Marmara Üniversitesi’nin kentin dört bir yanına dağılmış kampusları bir bir elden çıkıyor. Son hedef Spor Bilimleri Fakültesi. Üniversiteliler adeta kentin dışına doğru sürülürken onlardan kalan ‘iştah kabartıcı’ kampuslarda vakit kaybetmeden beton binalar boy veriyor.

Marmara kampusları için paylaşım savaşı

Semra KARDEŞOĞLU

AKP’nin kurduğu 60 ve 61’inci hükümetlerde Kültür Bakanı olan Ertuğrul Günay, 2009 yılında yaptığı açıklamayla bir kez daha şaşırtmıştı. Günay, İstanbul Boğazı’ndaki kamuya ait binaların -ki bunlar içinde en büyük kısmı lise binaları oluşturuyordu- Kültür Bakanlığı’na devrini hedeflediklerini söylemişti. Bu devir sonrası da yerlerine otel yapılabileceğini duyurdu. Bir bakanın ilk hedefinin bu olması içimizi cız ettirmişti elbette.

Boğaz kıyısındaki okullar demek bana göre toplumda giderek derinleşen eşitsizliklerin, büyük uçurumların bir an olsun eşitlendiği yer demekti (Şimdi o olasılık çoktan tükendi. Çocukların o küçük eşitlik hakkı da neredeyse yok oldu, imkân eşitsizliği denizinde). Şöyle ki: Anadolu’nun bir küçük ilçesinde ilkokulu, ilköğretimi bitirmiş bir çocuğun, ömrü boyunca bir kez olsun İstanbul Boğazı’na bakan bir sınıfta ders görebileceği, Boğaz’a karşı uyuyabileceği, sonra sabah köprüye bakarak çayını içip kahvaltısını yapabileceği tek mekân bu okullardı. O çocukların aileleri, köylerinden kasabalarından çıkmamış olsalar da çocuklarının gittikleri okulları ‘Boğaz’ın yanında okuyor” diye tarif ederlerdi. Kabataş Erkek, Galatasaray Üniversitesi, Kuleli Askeri Lisesi…

Günay, gelen tepkiler üzerine bu otel planına müzeyi ekledi. O talep ve sözler tarih defterinde çoktan yerini almıştı. İsteklerinin bir bölümü gerçekleşti. Bir bölümüne şimdilik dokunulmadı.

KİME TAHSİS EDİLDİ?

Tüm bunları niye anlattım? Kısa bir süre önce ortada böyle hiçbir mesele kalmamış gibi, "Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Naci İnci, sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı: "Mevcut kampus alanlarımızın eğitim, öğretim faaliyetlerimizin artan ihtiyaçlarına yetmemesi üzerine yaptığımız girişimler sonucu, bugüne kadar Marmara Üniversitesi’nin kullanımında olan Anadolu Hisarı’ndaki kampüs alanı, mevcut kampüslerimize ek olarak üniversitemize tahsis edilmiştir." Ardından 122 bin metrekarelik alanın tahsisine destek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve tahsisi gerçekleştiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a teşekkür etti.

Böylece biz yine bir ilke tanıklık ettik. Bir üniversitenin kampusu bir başka üniversiteye tahsis ediliyor ve bunu ‘verilen’ üniversitenin rektörü açıklıyordu. Söz konusu alan bu kadar büyük ve Boğaz kıyısında olunca dikkatleri çekti elbette. Konuya daha yakından bakalım öyleyse.

marmara-kampuslari-icin-paylasim-savasi-987429-1.

