Sedat Peker’in ifşaatları Yalıkavak Marina’dan başlasa da, paranın izi takip edildiğinde yolculuğun duraklarından birinin Malta olduğu ortaya çıkıyor. Türkiyeli onlarca sermayedar nüfusu Çorum’dan az bu ada devletinin vatandaşı. Türkiye’de düşman görünenler Malta’da komşu.

Malta çamaşırhanesi

Yıldırım’ın oğulları ile Mansimov’u ihbar edenin şirketi, Old Bakery Sokağı’nda.

OZAN GÜNDOĞDU

İstanbul’dan yaklaşık 2 bin km uzakta olup, haritada İtalya’nın hemen güneyinde konumlanan Malta, eğer Türkiye’de bir il olsaydı ülkenin nüfusuna göre en büyük 44’üncü ili olurdu. 500 bin nüfuslu bu ada ülkesinde, Çorum’dan daha az insan yaşıyor. 3 takımadadan oluşan bu ülkenin toplam yüzölçümü ise 316 kilometrekare. Bu haliyle yüzölçümü Türkiye’nin en küçük kenti olan Yalova’nın yarısı kadar bile etmeyen bir ada ülkesi Malta. O kadar küçük ki, Türkiye topraklarına 2 binden fazla Malta sığabiliyor.

Ancak Türkiye’nin ticaret, siyaset ve yeraltı dünyası için Malta’nın önemi yüzölçümü ve nüfusu ile ters orantılı. O kadar ki, Türkiye’de koltuk ve para sahibi birçok insan için Malta ikinci vatan olmuş durumda. Peki nedir Malta’yı bu denli çekici kılan?

SERMAYENİN CENNETİ

Nüfusu ve yüzölçümü itibariyle büyük yatırımlarla kalkınması mümkün görünmeyen Malta’nın önüne finansal serbestleşmenin hız kazandığı 2000’li yıllarda önemli bir fırsat penceresi açıldı. Bundan 20 yıl önce dünyada sermaye şirketlerinin gelirleri üzerinden alınan kurumlar vergisi oranı yüzde 20’ler civarındaydı. Bugün de vergi oranları benzer seviyelerde. Bu ise bir şirketin net kârının beşte birini vergi olarak ödemesi anlamına geliyor. Ancak 2000’li yıllardan itibaren teknolojik imkanların da el vermesiyle birlikte bu vergiden kaçınmak şirketler için daha kolay hale geldi. Malta gibi bir takım ada ülkeleri yabancı sermaye için olağanüstü vergi kolaylıkları ve finansal gizliliği koruma garantisi tanıdı. Böylece bir hokus pokusla, Malta’ya bir paravan şirket üzerinden aktarılan para vergiden kolaylıkla kaçabiliyor, aynı zamanda paranın sahibi de gözlerden uzak biçimde finansal işlemler yapabiliyordu. Bu haliyle yeraltı dünyası için de kara paranın aklanması için uygun zemin hazırlanmış oluyordu. Bu fırsatı gören Malta, vergi mevzuatını finansal sermayenin cenneti haline getirdi. Kazandığınız her 100 doların 35’ini vergi olarak vermek zorunda olduğunuz Malta’da, eğer yabacıysanız 30 doları size iade ediliyor. Böylece yabancılar için vergi oranı yüzde 5’e karşılık geliyor. Üstelik 2004’ten bu yana bir AB ülkesi konumunda olan Malta’da vatandaş olmak da son derece avantajlı. Vatandaş olmanın yolu ise Malta hükümetine 650 bin avroluk bir katkı bedeli ödemekten geçiyor.

Bu avantajlar sayesinde kirli veya ‘temiz’ tüm finansal sermayenin aktığı bu ada ülkesinin yıllık geliri kısa süre içinde 3 katına çıkmış durumda. 2002 yılında gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) 4,5 milyar dolar olan Malta’nın 2019’daki GSYH’si 15 milyar dolara yükseldi.

