Bir haftadan fazla süredir devam eden orman yangınları Ege Bölgesi’nin turizm cennetlerinden biri olan ve çam balının başkenti olarak bilinen Marmaris’teki çam ağaçlarını küle döndürdü. Yangınlar çam balı üretimine büyük darbe vurdu.

Marmaris’in çam balı yangınlarla yok oldu

Berkay SAĞOL

Ege Bölgesi’nin turizm cennetlerinden biri olan ve çam balının başkenti olarak bilinen Marmaris’te, çam ağaçlarının ve arı kovanlarının neredeyse tamamı kül oldu. Yangından geriye binlerce yanan çam ağacı ve kovan kaldı.

m ağacı ve kovan kaldı. Marmaris’in Osmaniye köyünde 45 yıldır çam balı üreticiliği yapan Hüseyin Aydın, bundan sonra artık bal üretemeyeceğini dile getiriyor. Aydın, “Bu köy Muğla’nın değil, Türkiye’nin çam balı üretiminde birinci sırasındaydı. Köy halkının yüzde 98’i arıcılık yapıyordu. Bu köyde yaklaşık 40 bin koloni vardı. Kolonilerimizde çok ciddi zararımız yok ama ağaçlarımızın hepsi yandı. Bu köyde yaklaşık 60 tane ev yandı. Bu hasar gören evlerin yarısı kurtarılabilirdi. Bu köyde yangın çıktığında sular kesilmeseydi kurtarılabilirdi. Muğla Büyükşehir Belediyesi su pompasının başına bir tane jeneratör koymuş olsaydı köylüler yangınla mücadele edebilirdi” dedi.

Aydın, “Bir diğer sorumlu devlet. Devlet erken müdahale etseydi bu zarar büyümezdi. Orman işçilerini köylerden almıyorlar. Torpilli kişileri orman işçisi alıyorlar. Bu köyden 6 kişi müracaat etti ama işçi olarak alınmadılar. Bu köydekileri işe alsalardı bölgeyi bildikleri için yangınla ilk başta mücadele edebilirlerdi. Biz herkese kırgınız. Burası orman köyü. Şurada bir tane köylüye su tankeri teslim etmediler. Kaderimize terk edildik” diye konuştu.

Köyde yaşayan bir diğer çam balı üreticisi 75 yaşındaki Gülfer Yüce’nin hem evi hem de bal ürettiği kovanları yandı. Yüce, “Evim yandı. Ağacımız, evimiz, taşımız vardı. Etrafımızda hiçbir şey kalmadı” ifadelerini kullandı.

Turgutköy’de yaşayan Erol Aksakal ise şunları anlattı: “Hava müdahalesi son derece yetersiz. Helikopter sadece alevi durdurabiliyor, dip yangını durdurması mümkün değil. Karadan hortum veya personel yetişmediği için o bölgeyi söndüremiyor.”

Aksakal, şöyle devam etti: “Hava koşulları ters giderse ya da rüzgâr tersten alırsa, söndürme çalışmaları havadan ve karadan etkili bir şekilde yapılmazsa, yangın birkaç hafta hatta aylarca sürebilir. Çünkü yangın hiç bitmiyor, devam ediyor.”

Delikyol Deniz Restaurant’ın işletmecisi Muhammet Yıldız ise, yangınla mücadele ederken gözünden yaralandı. Yıldız, “Gelen giden olmuyor diyemem ama müdahale çok yetersiz. Bir helikopterle sönecek bir yangın değil bu. Mutlaka havadan desteğin olması lazım. Buralar hep kızılçam ormanı. Restaurantın çevresini komple ıslatarak kontrol altına almaya çalıştık ama maalesef burası yandı. Burada büyük bir gönüllü dayanışması var. Buradaki insanların yüzde 95’i gönüllü. Yangın buradan çıkarsa yarımadanın tamamının yanma riski vardı ama bu bölgede durdurabildik” dedi. Marmaris Kent Konseyi Başkanı Ufuk Beytekin, “Bölgede söndürülen yerler gün içinde tekrar yandı. Marmaris’in ormanlık alanının yüzde 70’i yandı. Marmaris’teki yangın resmen rüzgârın insafına bırakıldı. Havadan müdahale yetersiz kaldı. Buradaki ana sorun uçak olmaması. Halk resmen feryat etti. Uçak olsa bu kadar büyümeyecek ve yayılmayacaktı. Buranın coğrafyası kayalık olduğu için orman içinde yangın yolu yapılamıyor. Havadan müdahaleden başka şans yok. Köylülerin hepsi canhıraş kendileri mücadele etti ama bir anda ters rüzgârla insanlar hayatını kaybedebilirdi. Köylüler tüm mücadelesini sürdürüyor” dedi.

Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay ise şunları söyledi: “Bugüne kadar 13 bin hektar alanımızı yangında kaybettik. 1 kişi de hayatını kaybetti. 50’den fazla hane ve 1 zeytinyağı fabrikası kullanılamaz hale geldi. İlk günden beri havadan destek yeterli olmadı. Yanan alanlara karadan ulaşım imkânsız olduğu için yangın bugüne kadar resmen kendi seyrine bırakıldı. Marmaris’te en yoğun bal üretim Osmaniye köyünde yapılır. Maalesef Osmaniye köyünün büyük kısmını yangında kaybettik. Bal üretimi için alternatifleri araştıracağız ama henüz bir çalışma yapamadık. Şu anda tüm konsantrasyonumuz yangını söndürmek. Neler yaşadığımızın, olayın ciddiyetinin ve durumun fehametinin farkındayız.”

***

DEVLETİN DOĞAL AFETLERE KARŞI REFLEKSİ ZAYIF

SOL Parti Muğla İl Başkanı Ergun Özcan da devletin doğal afetlere karşı refleksinin zayıf olduğunu dile getirdi. Özcan, “En başından itibaren siyasal iktidar yangınları küçümsemiş, toplumda müdahale edin uyarılarına kulaklarını tıkamıştır. İnatlaşma sonucu bir uçak, helikopter tartışması üzerine kutuplaşma yaşanmıştır. Uçaklarda, helikopterlerde yerine ve şartlarına göre yangın söndürme araçlarıdır. Her ikisi de yangın söndürme de farklı avantajlara sahiptir. Nitekim hükümet baskılara dayanamayıp Avrupa birliğinden 3 adet uçak kiralamak zorunda kalmıştır. Öyleyse bu inat niyeydi. Neymiş devleti acz içerisinde göstermeyelim. Doğal afetlerde yetersiz kaldığımızda tabi ki yardım istenebilir, bizden istenildiğinde bu karşı tarafın aczini göstermediği gibi. Devlet bu şekilde yönetilemez. Bu ülkenin başına gelmiş en büyük afet, siyasal iktidardır. SOL parti olarak en başından itibaren gelişmeler takip edildi, bundan sonra da sürecin takipçisi olacağız. Halkımızla dayanışma içerisinde olacağız. Yanan yerlerin herhangi bir şekilde yapılaşmasına engel olmaya çalışacağız” diye konuştu.