Ocak 2009’da bir yazıma; “Köşeler babalarımızın malı değil, tabii. Ancak, burada olduğu gibi okurla ilişki aile ilişkisi kadar sıcak ve yakın olunca…” diye başlamışım.

Öyle olunca, köşe sizden çok okurların oluyor. O yüzden bugün; üstelik Libya’ya asker gönderme, Kanal İstanbul, yerli ve milli otomobil, TBMM’nin ve Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 100. yılı gibi konular gündemdeyken, köşeyi epeydir “bunu yaz” diyen Ankaralılara bırakıyorum.
Ama, madem Mansur Yavaş’a yazıyoruz, önce bir teşekkür: Büyükşehir Belediyesi, gece gündüz çalışarak her gün on binlerce insanın kullandığı Eskişehir Yolu üzerinde harika bir düzenlemeyi kısa sürede bitirdi. O yolda iş ve ev arasında günde yaklaşık 100 km. yapan bir Ankaralı olarak teşekkür benim de borcum.

Bu da; pek çok Ankaralının, Büyükşehir Belediyesi için imzalamaya başladıkları dilekçe:

“Beşevler Meydanı’na komşu mahallelerde oturuyor ve/veya hemen her gün oradan geçiyorum. Nihayetinde Ankara’yı seven bir Ankaralıyım.
Beşevler Meydanı’na bakan, yıkılmadan önce Uygulamalı Otelcilik Turizm Lisesi’nin bulunduğu alanın geniş, yeşil bir alan olarak değerlendirilmesini, hemen yanında bulunan ve kısa süre önce boşaltılan Konservatuar binasının elden geçirilip kamusal yarar gözetilerek öncelikle mahallelinin de yer aldığı sivil kurumların kullanımına açılmasını öneriyorum.

Ankara’nın merkezi bölgelerinde toprağa, geniş, yeşil alan ve meydanlara ihtiyaç olduğunu düşünüyor ve beton, asfalt içermeyen örnek bir yeşil alan yapılmasını ısrarla talep ediyorum.”

Kent ve çevre duyarlılığının olağanüstü geliştiği ve toplumsal muhalefetin motoru olmaya başladığı, İstanbulluların Kanal İstanbul’a karşı kanaldan da uzun kuyruklar oluşturduğu bir zamanda, Ankara’nın göbeğinde tarihsel ve kültürel olarak da anlamlı bir alanın yeşertilerek korunması talebi yükseliyor.

İnsanlar Belediye’deki Mavi Masa’ya başvurup taleplerini iletiyor ve “alanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tasarrufunda olduğu”, “park alanı olmadığı”, bu yüzden “belediyenin yapacağı bir işlem bulunmadığı” yanıtını alıyorlar.

Konuya duyarlı Ankaralılar ise bu iş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ilgilendiriyor olsa bile; “Doğrudan bizim seçtiğimiz ve betonlaşmaya değil yeşile yatırım yapacağını söyleyen belediye başkanlığının sorumluluğundadır. Bu nedenle, vatandaşların talebini dikkate alarak bölgenin mevcut binalarını (konservatuar) koruyarak diğer parsellerin ise yeşil alan olarak değerlendirilmesini sağlayacak çözümleri belediyenin yaratacağını düşünüyoruz.” diyorlar.

Mansur Yavaş’a seslenirken, özellikle CHP’li Meclis üyelerin ilgisini de talep ediyorlar. Ne yazık ki, son yıllarda Ankara gökdelenlerle dolan, nefes alamayan bir kent olma yolunda epey ilerledi. Nefes alma alanlarından biri olan AOÇ saray oldu, ODTÜ ormanları ucundan kıyısından tırtıklanıyor.

Şimdi, Ankaralıların yeşil bir meydan olarak korumaya gayret ettikleri Beşevler’deki Ankara Devlet Konservatuvarı binası da yıkılırsa; içinden Fazıl Say, Ruhi Su, Zuhal Olcay gibi sanatçıların da geçtiği bir tarih de yıkılmış olacak.

Beşevler’i betona kurban etmemeye kararlı Ankaralılar, taleplerine karşı dillendirilebilecek “AKP çoğunlukta, mecliste reddedildi” mazeretlerine karşı, Yavaş’ın; “Hâlâ bazı kafalar asfalt, beton belediyeciliğinde kaldı. Ben şimdi 100 milyon ton asfalt döksem, iyi belediyeci mi olacağım? Önemli olan vatandaşların yerel ihtiyaçlarının tespit edilip, çözülmesidir.” sözlerine güvenmek istiyorlar.

Köşeyi okurlara bıraktım ama şu notu eklemeden bitirmeyeyim; bir Ankaralı olarak Beşevler’le ilgili dilekçeyi ben de imzalıyorum!