DÜNYADAN SERVET AKIYOR

Peki tezgah nasıl işliyor? Örneğin, bir A kişisi, kendi ülkesindeki servetini bir vergi cennetine taşımak istiyor. Bunun için bu ülkelerden birinde bir paravan şirket kurmak durumunda. Bu işlem son derece kolay ve yaklaşık birkaç saat sürüyor. Daha sonra bu paravan şirket bir mal ve hizmet satışı yapmış gibi gösteriliyor ve şirketin banka hesabına mal ve hizmetin bedeli gibi görünen para transfer ediliyor. Hem A kişisinin anavatanındaki şirket vergi matrahından mal ve hizmetin alım tutarını düşüyor, hem de para bir vergi cennetinin offshore hesabında güvende tutuluyor. Oxfam raporunda vergi cennetlerinde tüm dünyadan akan servetlerin büyüklüğünün 2 trilyon dolara yaklaştığı iddia ediliyor. Bu ise Türkiye’nin bir yılda elde ettiği tüm gelirlerin yaklaşık 3 katının bu ülkelerde tutulduğu anlamına geliyor.

Ancak kapitalist dünyanın her yerinden bu kadar paranın aktığı bir ülkenin temiz kalabilmesi de mümkün değildi. Uyuşturucu ve silah ticaretinden edinilen milyarlarca dolar da, güçlü devletlerin siyaset dünyasının elde ettiği gayrimeşru servetler de bu küçük ülke gibi bir takım vergi cennetlerine akıyordu. Böylece nüfusu Çorum’dan küçük olan Malta’da para tüm iktidarı belirleyen yegâne güç oldu. Para trafiği yoğunlaştıkça Malta hükümeti de rüşvet çarkına ortak olmaya başladı. Maltalı gazeteci Daphne Caruana Galizia bu rüşvet çarkının üzerine kararlı biçimde giderek, Malta hükümetinin parayla olan kirli ilişkisini ifşa etmeye başladı. Galizia’nın iddiası, Malta’nın bir mafya devletine dönüşerek tüm dünyanın kirli parasının aklandığı bir çamaşırhaneye dönüştüğüydü. 53 yaşındaki gazeteci iddialarını “Paradise Papers” olarak adlandırılan ve Alman Gazetesi Süddeutsche Zeitung'a sızdırılan offshore yatırımlarla ilgili yaklaşık 13,4 milyon gizli elektronik belgeye dayandırıyordu. Belgeler tanzim edildiğinde Malta dosyası da açığa çıkıyor. Gazeteci Galizia 16 Ekim 2017’de arabasına konan bir bomba düzeneğiyle vahşice katledildi. Annesi gibi gazeteci olan Galizia’nın oğlu Matthew cinayete ilişkin şu notu düşüyor; "Annem suikasta uğradı çünkü hukukun üstünlüğünün savunuyor, onu ihlâl etmeye çalışanları deşifre ediyordu. Devlet kurumları iş yapamaz duruma getirildiğinde, ayakta kalan son insan genelde bir gazeteci oluyor”.

İŞ İNSANLARI MALTA VATANDAŞI

Tüm bu hikâye Türkiye’nin yaklaşık 1 aydır gündeminde olan devlet, mafya ve ticaret üçgenine de yabancı değil. Geçen yıllarda Türkiye burjuvazisinin önemli isimleri Malta vatandaşlığı satın aldı. Suzan Sabancı Dinçer, Ceyda Sabancı Dinçer, Çiğdem Sabancı Bilen, Haluk Akay Sabancı ve Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı Malta vatandaşı olan Sabancılar. Sadece bu değil, Koton’un yönetim kurulu başkanı Yılmaz Yılmaz ve ailesi, Sahibinden.com adlı alışveriş sitesinin kurucusu ve sahibi Taner Aksoy ve ailesi, Kurukahveci Mehmet Efendi adıyla bilinen kahve şirketinin marka sahipleri Hulusi Kurukahveci, Nezlihan Akyürek Kurukahveci, Hulusi Doruk Kurukahveci, ilaç şirketi Abdi İbrahim'in patronu Nezih Barut, kardeşi Nesrin Esirtgen ve oğlu İbrahim Barut, Orta Anadolu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Karamancı, Reha Tekstil'in sahibi Mehmet Reha Demirdağ yine Malta vatandaşlığı olan iş insanları. Liste bunlarla da sınırlı değil. 2018’de 78, 2019’da ise 45 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan iş insanı Malta vatandaşı oldu. Bunlar Malta’nın resmi gazetesinde yayımlanan isimler.

