Türkiye’yi 12 Eylül Askeri Darbesine götüren kanlı yolda “Maraş Katliamı” önemli bir köşe taşı oluşturdu. Olayın üzerine geçirilen sis perdesi bugün de tam anlamıyla...

Türkiye’yi 12 Eylül Askeri Darbesine götüren kanlı yolda “Maraş Katliamı” önemli bir köşe taşı oluşturdu. Olayın üzerine geçirilen sis perdesi bugün de tam anlamıyla açılmış değil. Nedeniyse basit: Bu katliamın icracıları ülkücüler ama kurmay heyyeti ise devletin bütün kademeleriydi.

1978 yılının 19 Ocak günü Çiçek sinemasında başrolünü Cüneyt Arkın’ın oynadığı “Güneş Ne zaman Doğacak” adlı filmin gösterimi vardı. Dönemin ender milliyetçi filmlerinden olan “Güneş Ne Zaman Doğacak”ın ilk gösterimi sırasında sinemaya ses bombası atıldı. Film milliyetçi, seyirciler ülkücü olduğuna göre bombayı kim atmış olabilirdi?

Memlekette siyaset sağ-sol çatışması üzerinden ilerliyor… Haliyle solun günahı olarak ilan edildi. Ama daha sonra Maraş Katliamı Davası’nın 1 numaralı sanığı olarak yargılanacak olan Ökkeş Kenger’in (daha sonra Şendiller soyadını aldı) bu bombayla arasında sıkı bağlar ortaya çıktı!

Ülkücüler sinamayı boşaltıp, CHP binasına doğru yürüyüşe geçtiler. Alevilerin kahvesini bombaladılar. Sadece mahalle sakinlerinden Gıjgın Dede vefat etti.

Bu “yeterli” değildi!

İki gün sonra (21 Aralık 1978) iki solcu öğretmen Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Onların cenazesinde camiye toplanlar, ülkücüler tarafından şehre şöyle anons edildi:

-Solcular toplandı, camileri yakıp bizlere saldıracaklar!

Bütün bunlar olurken devlet ne yapıyordu?

Katliamdan sonra İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Hasan Fehmi Güneş şöyle diyor:

-MİT bize bilgi aktarmadığı gibi olayların içinde rol aldı, yönlendendirdi!

Şimdi bir an için durup Aziz Tunç’un Belge Yayınlarından çıkan “Maraş Kıyımı” kitabına bakalım… 

“ABD Büyükelçiliği 1. Katibi Robert AlexanderPeck katliamdan birkaç gün önce Maraş’a gitmiş, sağ parti yöneticileri ve işadamlarıyla görüşmüştü.”

A.Peck’in daha önceki görev yerlerindeki faaliyetlerinden şikayetçi olan H. Fehmi Güneş, “her gittiği yerde olaylar çıkıyor” diye yakınıyor, bununla da kalmamış sınır-dışı edilmesini da sağlıyor!

Ancak bir süre sonra Hasan Fehmi bir komplo görevini bırakınca, bu uzmanlar yeniden Türkiye’ye dönüyorlar. Alexander Peck, 1980 Mayıs’ında Çorum’a gidip sağ parti temsilcileriyle görüştükten sonra Çorum Olayları patlıyor!

Maraş Katliamından 20-25 gün önce Alevi Mahallelerinde numaralandırma çalışmaları başlıyor! Bazı kapı numaraları yerine yenileri yazılırken bazılarına kırmızı çarpı işareti konuluyor. Bu işlemi yapan memurlar ise başka şehirlerden dış görevle Maraş’a getiriliyorlar.

Sadece PTT değil başkaları da var. Mesela olaylardan sonra soruşturmayı yürüten Kazım Ulusoy adlı polis müfettişi yazdığı raporda şöyle diyor:

“Adıyaman ilinden gelerek Çelik Palas Oteline 19-20 Aralık günleri konaklayan 26 kişi kendilerini Milli Piyangocu olarak tanıtmışlardır.”

Daha sonra Milli Piyango İdaresi bu isimlerde bayileri olmadığını belirtmiştir!

Soruşturma dosyasında Ankara’dan Maraş’a gelen başka “konuklar” olduğu da vurgulanıyor: Haluk Kırcı, Ünal Ağaoğlu, Mustafa Özmen, Hüseyin Yıldız…

En baştaki isim size tanıdık gelmiyor mu?

Nikah şahidi Mehmet Ağar olan ülkücü Haluk Kırcı!.. Devletin ihtiyacı olan her yerde her zaman, hazır ve nazır:

-Kimi öldüreceğiz efendim?