Valilik 15 Aralık tarihli yazısı ile Maraş Katliamı’nın 37. yılında yitirilen insanların anılmasını ‘yasaklamış.’ Gerekçesi; “Kamunun genel huzurunu onarılamayacak derecede bozmak”imiş!

İnsanlığa karşı işlenmiş alçakça suç olan Maraş Katliamını lanetlemek ve acıları yaşamak ‘yasaklı’ olamaz!
Ama yasakladılar. Bu yıl sınırlı sayıda Alevi kurum temsilcisinin yitirdiklerini anmasına polis ablukası altında izin verildi. Maraş dışından gelenlerin ise şehre girmesi yasaklandı. Sivas’ta insanların yakılmasına, Suruç’ta ve Ankara’da insanların IŞİD tarafından öldürülmesine engel olamayan devlet, Alevilerin Maraş’ta yitirdiklerini anmasına ve acısını yaşamaya tahammül göstermiyor ve engel oluyor.
Toplumsal hafıza, vicdan ve adalet duygusuna sahip hiçbir akıl, katliamda yitirdiklerini anmak isteyenleri yasaklamaz. AKP, Maraş Katliamı’yla yüzleşmek istemiyor. Suçlunun suçunu örtme telaşıyla ‘yasak’ kararı veriyor.
Hakikatleri kolayca tersyüz ediyorlar. Anma duygusu ‘huzuru bozmak’mış! Peki 37 yıldır toplumun psikolojisi üzerinde telafisi zor yaralar açan bu insanlık suçu katliamın sarılmayan yaralarını kim saracak? Katliamın yarattığı travmaları ve tahribatları kim onaracak? Maraş katillerinin ve devletin huzurunu düşünen akıl, mağdurların huzursuzluğunu ne zaman anlayacak?
Anlamazlar…
Yitirilen insanları anma, mezarlarına karanfil bırakmayı ve bir Gülbang okumayı “Maraş’ta huzur bozulmasın” diyenlerde, biraz vicdan ve adalet duygusu olsa, 1978’de Maraş’ta huzuru kimin bozduğunu itiraf ederler?
İnsanlık suçunda yitirdiklerimiz mi? Yoksa Maraş’ın katliamının gerçek sorumlusu devlet mi?
Cami ve sinema bombalandı” diyerek halkı tahrik edip, galeyana getirerek ve Maraş Katliamı’na ve insanlık suçuna ortak kılanlar mı?
Yoksa, karnında doğmamış bebeği ile öldürülen Elif ana mı?
Evet kim bozdu Maraş’ın huzurunu Sayın Vali?
Çocukların bile öldürüldüğü ve sokakların cesetlerle dolduğu bu insanlık suçuna “Müdahale edin” talebine, 500 bin askeri ile NATO’nun en büyük ordusuna rağmen “Yeterli gücümüz yok” diyen Kenan Evren olmasın?
Peki, Cuma namazında “Oruç ve namazla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır” diyerek, halkı “Allah için cihat başına” davet eden Diyanet’in Maraş’taki imamı mı huzuru sağladı?
Gerçekten Maraş’ta huzuru kim bozdu Sayın Vali?
Genç kızların memelerinin kesilip sopaların ucuna takıldığı bir katliamı gözünüzün önünde canlandırabiliyor musunuz Sayın Vali?
Söyleyin kim bozuyor huzuru?
Kocaman bir kazanda kaynar suya atılarak öldürülmüş bir Kızılbaş çocuğunun çocuk cesedi mi bozdu huzurunuzu?
Yoksa çivilendiği ağaçta ateş edilerek öldürülmüş bir yetişkin Kızılbaş cesedi mi?
Sakın CIA ve Pentogun ürünü Özel Harp Dairesi ve kontrgerilla gibi derin yapılar birilerinin ‘huzuru’ için Alevilere ve solculara katliamlar düzenleyerek huzuru kaçırmış olmasınlar? Bundan haberim yok demeyin sakın, güceniriz vallahi Sayın Vali.
O karanlık günde 10 yaşındaki bir çocuk kaçarak komşularına sığınıyor Sayın Vali. Ancak onca yıllık komşuları o çocuğu evlerine almıyorlar. O karanlık günde öldürülen çocuklar şimdi toprağın altında Sayın Vali.
Şimdi yine soruyorum Vali Bey, huzuru öldürülmüş o çocuklar mı bozdu?
Maraş’ta ölenlerin anılmasını ‘huzur’ adına yasaklamak olsa olsa, Özel Harp Dairesi ve kontrgerilla gibi hukuk dışı ve derin devletlerin aklanmasına ve ‘huzuruna’ hizmet eder!
Yüzlerce insan öldürüldü. Yüzlercesi yaralandı. Binlerce sürgün ve onbinlerce zorunlu göç yaşandı. Tüm bunlar Türk İslam Sentezinin huzuru için yaşanmadı mı Sayın Vali?
Huzur’muş!
37 yıldır Maraş’ı Alevi’ye yasakladınız.
Binlerce polis ve asker, TOMA ve zırhlı araçlarla kent girişlerine kurduğunuz barikatlarla mı sağlayacaksınız huzuru?
Suruç’ta, Diyarbakır’da, Lice’de, Cizre’de ‘huzur’ için mi barikatlar kurdunuz Kürtlere?
Ellerinde karanfillerle devlet barikatları önünde bekleyenler mi huzuru kaçıranlar ? Yoksa kurulan barikatların arkasında duran devlet mi?
Maraş Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin anılmasının ve katliamla yüzleşme çağrısının AKP tarafından yasaklanması manidar değildir. Alevilerin de “Maraş ve diğer tüm insanlık suçları katliamlarla yüzleşmeliyiz” diye kamuoyunun vicdanına seslenmesi manidar değildir. Herkes kendine yakışanı yapıyor.
Yüzleşmek lazım. Çünkü geçmiş çok temiz değil. İnsanlık suçlarıyla dolu karanlık bir tarih kendisine ışık tutmamızı istiyor. Işık tutacağımız çokça karanlık adres var. Orada halen solcular, Aleviler, Ermeniler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler, Rumlar ve daha birçok katliamla eksiltilen ama tüketilemeyenler oturuyor.
Huzur için devleti yüzleşmeye davet edeceğiz. Yitirdiklerimizi ise yasaklarınıza rağmen anmaya ve unutturmamaya devam edeceğiz.