Marmara kuşatılmış durumda
Fotoğraf: BirGün

Levent BÜYÜKBOZKIRLI - Marmara Kervanı

Marmara Yaşasın grubu tarafından organize edilen ve İklim adaleti Koalisyonu’nun desteklediği Marmara Kervanı, deniz ekosistemini yıkıma uğratan nedenleri kamuoyuyla paylaşmak ve çözüm yolları üretmek amacıyla yolculuğuna 26 Mayıs’ta İstanbul’da başladı ve Marmara çevresindeki ekokırım suç mahallerini inceleyerek, 29 Mayıs’ta yine İstanbul’da tamamladı.

Kervanın ilk durağı olan Marmara Ereğlisi’nde, Marmara Ereğlisi Çevre Derneği gönüllüleri ile birlikte Kınıklı deresinin Sultanköy Plajı’nda denize döküldüğü yer incelendi. Sanayi tesislerinin atık sularıyla kirletilen Kınıklı deresinin, plajda önemli kirliliğe neden olduğu gözlendi. Ardından Çorlu’da sayıları bugün 2000’in üzerinde olan ve 10’dan fazla Organize Sanayi Bölgesi’nde bir araya getirilen endüstriyel tesislerin atık sularıyla artık bir nehir olma özelliğini yitiren Çorlu çayının kirliliği görüntülendi. Kervan, Ergene Derin Deniz Deşarjının yapıldığı sahil şeridine de gitti, ancak Devlet-Özel ortaklı bir şirket tarafından işletilen derin deşarj alanı, bir jandarma tümeni konuşlandırılarak askeri alana dönüştürüldüğünden girişe izin verilmedi.

Ertesi gün kervan Karabiga’da, Biga Ekoloji ve Yaşam Platformu, Kapıdağ Dayanışma Platformu üyeleri ile buluştu ve birlikte Balıkçı Barınağı ziyaret edildi; yasaklanmış olmasına karşın troller ve gırgırla yapılan avcılığın küçük balıkçılara ve balık türlerinin azalmasına yönelik zararları balıkçılar tarafından dile getirildi.

Kömürlü termik santralların hava ve su varlıkları üzerinde yoğun kirliliğe sebep olduğu Biga’da, Alarko-Cengiz ortaklığı olan Cenal Elektrik A.Ş. Termik Santralı önünde pankart ve dövizler eşliğinde basın açıklaması okundu.

Bandırma yolu üzerinde kervana Güney Marmara Dayanışması katıldı ve Marmara Denizi’ne dökülen Gönen çayında incelemede bulunuldu. Başta deri sanayisi olmak üzere endüstriyel atık sularla “çok kirli su” olarak nitelenen Gönen çayı, halen tarımsal sulamada kullanılmakta, bu durum yetiştirilen ürünlerde ciddi sağlık risklerine yol açmaktadır. Beyköy’de, köylülerin elinden alınan 1.sınıf tarım arazilerinde yapımına başlanan Metal İhtisas OSB inşaatı görüntülendi.

Ertesi gün Kervan, Bursa Su Kolektifi ile birlikte Bursa Nilüfer çayında ve Nilüfer’in bir kolu olan Deliçay’da incelemelerde bulundu ve Bursa Su Kolektifi tarafından pankart ve dövizler eşliğinde basın açıklaması okundu. Uludağ’ın eteklerinden doğan ve Bursa’nın içinden geçip, Karacabey’de denize dökülen Nilüfer çayı, uygun şekilde arıtılmayan evsel ve endüstriyel atık sular yüzünden 4.seviye olan “çok kirli su” tanımına giriyor!

Kervan, İzmit Körfezi’ne doğru yoluna devam etti ve Yalova Çevre Platformu gönüllüleri ile bir araya gelerek, Yalova’da verimli tarım alanları üzerinde üretim yapan Aksa Elyaf Fabrikasının önünde, devam eden kapasite arttırma faaliyetleri hakkında bilgi aldı, ardından bölgede yan yana dizili tersaneler görüntülendi. Sonra Körfez’e geçilerek, panoramik tepe üzerinde sanayi tesisleriyle kuşatılmış İzmit Körfezi görüntülendi; Türkiye’nin kimya sanayi üretiminin %26’sını karşılayan Kocaeli’nin hava ve su varlıkları, sanayiye ek olarak limanlardan kaynaklanan çok ağır bir ekolojik yıkımla karşı karşıya. Bunların sosyal hayattaki bedelini yerel halk yüksek orandaki kanser ve solunum yolu hastalıkları ile ödüyor. Körfez rotası Dilovası’nda bulunan Dilderesi’nde yapılan incelemelerle tamamlandı; Dilovası’ndaki endüstriyel tesislerin kimyasal atık suları arıtılmadan nehre veriliyor, yoğun kirlilik ve kokunun hâkim olduğu dere, bir fosseptik çukuru muamelesi yapılan Marmara Denizi’nde son buluyor.

Kervan yolculuğunun son günü, Marmara Denizi kirliliğinden büyük oranda sorumlu olan mega kent İstanbul’a ayrıldı. İstanbul Kanalı projesinin güzergahı üzerindeki Sazlıdere’de yapılan ilk basın açıklamasında, Kuzey Ormanları’nda ağır tahribata yol açan mega projelerin Marmara Denizi’nde yarattığı yıkım dile getirildi ve kanalın deniz ekosistemine vurulacak son darbe olduğu vurgulandı. Ardından Yenikapı’ya geçerek, Ön Arıtma tesisi önünde basın açıklaması yapan kervan ekibi, 1989 yılında Yenikapı’dan başlatılan Derin Deniz Deşarjıyla birlikte Marmara’daki kirliliğin önemli boyutlara ulaştığını ve aslında arıtma olarak nitelenemeyecek bu uygulamanın bugün de İstanbul’daki evsel atık suların %60’ını kapsadığını dile getirdi. Kadıköy Ön Arıtma tesisi önünde yapılan basın açıklaması sonrasında kervan, son uğrak yeri olarak deniz ekosisteminin sosyal yaşantısında çok önemli rol oynadığı Adalar’dan Burgazada ‘ya geçti ve düzenlenen foruma katıldı.

Kervan, Marmara etrafında yol alsa da, aslında farklı bölgelerde aynı olguyu gözlemledi; bizlere dayatılan ve sessizce itaat etmemiz beklenen, sermayenin güdümündeki neoliberal düzen, verimli tarım alanlarını, temiz yeraltı ve yerüstü su varlıklarını tüketmekte, kirletmekte, temiz hava, temiz su, sağlıklı gıda haklarımızı elimizden almaya yeltenmekte ve Marmara denizini pervasızca, sorumsuzca bir ölü denize dönüştürmekte, kanun ve yönetmelikler toplumun değil sermayenin çıkarlarını savunacak şekilde uygulanmaktadır.

Marmara Denizi’nin yaşatılması için verilecek mücadele dayanışmayla yol almalı, tabandan gelen bir kamuoyu oluşturulmalı, bir bölgede yaşanan ekolojik yıkıma, yereller bir araya gelerek karşı koymalıdır. Deniz ekosisteminin yıkımıyla, karasal ekolojik tahribat ve yerel halkın sosyal yıkımları birlikte ele alınmalı, bütüncül bir mücadele ağı örülmelidir. Karşımızdaki devlet destekli sermayeye karşı gücümüz, Anayasa’da yazılı olan temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımıza hep birlikte sahip çıkmaktır.