Martı projesini eleştirdiği için tazminat davası açıldı

Kabataş 'beton martı' projesinin mimarı Hakan Kıran'ın, projeyi eleştirdiği için ulaşım uzmanı Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar'a açtığı dava bugün Çağlayan Adliyesi, 17.nci Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Dava 13 Eylül’e ertelenirken Bayraktar davanın ardından bir basın açıklaması yaptı.

İstanbul Kent Savunması’nın da destek verdiği Bayraktar şunları söyledi:

"İstanbul halkı için bir eziyete dönüşen Kabataş’ın bugünkü durumu yaşamasına neden olan projenin halkın yararına olmadığı, yapımının halkın ulaşım hakkına zarar vermeden nasıl yapılması gerektiği yolundaki açıklamalarımda doğrudan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni muhatap almama rağmen, her ne hikmetse bu projeyi bir yerde Büyükşehir Belediyesi’ne dayatan söz konusu proje müellifi Hakan Kıran tarafından şahsıma açılan tazminat davası nedeniyle buradayım.

Hakan Kıran, uzmanlık alanımı gözardı ederek kulaktan dolma bilgilerle bu projeye itiraz ettiğimi belirtmiştir. Ben bir Ulaştırma Uzmanıyım, yapılmakta olan projenin ulaştırma projesi olup olmadığını anlamak benim mesleğimin gereğidir. Bu proje bir ulaştırma projesi olmayıp, projenin müellifi olduğunu söyleyen davacının kendi distopyasını kente dayatması yanında, kenti yöneten İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kentlilerin gereksinimlerini değil, kendi iktidarı için rant sağlama projesidir.

marti-projesini-elestirdigi-icin-tazminat-davasi-acildi-461003-1.

En basit tanımı ile kentin merkezinde yer alan bu Aktarma Merkezi projesinde tüm toplu taşıma sistemlerinin, yani denizyolu, raylı sistem ve otobüsün, yer aldığı alanda 1000 taşıtlık bir otoparkın bulunması bunun bir Aktarma Merkezi Projesi olmadığının göstergesidir. Kentin tam merkezinde yer alan karayolu, denizyolu ve raylı sistemin buluştuğu aktarma merkezine kentlilerin özel araçları ile gelip burada park etmeleri aktarma merkezi işlevine aykırı bir durumdur ve kabul edilemez. Diğer yandan Aktarma Merkezi olarak tanımlanan bu alanın fonksiyonu kişilerin toplu taşıma sistemleri arasında aktarma yapmalarını sağlamaktır, bu alana galeri, toplantı salonu, pazaryeri vb. işlevler taşıyan fonksiyonları getirerek zaten işlevi gereği yoğun bir yolcu trafiğine sahip bir mekanı başkaca fonksiyonlarla daha da kalabalık hale getirmemek gerekir.

Davacı Hakan Kıran yaptığı işin kent yararına olduğuna inanmış olsaydı, projenin kent yararına olmadığını iddia eden Mimarlar Odası, Ayazpaşa Çevre Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği ve Kent Savunucularının oluşturduğu guruplar ile temasa geçip ne kadar doğru bir iş yaptığını anlatabilirdi. Halbuki ne yapmıştır: İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şube Başkanı yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Sami Yılmaztürk’e, Odanın Çevre Komisyonu sekreteri Mücella Yapıcı’ya, İstanbul Kent Savunmasından Cihan Uzunçarşılı Baysal’a, Politeknik yazarı Ersin Kiriş’e aynı minvalde tazminat davası açmıştır. Bu davranış, kimse beni eleştiremez şeklindeki bir egonun dışa vurumudur.

Üzülerek söylüyorum ki; Adaleti kişileri korkutma amaçlı bir vasıtaya dönüştürmek tek kelime ile Adalete, Hukuka saygısızlığın geldiği son noktadır. Kentliye hizmeti odağına alması gereken Büyükşehir Belediyesi de görevini ne yazık ki halka değil yandaşlara hizmet ederek yapmaktadır."