Malatya’da Kurtuluş Kiliseleri Derneği Şube Başkanı Vedat Serin’in savcılığa yaptığı suç duyurusu, kentte 2007’de gerçekleşen Zirve Yayınevi Katliamı’nı hatırlattı. Suç duyurusuna göre Serin’e gelen T.A. adlı ülkü ocakları üyesi, JİTEM’cilerin ocağa gelip hedef gösterdikleri Hristiyan kişilerin öldürülmesini istemiş.

Malatya’da Zirve Yayınevi Katliamı’nı hatırlatan ihbar: “JİTEM’ciler gelmiş, ‘öldürün, ne istiyorsanız verelim’ demişler!”

2007’de Zirve Yayınevi Katliamı’nın yaşandığı Malatya’da yine kilise derneği odaklı dikkat çeken gelişmeler yaşandı. Kurtuluş Kiliseleri Derneği Malatya Şube Başkanı Vedat Serin’in Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu, yeni bir katliamın kurgulanıyor olabileceği endişesi yarattı.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre, Kurtuluş Kiliseleri Derneği Malatya Temsilcisi ve personeli Vedat Serin, 5 Eylül’de çarpıcı bir ihbarda bulundu ve suç duyurusu dilekçesi verdi. Serin, dilekçesinde, üç dört ay önce kilise derneğinin olduğu mahallede arkasından gelen birinin, “Vedat abi, nasılsın” dediğini, bu kişiyi çıkartamadığını ancak konuşmaya devam ettiğini söyledi.

Serin, 25 Ağustos’ta kilise dernek binasına gittiğini, yaklaşık iki dakika sonra ismini o gün öğrendiği T.A.’nın geldiğini, bir ağacın altında İncil bulduğunu, bunu işaret sayarak kiliseye geldiğini anlattığını aktardı. Daha sonra T.A.’nın bir kişiyi aradığını anlatan Serin, “Kapının önünde konuşmaya başladık. ‘Burada ses kaydı var mı?' diye sordu. ‘Varsa beni s…’ dedi. Daha sonra bana başından geçenleri anlattı” dedi.

“BUNLARI ÖLDÜRÜN, NE İSTİYORSANIZ VERELİM”

T.A.’nın bir dönem Malatya’da bir mahallenin ülkü ocağı başkanlığını yaptığını söyleyen Serin, şöyle devam etti:

"Bahsettiği ocağa sivil JİTEM’ciler, askeri personeller gelmişler. Yaşça büyük olan biri daha varmış. Bunlara, 'Malatya’da misyonerler var. Bu durum vatan için iyi değil' gibi şeyler söylemişler. Malatya’da Vedat Serin, Ankara’da İhsan Özbek ve daha önce Malatya’da yaşayan Timothy Wesley Stonen’in isimlerini, adreslerini ve fotoğraflarını vermişler. 'Bunları öldürün size ne istiyorsanız verelim' demişler."

TÜM İŞLERİ YOLUNDA GİTMİŞ

Serin, T.A.’nın kendisine, “Ben bir süre seni takip ettim. Abi sen çok rahat bir insansın. Bir insan Malatya gibi yerde kilisede çalışacak, Hıristiyanlığı anlatacak, senin gibi de çarşıda gezecek. Gerçekten biz de şaşırdık. Korkmuyor musun?" dediğini, “Yok, ben yanlış bir şey yapmıyorum. Kimseye zorla bir şey vermiyorum. Yüz kızartıcı bir şey yapmıyorum. İsteyen olursa gelip buradan kitap alır. Sorusu olan varsa sorar” yanıtını verdiğini anlattı.

O dönem üniversitede peyzaj, gübre satışı gibi işlerle uğraşan T.A.’ya kolaylıklar sağlandığını, bütün işlerinin yolunda gittiğini, başından geçen olayları kolayca atlattığını söyleyen Serin, bu bilgileri de kendisinden aldığını aktardı.

GÜNAYDIN’IN BABASINA ANLATMIŞLAR

Serin, şöyle devam etti:

“Yayınevi katliamından dolayı cezaevinde yatan Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın’ın yanına gitmişler. Konuyu anlatmışlar. Mustafa Günaydın bunlara, ‘Yapmayın, benim oğlumu da kullandılar. Evlat acısını ben biliyorum’ gibi şeyler söylemiş ve ağlamış. ‘Vazgeçin’ demiş.

Bunu üzerine T.A. bu cinayetleri işlemeyeceğini söyleyince bu kişilerin bütün ticari işlerini engellemişler. İhaleleri iptal edilmiş. Çok zarara uğramış. Gök Tengri düşüncesini savunduğu ve İncil ile ilgili konulara da birkaç kez girdiği için oradaki görevinden de alınmış. Bana telefonunu verip, daha sonra geleceğini söyleyerek ayrıldı. Kim bu tehditlerden sorumlu ise şikâyetçiyim. Hayatımdan endişe ediyorum. Hayatımın korunması için gereken tedbirlerin alınmasını ve bu kişilerin cezalandırılmasını istiyorum.”