BATAN GEMİNİN MALLARI

Türkiye’nin ve İstanbul’un en köklü üniversitelerinden biri Marmara Üniversitesi. Biz İstanbul Üniversitesi’nde Beyazıt’ta okurken bilmeyenlere ‘İşte o büyük kapının olduğu yer’ der geçerdik de Marmara’nın yerini bir türlü tarif edemezdik. O kadar geniş bir alana yayılmıştı ki; Bahçelievler’den Tarabya’ya, Dolapdere’den Göztepe’ye, Haydarpaşa’dan Anadolu Hisarı’na... Uzunca süredir bu kampusların Maltepe Başıbüyük’te toplanması projesi sürüyor. Bir bölümü taşındı. Geriye kalanlar ne oluyor? Marmara’nın kentin kalbindeki güzelim kampusları tek tek elden çıkarılıyor. Batan geminin malları sanki.

Haydarpaşa’da yıllarca eğitim veren hukuk fakültesi binası örneğin, bir günde kurulan Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devredildi. Nişantaşı’ndaki iletişim fakültesi binası DAP Yapı’ya devroldu, Halkalı’daki arazi ise TOKİ’ye. Hedefteki son kampus Anadolu Hisarı Spor Bilimleri Akademisi’nde eğitim görenlere bu gelişmeyi nasıl değerlendirdiklerini sorduk. Endişelerini ve olması gerekenleri de. Üniversite sadece ders verilen ders alınan bir adres midir? Kim ‘Evet’ der ki buna? Çevresiyle, binasıyla, kampusuyla bir bütündür. Ve üniversitenin kente yakın olması bir öğrencinin yetişmesinde büyük önemdedir.

Aynı zamanda BirGün yazarı da olan akademisyen Müslüm Gülhan, fakültenin 1989 mezunlarından. Akademinin 1975 yılında kurulduğunu belirterek şöyle özetliyor yaşanan durumu: "O yıllarda bizim okulumuz dışında spor akademisi Celal Bayar ve Gazi’de var. Şimdi 60’a yakın spor akademisi var. Bu büyük bir misyon. Antrenör, öğretmen, akademisyen ve yöneticilerin yüzde 80’i buradan mezun. 15 bin mezun verdi yaklaşık. Sosyal bir hafızaya sahip. Sosyal bir etkileşim alanı. Oxford, Cambridge’i ortaya koyan tarihsel derinliği değil midir?

Anadolu Hisarı baktığınızda milyarlarca liralık yatırım yapılmış bir kampus. Futbol sahası, tenis kortları, jimnastik salonları, laboratuvarları var. Bunlar hep yıllar içinde oluşmuş, bir günde yapılmamış. Bu kadar derin birikim için ‘Boğaziçi’ne verildi’ deniyor. Çevre Bakanlığı üzerinden hareket ediliyor. Neden? Bunu neden Naci Bey açıklıyor? Öğrenciler, akademisyenler, mezunlar ve çevre halkı sürece dahil edilmeden böyle bir karar verilebilir mi? Burası Marmara Üniversitesi’nin tapulu malı. Marmara Üniversitesi’nin tüm binaları zaten tek tek gitti. Nişantaşı, Haydarpaşa, Tarabya. Üniversite, tüm çevresini de o eğitim sürecinin içine katar. Çevresinde bir değişim yaratır."

KUŞAKTAN KUŞAĞA MİRAS

"Anadolu Hisarı’ndaki kampus alanı kamusal arazi, bu anlamda imara açılamaz" diyen Marmara Üniversitesi Beden Eğitim ve Spor Yüksek Okulu (MÜBESYO) Mezunlar Derneği Başkanı Ali Şahin, meselenin bir özelleştirme yolu olduğu görüşünde. Şahin şöyle konuşuyor: "Aslında Marmara’nın en büyük kaybı Demirel döneminde Halkalı arazisinin TOKİ’ye verilmesi oldu. Üniversite eğitimini bir kampusta almak önemlidir. Kamp kurmak gibi. Orada bir atmosferi paylaşırsın. Geçmişte yatılı eğitim neden planlanmışsa kampus aynı nedenle planlanmış. Ortak bir yaşam alanı, ortak bir kültür. Örneğin 84 mezunları bahçede bir havuz yaptırmış. Sonraki kuşaklar bundan faydalanıyor. Akademi denilen şey eğitim ya da öğretimin ötesinde sizin kariyerinizi geliştiren bir kültür kazandıran yerdir. Biz öğrenci olduğumuz dönemde Boğaz’da yüzerdik mayıs, haziran başında. Şimdi apartmanda ya da yerleşim yerinden uzakta tesisleri olan üniversiteler var. Olur mu böyle? Her tesisin bir kültür kodu var. Anadolu Hisarı kampusu da böyle. 40 yıldır var. Tarihi boyutu var. Şimdi İTÜ Taşkışla binasının yerini herhangi bir şey tutar mı?"