YILDIRIM’IN OĞULLARININ ŞİRKETİ VAR

Türkiye burjuvazisinin Malta’ya olan ilgisi bir yana, siyaset dünyasının tanınır isimlerinin de Malta’yla ilişkisi var. Paradise Papers belgelerine göre Binali Yıldırım’ın oğulları Erkam ve Bülent Yıldırım, Malta’daki adresi Old Bakery Sokağı’nda görünen Hawke Bay Marine ve Black Eagle Marine şirketlerinin tek hissedarı. Denizcilik alanında faaliyet gösteren bu şirketler sırasıyla 2004 ve 2007 yıllarında kuruldu. Yıldırım ailesinin Türkiye’deki şirketinin adı ise ‘Derin Denizcilik’. Ticaret Gazetesi’nde yayımlanan ilana göre Yıldırım kardeşlerin sahibi olduğu Derin Denizcilik, 10 Kasım 2020’de Petras Denizcilik şirketini bünyesine kattı. Petras’ın yönetim kurulu başkanlığını ise Ceren Danışmanlık ve Denizcilik şirketi adına Rıfat Emrah Derince yürütüyordu. Derince ailesinin de Malta’da şirketleri bulunduğu iddialar arasında.

Hem sermaye hem de iş çevrelerinin Malta’ya olan ilgisini yeraltı dünyası tamamlıyor. Mubarız Mansimov’un FETÖ’cü olduğunu iddia ederek hakkında ihbarda bulunan Ali Kemal Çelikten’in de Malta’da Arrowstar Trading adında bir şirketi bulunuyor. Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan ilana göre bu şirketin de adresi Old Bakery sokağında. Yani Erkam ve Bülent Yıldırım’ın şirketleriyle neredeyse kapı komşusu. Zaten Mubariz Mansimov’un da sahibi olduğu Palmali Holding’in yine Malta’da şirketleri bulunuyor.

YOLCULUĞUN DURAĞI MALTA

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ailesinin de Denizcilik faaliyetleri biliniyor. Esra Albayrak, Bilal Erdoğan, Mustafa Erdoğan ve Ziya İlgen’in yönetim kurulunu oluşturduğu BMZ Group’un da Mubariz Mansimov’un Malta merkezli Palmali Holding’le alışverişleri arşiv kayıtlarında mevcut. 21 Temmuz 2014’te Sözcü Gazetesi’nin internet sitesinde halen yayınlanmakta olan habere göre Palmali Denizcilik tarafından inşa edilen Mecit Aslanov adlı gemi 35 milyon dolara BMZ Group’a satıldı. 19 Temmuz 2017 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinde halen yayınlanmakta olan habere göre Azerbaycan devletinin petrol ve doğalgaz şirketi SOCAR’ın, Erdoğan ailesine ait olduğu bilinen beş petrol tankerini Malta’da kurdukları şirketler aracılığıyla 2017 başında satın aldığı ortaya çıktı. SOCAR’ın Malta’da kurduğu BMZ Group’un gemilerini satın alan SOCAR Logistics DMCC adlı şirketin başındaki isimse, Azerbaycan vatandaşı İlham Gadim-Zada. Zada’nın tüm bu hikâyenin içindeki rolü Mansimov’u FETÖ’cü olduğu iddiasıyla şikâyet eden Ali Kemal Çelik’tenin de patronu olması. Gün ışığına çıkarılan bu bilgiler European Investigative Collaboration (EIC) konsorsiyumunun projesi olan ve 13 yayın kuruluşuyla 16 ülkeden 49 gazetecinin dahil olduğu Malta Files’a dayanıyor.

Suç örgütü lideri Sedat Peker, Mansimov’a FETÖ’cü olduğu yönünde iftira atılarak parasına çöküldüğünü iddia ediyor. Peker’in hedefinde Mansimov’un şirketi Palmali Denizcilik’e ait Bodrum Yalıkavak Marina’nın yönetim kurulu başkanı Mehmet Ağar var. Ancak paranın izi takip edildiğinde Bodrum’dan başlayan yolculuğun durakları arasında Malta’nın da olduğu açık.