Altı muhalefet partisi “yuvarlak masa” etrafında bir araya geldiler. Yaptıkları açıklamada “yol haritası” üzerinde çalışacaklarını bildirdiler.

Adamın biri dağda bayırda bir yere gidiyormuş. Ağacın dibinde oturmakta olan bir köylüye rastlamış, gideceği yere ne kadar zamanda varacağını sormuş. Köylü adama bakmış ve susmuş. Adam tekrar sormuş, köylü yine susmuş. Adam öfkeyle yürümeye devam etmiş. Bir süre sonra köylü adamın peşinden bağırmış: “Üç saatte anca varırsın!” Adam şaşkınlıkla geri dönmüş ve köylüye sormuş: “Neden ilk sorduğumda söylemedin ki?” Köylü cevap vermiş: “Önce bir yürüyüş tarzına bakayım dedimdi...”


Altı parti lideri güçlendirilmiş parlamenter rejim için yola koyulduk diyor. Hele biraz yürüsünler bakalım. “Pişmiş aşa su katmayın” diyenler olabilir. Ama öyle değil, henüz aş pişmedi! Pişmemiş aşa su katılır ve zaten asıl derdimiz de kendi aşımızı pişirmektir.

Altılı muhalefete Saraylılar çok bozuluyor tabii ki. Saraylıları üzen her gelişme bizleri sevindirir. O kadar. Altılı muhalefete Saraylıların kazançlı çıkacağı düzlemde itiraz etmek sosyalistlerin işi değildir, sosyalistler kendi yollarında yürümeye devam edecektir. O kadar.

“Yol haritası” yuvarlak masada konuşulmuş. “Yuvarlak masa”da hiç kimse masanın “başında” oturmuş olmuyor. Herkes eşit. Kral Arthur ve şövalyelerinin etrafında oturduğu masa olarak biliniyor. Kral Arthur, 5. yüzyıl sonları Britanya mitolojisinde hikâyeleri anlatılan efsanevi Camelot kralıdır. Hımm. Demek ki Kılıçdaroğlu Kral Arthur’dur. Peki şövalyeler? Düşünebiliyor musunuz, Şövalye kisvesinde bir Davutoğlu! Ki onun fıtratında, şövalyeler haçlı seferlerinin vurucu güçleri. Eh işte, bu da onun derdi olsun.

ALTERNATİF SAHADAKİ MUHALEFET MECLİSİ

Yuvarlak masanın etrafındaki altılı muhalefetin alternatifi nedir? Sahadaki muhalefet meclisidir. Her sol iddianın kendi sandalyesinde, bağımsız örgütlenmesiyle, kendi dosyasıyla, bağımsız programıyla ortak bir masa etrafında bir araya gelerek sahadaki toplumsal muhalefeti örgütleyebilmesidir. Herkesin ortak bir hatta kendi savunma aracıyla ve tarzıyla zamlara ve zulme karşı dikildiği bir direniştir. Şimdi asıl derdimiz sokakta selam verdiğimizin, aynı mahallede yaşadıklarımızın, aynı işyerinde çalıştıklarımızın, aynı okulda derse girdiklerimizin, “hayatta kalmak” kaygılarını dile getirmektir. Bu haktan vazgeçmeyenlerin bir araya gelebilmesi, işte bu da toplumsal muhalefetin birleşik örgütlenmesidir.

Sahadaki öfke ve direniş devam ediyor. Özelleştirmeler sonucu Saray müteahhitlerinin şirketleri devletten kilovatsaati 32 kuruştan aldığı elektriği vatandaşa 137 kuruş, iş yerlerineyse 274 kuruş gibi fahiş kârlarla satıyor. Dünya Eşitsizlik Raporu 2021 sonuçları açıklandı. Türkiye’de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54,5’ini alırken, nüfusun yarısı sadece yüzde 12 pay alıyor. Rapor, son 25 yılda servetin dağılımdaki eşitsizliğin derinleştiğini söylüyor.
Kılıçdaroğlu ise AB büyükelçilerine “Bizim ittifakın ekonomik programı konusunda Deva Partisi çalışıyor” demişti. Yani şimdinin yuvarlak masa “şövalyesi” ve AKP’nin özelleştirme şampiyonu ekonomist bakanı Babacan özelleştirme felaketini mi çözecek? AKP’nin stratejik derinlik mütehassısı sabık başbakanı Ahmet Davutoğlu da şimdinin muhalefet şövalyesi olarak eşitsizlikleri mi düzeltecek?

YUVARLAK MASA BİLE ÜRKÜTTÜ

Yine de, bakın işte yuvarlak masa bile Saraylıları kızdırıyor, ürkütüyor. Kılıçdaroğlu “elektrik faturamı ödemeyeceğim” deyip sivil itaatsizlik başlattı ya, zamlardan vazgeçseler onun karşısında geri adım atmış sayılacaklar, zamları geri almadıkça da çığ gibi büyüyen protestolara maruz kalmaya devam edecekler.

Aşağı tükürseler bıyık, yukarı tükürseler sakal! Hayır, yanlış yazmadım. Çünkü zaten tepetaklak duruyorlar.