürlerin müziklerini de içeren dans parçalarına festivali izleyen müzikseverlerin büyük bir bölümünde dans ederek katıldılar.
Seçim bölgesi Offenbach olan Hessen Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Tarık El-Wezir (Yeşiller) ile Büyükşehir Belediye Başkanı Schwenke’nin (SPD) himayesinde gerçekleştirilen festivalin arkasında 1996 yılında Hasan Yükselir ve arkadaşları tarafından kurulan kültür ve sanat derneği "Su Arts“ bulunuyor. Almanya’da yaşayan farklı kültürlerden insanları müzik aracılığıyla biraraya getirmeyi ve böylece kurulan ilişkileri geliştirerek, barış içinde birlikte yaşamı desteklemeyi hedefleyen derneğin 2014 yılından bu yana gerçekleştirdiği festivale şimdiye kadar 50 ülkeden 250’ye yakın sanatçı katıldı. Bu sanatçılar arasında „klarnete boyun eğdiren, ona çığlık attıran, inleten, sızlatan, ağlatan, güldüren“ ve „Klezmer Kralı“ olarak isimlendirilen büyük sanatçı Giora Feidmann da yer alıyor.
"FESTİVAL BİR BARIŞ ÇAĞRISI OLARAK DA ALGILANMALI"
Festivalin Genel Sanat Yönetmeni, usta sanatçı Hasan Yükselir, festival orkestrasının amacını, seslendirdiği eserlerle göstermeyi tercih ettiğine dikkat çekti.
Sekizinci kez düzenledikleri festivalin aynı zamanda bir barış çağrısı olduğunu kaydeden Yükselir, "Almanya çok kültürlü bir ülke olduğundan birlikte yaşama kültürünü birlikte şarkı söyleme olarak değerlendirmenin hiçbir sakıncası yok. Yan yanayız, diz dizeyiz, göz gözeyiz. Bu halklar birarada dostça, şarkılarla söyler. Kardeşce, barış içinde yaşarlar. Biz de bunun bir tür örneğini gösteriyoruz. Farklı kültürlerin ortak dili müziktir. En küçük nağmeler kalbinde birşeyler uyandırıyorsa onun nereli olduğunun pek de önemi yok. Ortaya çıkan duygu bu ilişkilerin güzelliğini gösteriyor. Ukrayna halkının yanında olduğumuzu göstermek bağlamında da festivalimize davet ettik. Hem onların sesini buralarda duyurmak hem festivalin barış çağrısı olarak da algılanması açısından önemliydi" dedi.