Futbol dünyası önceki gün bir mucizeye tanıklık etti. Küme düşmesine kesin gözüyle bakılan Leicester City, Premier Lig’de şampiyonluğa uzanarak futbol tarihinin en özel hikâyelerinden birine imza attı ve bir masalı gerçeğe çevirdi

Masal...

Rüyalar gerçek oldu. Meşin yuvarlağa gönül vermiş milyonların yerini bilmeden desteklediği Leicester City, futbol tarihinin belki de en büyük mucizesine imza atarak Premier Lig şampiyonluğuna uzandı. Müsaadenizle bir masal anlatalım...

2015’in Nisan ayında puan sıralamasının en dibindeydi mavi-beyazlılar. Herkes geldikleri gibi gitmelerini bekliyor, küme düşmelerine kesin gözüyle bakıyordu. Son dokuz maçlarında yedi galibiyet alarak lige tutunduklarında, kuvvetle muhtemel 300 bin küsur kişinin yaşadığı şehir aynı rüyayı görüyordu. Şaka gibi bir seriye imza atmışlar, sadece şampiyon Chelsea’ye boyun eğmişlerdi.

Sezonun sonunda mucizeye imza atan Nigel Pearson gidiyor, Claduio Ranieri teknik direktörlük koltuğuna oturuyordu. Uzun kariyerinde dişe dokunur bir başarıya imza atamamış, sadece ikinci lig seviyesinde şampiyonluk görebilmiş 64 yaşındaki İtalyan çalıştırıcıya tepki başta çığ gibiydi. Birçok yorumcu takımı küme düşme adayı olarak gösteriyor, sosyal medyada her milletten kullanıcı dalga geçiyordu. Bahis şirketleri onların şampiyonluğuna 1’e 5000 veriyordu. Aynı oran misal Kim Kardashian’ın 2020’de Amerika Başkanı seçilmesine veriliyordu...

Sonrası malumunuz... İlk kez 21 Kasım’da liderlik koltuğuna oturan Leicester City, önceki gün taçlanıyordu. Önceki güne kadar Premier Lig’deki en iyi dereceleri sekizincilikti. Aynı akşam kentin bir başka çocuğu Mark Selby Dünya Snooker Şampiyonası’nı kazanıyor, kent çifte bayram yaşıyordu. Gerçi o bile kupasını mavi-beyazlı bayrağın gölgesinde kutluyordu.

Beş yıl önce neredeydiniz? Sizi bilmem de bu şampiyon takımın gol makinesi Jamie Vardy amatörlerde, maestrosu Riyad Mahrez dördüncü kümede top koşturuyordu. İkisi için kulübün kasasından çıkan toplam para, Galatasaray’ın Tarık Çamdal’a ödediğinden azdı...

Kaç tane ciğeri olduğunun kontrol edilmesi gereken dinamo N’Golo Kante, aynı tarihlerde Fransa’nın ikinci ligi için bile kötü olan bir takımında oynuyordu. Takımın Premier Lig’de en çok şampiyonluk görmüş oyuncusu Robert Huth Chelsea tarafından on yıl önce ıskartaya çıkarılmıştı.

İkinci kümedeki yedi şampiyonluğu saymazsanız, mavi-beyazlılar birinci ligde 1929’da bir kez ikinci olmuş, üç kez de Lig Kupası’nı kazanmıştı. Bu kadar müzesi fakir olan bir takımın elde ettiği zafer hakikaten şaka gibi. 1978’ten bu yana İngiltere’de ilk kez şampiyonluk yaşayan bir takım yok. Blackburn’ün 1995’teki ara namesinden bu yana Ada’da gülen dört ekip vardı: Manchester United, Arsenal, Chelsea, Manchester City.

Manchester City’nin Kevin De Bruyne’nin bonservisine ödediği miktardan daha azına kurulmuş bir takımdan bahsediyoruz. Şehrin asıl fiyakalıları, nam-ı diğer Kırmızı Şeytanlar’ın sadece Louis van Gaal döneminde harcadığı para, Leicester’ın 132 yıllık tarihinde harcadığından fazla...

Yakın tarihe bakıldığında 1985’te İtalya’da şampiyon olan Verona, 1998’de ikinci ligden gelip Bundesliga’yı kazanan Kaiserslautern, 2010’da Türkiye’de beşinci şampiyon olarak taçlanan Bursaspor, 2012’de Fransa’da mutlu sona ulaşan Montpellier futbolseverlerin çocuklarına anlatacağı masallara imza atmıştı.

Tarih tesadüfleri sever ya... Gelmiş geçmiş en büyük kalecilerden Peter Schmeichel, İngiltere’de ilk şampiyonluğuna 2 Mayıs 1993’te ulaştığında 29 yaşındaydı. Onun oğlu Kasper de 2 Mayıs 2016’da yine 29’unda aynı başarıyı yakalıyordu. Premier Lig’in kuruluşundan bu yana şampiyonluk yaşayan başka baba-oğul yok. Demin andığımız Kaiserslautern de Almanya tarihinin en büyük mucizesine imza attığında takvimler 2 Mayıs 1998’i gösteriyordu.
Tarihin en büyük mucizesi mi... Kuvvetle muhtemel evet. Bir daha böylesini görür müyüz? Çok ama çok zor. Yine de ustanın da dediği gibi insan hayal ettiği sürece yaşar. Ve onlara masalların da gerçek olabileceğini gösterdikleri için teşekkür etmeli.