Erdoğan’ın tek çözümü seçimden mümkün olduğu tarihe kadar kaçmak. Bir yandan otoritesini kolluk gücünden yargısına kadar en sert biçimde uygulayacak diğer yandan da sokağı cemaatlerle kontrol edecek. Hedef örgütlü azınlığın, örgütsüz milyonları yönetmesi.

Marjinalleşen AKP ve Erdoğan’ın çaresizliği

YAŞAR AYDIN

Siyasal iktidarın düşüşü hızlandı. Erdoğan, tutunacak bir dal, ayağını basabilecek bir kaya parçası arıyor. Bu yüzden harekat planını, “önce düşmekten kurtulayım sonra yeniden tırmanırım” fikri üzerine inşa etti. Burada tutunduğu dal olan MHP’nin ise, daha da aşağıya düşmemek için ayağını bastığı kaya parçası da cemaat ve tarikatlardan başkası değil.

DÜŞTÜKÇE ESKİYE SARILDI

Son bir yılda yapılan tüm kamuoyu yoklamalarının ortak noktası Cumhur İttifakı’nın gözle görünmeye başlayan erimesi oldu. Anlık değişiklikler dışında hem Erdoğan hem de ittifak oyları istikrarlı bir şekilde aşağıya doğru gidiyor.

Son olarak 2020’nin son günlerinde yapılan anketler de bu tabloda değişiklik olmadığını gösterdi. Üstelik bu kez farklı olarak Erdoğan’ın da seçmen üzerinde etkisinin azalmaya başladığı görülüyor. Son bir hafta içinde yaşanan türban, Ayasofya tartışmalarını da bu tablodan bağımsız düşünemeyiz.


YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN

Erdoğan, öncülü olan Erbakan gibi cemaat ve tarikatlarla belli bir mesafede duran tutum sergiledi. Ama onu iktidara götürecek Gülen’e “hayır” diyemedi ve AKP tarikat ve cemaatlere açıldı. Yine de parti içinde belirgin bir tarikat-cemaat gücünden bahsetmek doğru değil. Gülen Cemaatiyle girilen savaş, 7 Haziran seçimleri sonrası yaşanan gelişmeler Erdoğan’ı koalisyonlara mecbur bıraktı. Bu durum neredeyse tek sermayesi olan “lider Erdoğan” imajını zedeledi ve o tarihten itibaren saat onun aleyhine işlemeye başladı.

Erdoğan kum saatini bir kez daha ters çevirmek istiyor. Yeni başlangıç için basacağı bir zemin arıyor. Anlaşılan o ki cemaatler, o fikriyatın doğrudan ve dolaylı etkilediği kesimler Erdoğan için başlangıç noktası olacak. Önce orayı konsolide etmek istiyor. Bunu hem muhalefete karşı yapmak zorunda hem de gün geçtikçe etkisi artan MHP’ye karşı yapmak durumunda. Konsolide olmuş, örgütlü bir güce ihtiyaç duyuyor.

NEFESSİZ BIRAKACAK

Erdoğan, sokakta kendisine hareket alanı yaratacak örgütlü cemaat-tarikatları bir bütün olarak yanında istiyor. Bugünlerde artan cemaatler arası yaşanan iç trafik bunun bir göstergesi. Anlaşılan o ki bu konuyla ilgili bazı cemaatler ve isimler Erdoğan tarafından görevlendirilmiş. AKP’ye destek konusunda tereddüt etmemeleri isteniyor. AKP Lideri böyle bir örgütlü kesimi arkasına alırsa işinin daha kolay olacağına ve yeniden yükselişe geçebileceğine inanıyor.
Ekonomik ve siyasal krizle birlikte artmaya başlayan hoşnutsuzluğun toplumsal bir muhalefete dönüşmemesi için yeni baskı yöntemleri geliştirilmeye de devam ediliyor. Derneklerden sendikalara, üniversitelerden meclise kadar uzanan her nokta baskı altına alınmaya devam edecek. Her itiraz en sert şekilde bastırılacak. Muhalefetin boynuna basıp nefessiz bırakılacak.

Sokakta cemaat-tarikat ve onların dolayımında bulunan kesimlerle etkinliğini artırırken, elinde bulundurduğu devlet gücüyle gelişebilecek her itiraz daha başlangıç aşamasında bastırılacak.

AZINLIĞIN MUTLAK İKTİDARI

Erdoğan bu koşullarda gireceği seçimleri kazanma şansı olmadığını görüyor. O yüzden seçimden mümkün olduğu tarihe kadar kaçmak tek çözüm. Bu süre içerisinde de ülkeyi yönetmek için dayanaklara ihtiyacı var. Bu konuda şansı olmadığını net biçimde görüyor. Bir tarafta kamu otoritesini kolluk gücünden yargısına kadar en sert biçimde uygulayacak diğer taraftan da sokağı cemaatlerle kontrol edecek. Hedef örgütlü azınlığın, örgütsüz milyonları yönetmesi. Eriyen, gücünü kaybeden Erdoğan’ın bunu başarıp başaramaması kuşkusuz ayrı bir tartışma konusu. Ama böyle bir yolun toplumsal ve siyasal sonuçları olacağını söylemek mümkün. Bir yanı AKP içine, diğer yanı iktidar ortağı MHP’ye uzanacak gelişmelere tanıklık etmek için çok beklemeyeceğiz. Ama gerçek ve sonuç alacak mücadeleyi Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı bu hatta karşı duran milyonların ne kadar örgütlenip örgütlenemeyeceği belirleyecek.

***

TÜRBAN 20 YILDIR GÜNDEMLERİNDE

Erdoğan ve AKP’yi zirveye taşıyan dinamik güçlerden biri hiç kuşku yok ki eğitimli, muhafazakâr kadınlar oldu. Hem milli görüş fikrini hem de daha sonra AKP ile oluşan politik çizgiyi en geniş seçmen tabanına onlar taşıdı. Erdoğan’ın sahadaki sesi oldular. AKP’nin ilk dönem uygulamaları da eğitimli, ekonomik ve toplumsal hayata dahil olmak için sabırsızlanan bu kesimlerin taleplerini karşılamaya yönelik oldu. Türban bu alandaki en önemli simgelerden biri. Türbanın basit bir ‘mağduriyet’ argümanı olarak görülmesi yanlış olur. Türban sisteme dahil olmak isteyen başı örtülü ya da değil tüm kadınların önüne konulan görünmez bariyerlerin kaldırılması simgesine dönüştürüldü. AKP buradan çok önemli sempati topladı. O yüzden aradan 20 yıl geçmesine rağmen hâlâ oradan ayrılmıyor.