Konfor anlayışlarımız, yaşadığımız şehirlerin doğal dokusundan bizleri uzaklaştırıyor. Zamanımızın büyük bir bölümünü trafikte, yılgın ya da öfkeli bir biçimde geçiriyoruz. Pek çoğumuz ev-iş-otopark-benzin istasyonu koordinatlarına yerleşmiş birer ‘karbon ayak izi’ verisiyiz. Modern yaşamın yarattığı ataleti sorguladığım şu günlerde çift tekerli, şiirli, bilge bir manifesto okudum. Rutinleri kırmak adına yüreklendirici bulduğum, özgürlüğe davet niteliğindeki bu manifestoyu; ‘Bisiklet Manifestosu’nu sizlerle paylaşmak istiyorum.


Sanatçı kimliğinin yanı sıra değerli bir araştırmacı ve düşünce insanı olan Aydan Çelik’in ‘kardeşlerime ve kardeşliğe’ ithafıyla okura sunduğu kitap, iki tekerlekli basit bir nesnenin 200 yıllık gelişim seyrine tutku, aşk, bilgelik ve sükûnetle yaklaşıyor. Nice sanatçıya, bilim insanına, fikir önderine ilham vermiş olan bisiklet, kendisi de bir bisiklet tutkunu olan Aydan Çelik’in ilham aldığı eser ve fikirlerle harmanlanıyor, bütünleşik bir anlatımın başkahramanı oluyor. Çizgilerle süslenen metinler şaha kalkıyor.

manifestonun-boylesi-967648-1.



Kitabın sunuşu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ait. Manifestonun 70 maddesine eşlik eden 70 illüstrasyon ile içerik zenginliği tartışılmaz olan kitap için İBB Başkanı, ‘elimizden düşüremeyeceğimiz bir eser’ ifadesini kullanıyor. Okura, 2022 yılında Avrupa Bisiklet Rotaları Ağı ‘EuroVelo’ ya İstanbul adına resmi başvuruların yapılacağı müjdesini veriyor.

İkinci dünya savaşından sonra motorlu araçların yaygınlaşması bisikleti ikinci plana atsa da günümüzde küresel iklim krizi ve metropollerdeki ulaşım zorlukları gibi nedenler bisiklete gösterilen ilgiyi yeniden arttırdı. Tasarımları gün geçtikçe geliştiriliyor. Bisikleti yaşama çok yönlü entegre etmek ise planlama ve istek gerektiriyor.

Manifestonun ortaya çıkışı 2005 yılına dayanıyor. BirGün gazetesi yönetimi klasik gazete eklerine bir alternatif olarak bisiklet eki hazırlama kararı alıyor. O dönemde BirGün’de çalışan Aydan Çelik, bisiklet felsefesinin en etkili aktarım yollarından biri kabul edilebilecek yaklaşık 30 maddelik manifestoyu bir gecede hazırlıyor. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik baş ilkeleriyle dikkat çeken manifesto yoğun ilgi görüyor ve pek çok alanda kullanılıyor. Kaleme aldığı manifestonun olgunlaşmasını bekleyen Aydan Çelik yıllar içinde 80 madde ile manifestoyu derinleştiriyor. Açıklayıcı, okurda araştırma isteği uyandıran somut ve soyut ipuçlarına yer veriyor. İlham, fikir, nesne arasında kurulan bağıntılar sayesinde bisiklet, bir araç olmanın ötesine geçiyor ve ruha bürünüyor.

manifestonun-boylesi-967649-1.



Bisiklet kültürünü güç-hak-demokrasi eksininde de ele alan yazar, bisikletin ülkemizdeki tarihinin demokrasi tarihimiz gibi inişli çıkışlı olduğuna dikkat çekiyor.
Bisiklet özgür çocukluğun en önemli sembollerinden biri. Yazara göre çocukluk ‘hayatla izdivacın balayı günü.’ Masalların cadıları da, Bağdat’taki Şehrazat da, gölge oyunundaki muhabbet de, Köroğlu’ndaki hakikat de çocuk yetişkin ayrımı yapmaksızın okura sesleniyor. Bir cümlelik güçlü ifadeler ile bildiklerimiz pekişiyor, bilmediklerimiz ise yazarın zarifçe uzattığı merak oltasına takılıyor.

Belki Godot gelmiyor, Oblomov hareketlenmiyor ama sanatın ve sanatçının vicdanında hak ile güç dengesi kuruluyor. Emek, adalet, iyi, kötü, tevazu ve isyan sayfalara yerleşiyor. Bedenin ve ruhun terapisti olabilen bisiklet, devrimin ve sonsuzluğun sembolü de olabiliyor. Bazen bir politikacıyı üstünden atıyor, bazen büyük bir şairin çocuğuna ulaştıramadığı armağan oluyor.

Bağlamanın, bisikletin ruh eşi olduğunu biliyor muydunuz? Ya da ‘Sele üstü aşıkları’ için yapılmış ilk besteyi?

Manifestonun bir idrak meselesi olduğunun altını çizen Aydan Çelik, Gogol’den John Lennon’a, Hemingway’den Neşet Ertaş’a bilgi ve belgeler eşliğinde bir kültür şöleni hazırlamış. Mekânın ve insanın, icadın ve mucidin, gerçeğin ve hayalin, meleğin ve şeytanın birlikte pedal çevirdiği bu şölende Dali, Tanpınar ve Einstein ile de karşılaşıyorsunuz, Fatma Aliye, Spartaküs ya da kendi karnavalının yıldızı olmayı seçenlerle de… Manifestoyu okurken kadrajınız değişiyor, ezberleriniz bozuluyor.

Sayfalar arasında Türkçe yazılmış ilk bisiklet seyahatnamesinin izlerini sürebilir, “Nietzsche Ağladığında” kitabına selam gönderebilirsiniz. “Gerçekçi olurken imkânsızı isteyen” âşıklarla karşılaşabilirsiniz. Bisiklet tarihçilerinin “bu sporun en büyüğü kim?” sorusuna verdikleri cevabı öğrenirken, genç yaşta hayatını kaybeden bisikletçileri hüzünle anabilirsiniz.

manifestonun-boylesi-967650-1.
BİSİKLET MANİFESTOSU
Yazan-Resimleyen:
Aydan Çelik
Editör: Bülent Ulus
Yayın Danışmanı: Vahit Uysal
İBB Kültür Sanat Yayınları



Etkileyici manifestodan birkaç alıntı yapmak isterim;

“Bisiklet Sisifos’dur: Umutsuzluğun bilincindeki mutluluktur.”
“Bisiklet Frankenstein’ın akranıdır: Tambora’dan doğandır.”
“Bisiklet Şeytan Arabası’dır: İtaat mi? O da kim?”

Sizce de yeterince merak uyandırıcı değil mi?

İnsanlık tarihinde binlerce yıl bir köşede keşfedilmeyi bekleyen bisiklet öyle bir tutku ki bu tutkuyu kendi çocukluğunuzda, çocuklarınızın bisikletleri ile kurdukları bağda, bisikleti olmayan bir çocuğun özleminin derinliğinde, bisiklete kavuştuğu anın görkemli sevincinde bulabilirsiniz. Bisiklet insanın güçlü iç sesi, direnişi, sürerken düşüp yaralansa da kalkıp yeniden sürüşü, cesaretidir.

“Bisiklet özgürlüktür: ferman padişahın, dağlar bizimdir.”