Gerek ceza, gerekse tazminat davaları nedeniyle mesleklerini yapamaz hale geldiğini söyleyen hekimler, "Bu davalardaki artış devam ederse cerrahi, kalp, kadın doğum, beyin gibi branşlarda hekim bulunamayacak” dedi.

Malpraktis davası hekimleri yıldırdı
Hekimler, hastaları müşteriye dönüştüren yaklaşımın bu davaların artmasına yol açtığını söylemişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Sibel BAHÇETEPE

Malpraktis (hatalı tıbbi uygulama) davaları en çok tartışılan konuların başında geliyor. Ülkedeki sağlık sisteminin tıbbi hatalara zemin hazırladığına dikkat çeken hekimler “Özellikle kamu hastanelerinde çok ciddi bir yük var, hastaya çok fazla zaman ayrılamıyor, randevu süreleri çok kısıtlı. Böylesi bir çalışma ortamı hatalara da zemin hazırlıyor” dedi. Hekimler, özellikle malpraktis davaları nedeniyle cerrahi, kadın doğum, beyin, kalp gibi branşların çok fazla tercih edilmediği ve kadroların boş kaldığını da vurguladı.

İktidarın Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrası özellikle kamu hastanelerinin yoğunluğunun artması, randevu sürelerinin düşürülmesi, performansa dayalı ödeme sistemi gibi nedenler malpraktis davalarında da artışlara neden oldu. Bu davaların son örneği çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Tuncay Yılmazer oldu. 2009 yılında özel bir hastanede solunum yetersizliği, kafa içi kanama tanılarıyla yatan prematüre bebeği retinopati (ROP) muayenesine göndermediği için hakkında malpraktis davası açılan ve 4.5 milyonluk tazminat davası sonucu evine gelen hacize isyan eden Yılmazer'in durumu da sosyal medyada da en çok konuşulan konular arasında geldi. Yılmazer'e çok sayıda hekim destek verirken, bu olay Malpraktis Yasası'nı yeniden gündeme getirdi. Sağlık Bakanlığı geçen aylarda malpraktis davalarında kasıt olmadıkça tazminatı devletin üstlenmesine sağlayan kanun maddesine ilişkin yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlamıştı.

YASA GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Yeni yönetmeliğin içeriğini eleştiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten "Bakanlık, söz konusu yönetmelik ile doktorların da hakim ve savcılar gibi korunacağını söyledi ama yönetmeliğin içeriğine baktığımız zaman öyle bir durum yok” dedi. İyi ve yeterli bir malpraktis yasasının olmadığına değinen Ökten, "Bu nedenle, bu gibi durumlarda çok gereksiz şikayetler oluyor, hekimler hakkında gereksiz maddi ve manevi tazminatları açılıyor. Bu da aslında bir şiddet yöntemi, görülmeyen şiddet yöntemi. Meslektaşlarımız aslında bundan da çok bıkmış durumda” diye konuştu. Ökten, Dr. Yılmazer’e verilen tazminat cezasının bir hekimin meslek yaşamı boyunca kazanamayacağı boyutta bir tutar olduğunu kaydederek, özetle şunları söyledi:

"Bu kabul edilebilir bir durum değil. Sonuçta bizler kamu görevi yapıyorsak eğer bu cezaları Sağlık Bakanlığı’nın üstlenmesi gerek. Son olarak malpraktis yönetmeliği çıkarıldı ama o da bizi bu şekilde korumaktan uzak. Malpraktis yasası gözden geçirilmeli. Şu an cerrahi branşların seçilmemesinin en büyük nedenlerinden biri de bu malpraktis davaları, bu tür davalar bu branşlardan tamamen kopmalara neden olacaktır. O nedenle TUS’da tercih edilme oranları daha da düşecektir, bu nedenle bakanlık bu durumu ciddiye alıp ona göre bir düzenleme yapmalıdır.”

İŞ YÜKÜ HATAYI ARTTIRDI

TTB eski başkanlarından Dr. Bayazıt İlhan ise malpraktis konusunun ele alınırken sağlık sisteminin de gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek "Türkiye’de tıbbi uygulama hatalarına zemin hazırlayan sağlık sistemini gözden kaçırmamak gerekiyor. Hastaya yeterince zaman ayrılamıyor, hastanelerin alt yapılarında sorunlar var, ciddi iş yükü var, böylesi bir çalışma ortamı tıbbi uygulama hatalarına zemin hazırlıyor” dedi. Bunlara bakılmadan yalnızca ceza üzerinden meselenin tartışıldığını anlatan İlhan, şu ifadeleri kullandı:

“Yeni düzenlemede tıbbi uygulama hatalarına bakacak 7 kişilik bir mesleki sorumluluk kurulu oluşturuldu. Bu kurulda, bir kişi Sağlık Bakanlığı'ndan, 4 kişi de genel müdür ya da müdür yardımcısı, iki de hekimden oluşacağı belirtildi. Kurulun bürokrat ağırlıklı olması tartışmalı konulardan biri. Sağlık Bakanı 'dünyada bile olmayan hekimi koruyan düzenleme yaptık' dedi. Hekimi koruma anlamında önemli gelişmeler ama mesleki sorumluluk kurulları nasıl çalışacak, mahkemelerde uygulamaları nasıl olacak bunları görmek gerek. Tıbbi uygulama hatalarına maruz kalan hasta ve hasta yakınları da çok mağdur oluyorlar. Bir kamu mekanizması kurulabilir, bir kaynak havuz yaratılır, hasta ve sağlık çalışanını karşı karşıya getirmeden bir tıbbi uygulama hatası varsa tazminat gecikmeden buradan ödenmelidir."

Ankara Barosu avukatlarından Mustafa Güler de malpraktis yasasının yeterli olmadığını, son yapılan yönetmelik değişikliğinin de henüz sonuçlarını tam olarak göremediklerini söyledi. Güler, "Bir mesleki etik kurulu kuruldu, henüz faaliyet göstermedi o nedenle bunun uygulaması önemli" dedi.