SPORUN KALBİ VE BEYNİ

MÜBESYO Mezunlar Derneği Başkan Yardımcısı Songül Öztürk, söylenti biçiminde ortaya çıkan iddiaların resmiyete dökülmeye çalışıldığını savunuyor. Anadoluhisarı kampusunun Türkiye’deki sporun kalbi ve beyni olduğunu söylüyor. Kampusun başka bir yere taşınmasının sadece bir üniversitenin değil tarihin taşınması anlamına geldiğini savunan Öztürk, şöyle diyor: “Marmara mezunları sadece sporda değil çok farklı alanlarda öncü olmuş isimlerdir. Sporun her türünde öncü olmuşlardır. Çok sayıda milli sporcu, şampiyon burada yetişmiştir. Ayrıca spor akademisi olarak planlanmış temel eğitim alanı bir alanın havuz, spor salonu olan bir binada örneğin eğitim fakültesi yapmak mali olarak da büyük yük getirecek bir durum. Biz okurken profesyonel spor hayatı süren kişileriz. Şehrin dışına taşımak öğrenciyi profesyonel spor hayatından koparmak demek aynı zamanda."

TOPLUMUN HER KESİMİ İZOLE EDİLİYOR

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Haydarpaşa’daki tarihi binada eğitim gördü. Başarır kent içindeki üniversite binalarını kent dışına taşınmasına ilişkin şunları söyledi: “O binada anılarımız vardı. İbrahim Kaboğlu hocamızın ve Mustafa Şentop’un da. Okulla özdeşleşmiş bir binaydı. Aceleyle alındı. Şimdi ben oradan geçerken kafamı sağa döndürüp binaya bakamıyorum. Kampusların binaların kent merkezinden uzak olması çok şey kaybettiriyor. Biz Harem’de iner oradan yürüyerek okula gider ve oradan yürüyerek Kadıköy’e inerdik. Beslenme, ulaşım, kültür merkezlerine birkaç yüz metre mesafede olmanın öğrenciye kazandırdığı şey çok büyük. Şimdi Başıbüyük’ten sinemaya tiyatroya kolay gidebilir mi? Kitapçı gezebilir mi bir öğrenci? Tarihi hastanelerin şehir dışına taşınması gibi şimdi üniversiteler için aynısı yapılıyor. Toplum izole ediliyor. Ayrıca her üniversite o semtin o mahallenin zenginliğidir. Bu zenginlik alınıyor. Ayrıca bir binanın bir eğitim kurumunda alınıp bir başka okul öğrencisine verilmesi doğru olabilir mi? Haydarpaşa Hukuk Fakültesi’nin tarihi binasının otel yapılmak istenmesinden korkuyorum."

80 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİM GÖRÜYOR

16 Ocak 1883 tarihinde Hamidiye Ticaret Mekteb-i Âlisi ismi altında Cağaloğlu’nda eğitime başlayan Marmara Üniversitesi ilk mezunlarını (13 kişi) 1887’de verdi. Düzenlenmek üzere 1893’te lağvedilip 1897’de yeniden eğitime başladı. 1959 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi haline dönüştü, 1982’de Marmara Üniversitesi adını aldı. Marmara Üniversitesi, 1982 - 1983 eğitim ve öğretim yılında 9 fakülte, 1 yüksekokul, 1 enstitü ile eğitim ve öğretime başladı.